Güncel Gelişmeler ve Hükümet Kararları
Tam Kapanma Tarihlerinde Göç İdaresi Müdürlüklerince Yürütülecek İşlemler
Son Güncelleme Tarihi: 28 Nisan 2021
Bu bilgi notu PwC Türkiye tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
- Tam kapanma tarihlerinde ikamet izni randevusu bulunan yabancılar, randevu tarihini gösterir e-ikamet başvuru/ kayıt formu (İstanbul ve Ankara illerinde randevu tarihini gösterir SMS/mail bilgisi de gereklidir) ve pasaport/pasaport yerine geçen seyahat belgesiyle beraber kısıtlamaya tabi olmaksızın il Göç İdaresi Müdürlüklerindeki randevularına katılabileceklerdir.
- Göç İdaresi sistemi tam kapanma tedbirlerinin uygulandığı tarihler için ikamet izni başvuru randevusu vermeye devam edecektir.
- Randevu almak isteyen yabancılar e-ikamet.goc.gov.tr adresinden ikamet izni randevusu alabileceklerdir.
- İkamet izni başvurularına ilişkin eksik evrak tamamlama ve adres güncelleme/tescil işlemlerine tam kapanma tarihleri içerisinde devam edilmeyecektir.
- Geçici koruma veri güncelleme, uluslararası koruma veri güncelleme, kayıt ve mülakat gibi işlemler tam kapanma tedbirleri boyunca devam etmeyecektir. E-randevu sistemi üzerinden 29 Nisan-17 Mayıs 2021 tarihleri arasındaki randevu verilen yabancıların randevuları hak kaybına mahal verilmeyecek şekilde 17 Mayıs 2021 sonrasına ertelenecektir.
Konu ile ilgili daha fazla detaya Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne ait aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Bu belge sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları PwC Türkiye’ye aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz için hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Kısa Çalışma Ödeneği Uzatıldı
23 Nisan 2021
23 Nisan 2021 tarihli ve 31463 sayılı Resmi Gazete’de kısa çalışma ödeneğinin süresinin 30.06.2021’e kadar uzatılması hakkında 3910 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının Eki yayımlanmıştır.
3910 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının Eki’ne buradan ulaşabilirsiniz.
Uzaktan Çalışma Yönetmeliği
10 Mart 2021
10 Mart 2021 tarihli 31419 sayılı Resmi Gazete’ de ‘’Uzaktan Çalışma Yönetmeliği’’ yayımlandı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yayımladığı yönetmelik, uzaktan çalışmaya ait usul ve esasları içermektedir.
Genel konu başlıkları şu şekildedir:
- Sözleşmenin şekil ve içeriği
- Çalışma mekânının düzenlenmesi
- Malzeme ve iş araçlarının temini ve kullanımı
- Üretim maliyetlerinin karşılanması
- Çalışma süresinin belirlenmesi
- İletişim
- Verilerin korunması
- İş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tedbirlerin alınması
- Uzaktan çalışmanın yapılamayacağı işler
Uzaktan Çalışma Yönetmeliği için tıklayınız.
Sermaye Hareketleri Genelgesinde Yapılan Değişiklikler
22 Şubat 2021
Bu bilgi notu Tax & International Advisory tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Hazine ve Maliye Bakanlığı çeşitli tarihlerde (20 Temmuz, 26 Ağustos ve 4 Eylül 2020 tarihli yazılarıyla) TCMB’nin 2 Mayıs 2018 tarihli Sermaye Hareketleri Genelgesi'nin bazı maddelerinde değişiklikler yapmıştır. Son değişiklik 2020 yılının Kasım ayında 18.11.2020 Tarihli ve 620448 sayılı yazısı ile Sermaye Hareketleri Genelgesi’nin “Kredi bakiyesinin hesaplanması” başlıklı 16/A maddesi ve “Finansal kuruluşlarca kredi açılması ve fon sağlaması” başlıklı 42. maddesinde değişiklikler yapılmıştı. Ekteki bültende 8 ve 21 Aralık, 25 Ocak ve 16 Şubat’ta yapılan değişikliklerden de bahsediliyor.
Bu bülten konunun önemini ve daha sonra güncel son haliyle yapılan değişiklikleri içermektedir. Bu değişiklikler Resmi Gazete ile yayımlanmadığı ve TCMB web sayfasında yer alan genelgenin dipnotlarından taranarak hazırlandığı için yurt dışı parasal ve vergisel işleri olan firmalarca konunun önemine binaen dikkatle incelenmelidir.
Bülten için lütfen tıklayınız.
Bu bilgi notu Tax & International Advisory tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Sirküler/3
22 Şubat 2021
İdareye sunulması gereken ilk ülke bazlı raporların Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi Transfer Sistemi (BTRANS) aracılığıyla gönderilmesine ilişkin sürenin uzatılması ile 2019 hesap dönemi ve 1/1/2019’dan sonra başlayan özel hesap dönemi için İdareye verilen ülke bazlı raporlamaya ilişkin bildirim formu hakkında açıklamalar.
Doküman şu konuları içermektedir:
- Ülke Bazlı Raporların Verilme Süresinin Uzatılması
- 2019 Hesap Dönemi ve 1/1/2019’dan Sonra Başlayan Özel Hesap Dönemi İçin İdareye Verilen “Ülke Bazlı Raporlamaya İlişkin Bildirim Formu” Hakkında Açıklamalar
Detaylı bilgi için lütfen tıklayınız.
Kısa Çalışma Ödeneği Uzatıldı
19 Şubat 2021
19 Şubat 2021 tarihli ve 31400 sayılı Resmi Gazete’ de kısa çalışma ödeneğinin süresinin 31 Mart 2021’e kadar uzatılması hakkında 3556 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı yayımlanmıştır.
3556 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına buradan ulaşabilirsiniz.
KDV Tevkifat Oranlarında Yapılan Değişiklikler Yürürlüğe Giriyor
16 Şubat 2021
Bu bilgi notu Tax & International Advisory tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Ekteki bültende 16 Şubat 2021 tarihli ve 31397 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 35) ile, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun (9/1) inci maddesinin Hazine ve Maliye Bakanlığına verdiği yetki çerçevesinde, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla kısmi tevkifat uygulamasında yeni düzenleme ve değişiklikler yapılmıştır. Bu Tebliğ ile birlikte tevkifat çeşitleri genişletilmiş olup, oranların bir kısmında da artışlar olmuştur.
Yapılan değişiklikleri maddeler halinde ve güncel tablo halinde sunulmuştur.
Bülten için lütfen tıklayınız.
Bu belge sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tax & International Advisory aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz için hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’da Değişiklik Yapıldı
24 Aralık 2020
Bu bilgi notu Tax & International Advisory tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Ekteki bültende 17.12.2020 tarih ve 31337 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3307 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 15/6/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar ile yapılan düzenlemeleri bulabilirsiniz.
Bülten için lütfen tıklayınız.
Bu belge sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tax & International Advisory aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz için hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
18 Aralık 2020
10 Aralık tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmelğnn 205 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (ç) bendi aşağıdaki şeklide değiştirilmiştir.
(ç) Türkiye ile AB arasında gümrük birliği tesis eden 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararının ticaret politikası önlemlerine ilişkin 47 inci maddesi hükümleri saklı kalmak üzere, AB’ye üye ülkelerden A.TR Dolaşım Belgesi eşliğinde gelen eşyanın serbest dolaşıma girişinde, bu yönetmelik 01.01.2021 tarihinde yürürlüğe girer.
31330 sayılı karar’a ulaşmak için tıklayınız.
81 İl Valiliğine Geniş Katılımlı Etkinliklerin Ertelenmesi Konulu Genelge Gönderildi
27 Kasım 2020
Koronavirüs salgınında yaşanan artış nedeniyle, derneklerin genel kurulları, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, birlikler ve kooperatifler tarafından düzenlenecek etkinlikler (genel kurul toplantıları dahil) 3 ay süreyle, 01.03.2021 tarihine kadar, tekrar ertelendi.
Detaylı bilgi için tıklayınız.
Kısa Çalışma Ödeneği Uzatıldı
27 Ekim 2020
26 Ekim 2020 tarihli ve 31287 sayılı Resmi Gazete’ de kısa çalışma ödeneğinin süresinin 2 ay uzatılması hakkında 3134 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı yayımlanmıştır.
3134 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına buradan ulaşabilirsiniz.
İstihdam Paketi Torba Kanun
17 Ekim 2020
Uzun zamandır beklenen İstihdam Paketi Torba Kanun olarak TBMM gündemine gelmiştir. Kanunda sadece işçi ve işveren hukukuna yönelik istihdamı artırmaya yönelik hükümler değil, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini ilgilendiren Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergisi Kanunlarında çok Hayati düzenlemeler öngörülmekte ve yurt dışı varlıklar için bir Varlık Barışı uygulaması planlanmaktadır. Kanun teklifinin tamamını gerekçeleriyle beraber okumak için tıklayınız.
İl Sağlık Müdürlüğü Kararı
02 Ekim 2020
İçişleri Bakanlığının 02.10.2020 tarih ve 16230 sayılı yazısı çerçevesinde; Sağlık Bakanlığının 01.10.2020 tarih ve 13588366/149/1604 sayılı yazısı ve Koronavirüs Bilim Kurulunun tavsiye kararı doğrultusunda, mevsimsel etkilerde göz önünde bulundurularak, 02.10.2020 tarihinden itibaren 01.12.2020 tarihine kadar sivil toplum kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları, birlikler ve kooperatifler tarafından düzenlenecek olan etkinliklerin ertelenmesine karar vermiştir.
Karar için tıklayınız.
Dolar, Euro & Altın alımında vergi düştü
30 Eylül 2020
Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararına göre altın, dolar, euro alımında uygulanan yüzde 1’lik vergi binde 2’ye çekildi.
Örnek olarak bankadan 1000 dolar alırken ödenen 10 dolarlık vergi 2 dolara geriledi. Aynı şekilde 1000 liralık altın alımına ödenen 10 liralık vergi de 2 lira olarak uygulanacak.
İhtisas Serbest Bölgelerinde Verilen Destekler
25 Eylül 2020
Haziran 2020’de Kararnamesi çıkan İhtisas Serbest Bölgelerinde Sağlanacak Destekler Hakkında Genelge (2020-4) yayımlanmıştır.
Değişen Genelge ile bu desteklere hangi belgelerle başvurulacağı, hangi sektörlere öncelik verileceği gibi konular açıklanmıştır.
Daha fazla bilgi için tıklayınız.
Cumhurbaşkanı Kararı - İthalat Rejimi Kararına Ek Karar: Karar Sayısı: 2955
23 Eylül 2020
17.04.2020 tarihinden 27.06.2020 tarihine kadar yayınlanan İthalat Rejimi Kararına Ek Kararların bazı maddelerin süreleri 31.12.2020 tarihine kadar uzatılmıştır.
Karar için tıklayınız.
Kar Dağıtım Sınırlamasının Usul ve Esasları Uzatıldı
21 Eylül 2020
COVID-19 salgınının önlenmesi ve etkilerinin azaltılması amacıyla ülkemizde ve dünya genelinde sosyal ve ekonomik hayata ilişkin birtakım tedbirler alınmaktadır.
Bu kapsamda ikinci torba kanun 16 Nisan 2020 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek “7244 sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adıyla yasalaşmış ve 17 Nisan 2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kanunda bazı alacakların ertelenmesi, alınmaması veya yapılandırılması, çeşitli konularda süre uzatımı ve çalışma mevzuatına dair düzenlemeler ile, fahiş fiyat ve stokçuluk ile geçmiş yıl karlarının dağıtımının sınırlandırılması konusunda düzenlemeler yapılmıştı.
Karar 18 Eylül 2020 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 2948 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile söz konusu sınırlama 31 Aralık 2020’ye kadar uzatılmıştır.
Daha fazla bilgi için tıklayınız.
SGK Normalleşme Desteği
7252 sayılı Dijital Mecralar Komisyonu kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun 4. maddesi ile 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa geçici 26. madde eklenmiş olup, bu madde ile pandemi süresince kısa çalışma ödeneğinden veya nakdi ücret desteğinden yararlanan sigortalının normal çalışma süresine dönmesi halinde sigortalının çalıştığı özel sektör işyerine prim desteğinden yararlanma imkanı getirilmiştir.
Daha fazla bilgi için tıklayınız.
Eylül Ayı İlk Yarı Özet Mali/Vergisel Düzenlemeler
30.08.2020 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararı ile indirilen KDV oranlarında yer alan özel okul ücretleri ile alakalı olarak okul ücretlerini peşin olarak ödeyen velilere yönelik Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Türkiye Özel Okullar Derneğine gönderilen yazıya istinaden söz konusu %7’lik KDV farkının alıcılara iadesinin gider pusulası düzenlemek suretiyle yapılmasının mümkün olduğu ve gider pusulasındaki KDV’nin eğitim öğretim hizmeti veren mükellefler tarafından alıcıya iadenin yapıldığı dönemde indirim konusu yapabileceği açıklandı.
İstanbul İli Özelinde Yatırım Teşvik Mevzuatında Yapılan Değişiklikler
Cumhurbaşkanı Kararı; Karar Sayısı: 2846
Ağustos ayında Yatırımlarda Devlet Yatırımları Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar yayınlanmıştır. Yatırım teşvik kararında yapılan değişikliklerin yanında önemli bir değişiklik de İstanbul için yapılmıştır.
Bilgi edinmenizi rica ederiz.
Söz konusu Karara ulaşmak için tıklayınız.
Lüks araç ithalatında yeni vergi artışı
Cumhurbaşkanı Kararı; Karar Sayısı: 2912
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (II) sayılı listede yer alan bazı malların özel tüketim vergisi oranlarının yeniden tespiti hakkındaki ekli Kararın yürürlüğe konulmasına, mezkûr Kanunun 12 inci maddesi gereğince karar verilmiştir.
Kısa Çalışma Ödeneği Uzatıldı
Son Güncelleme Tarihi: 31 Ağustos 2020
31.08.2020 tarihli ve 31230 sayılı Resmi Gazete’ de kısa çalışma ödeneğinin süresinin 2 ay uzatılması hakkında 2915 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı yayımlanmıştır.
2915 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına buradan ulaşabilirsiniz.
Ağustos Ayı Özet Mali/Vergisel Düzenlemeler
Son Güncelleme Tarihi: 31 Ağustos 2020
Bu bilgi notu Tax & International Advisory tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Vergi ve SGK
- Mücbir sebep sona erdiği için KDV tevkifatı uygulamasına devam edilecektir.
- Ağustos-Aralık 2020 döneminde uygulanmak üzere geçici olarak bazı KDV Oranları indirilmiştir.
- 31 Temmuz - 30 Ağustos tarihli Resmî Gazetelerde yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararları ile KDV oran belirleme yetkisi kullanılmıştır.
- Bu uygulamaya ilişkin tereddüt edilen çok fazla husus bulunduğu için risk almamak veya doğru oranı belirlemek için bizlere danışabilirsiniz.
- 30.07.2020 Tarihli 2813 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile bazı kiralama işlemlerinde stopaj oranları yıl sonuna kadar yarı yarıya azaltılmıştır.
- Kambiyo muamele vergisi uygulamasında yeni bir istisna düzenlemesi tanımlanmıştır.
- KÇÖ ve Nakdi Ücret Desteği;
- 31.08.2020 tarihli ve 31230 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan yeni karar ile yeni koronavirüs (covid-19) nedeniyle dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumlar kapsamında zorlayıcı sebep gerekçesiyle kısa çalışma uygulanan işyerleri için kısa çalışma ödeneğinin süresinin uzatılması hakkındaki, 30.08.2020 tarihli ve 2915 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile 30.07.2020 tarihli ve 2810 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile uzatılan bir aylık süreden sonra başlamak üzere iki ay (31.10.2020) uzatılmıştır.
- 7252 sayılı Kanun ile getirilen Sigorta Prim Desteği uygulamasına yönelik 2020/35 sayılı Genelge yayımlanmıştır.
- Akreditasyon Kullanım Ücret ve Paylarına Dair 2020-1 sayılı Tebliğ yayımlanmıştır.
- Tütün Mamulleri, Makaron, Yaprak Sigara Kâğıdı ve Alkollü İçkilerde Ürün İzleme Sistemi Uygulama Genel Tebliği Taslağı hazırlanmıştır.
- (OECD) tarafından 2014 yılında oluşturulan “Finansal Hesap Bilgilerinin Vergi Konularında Otomatik Değişim Standardı’nın uygulanmasına ilişkin rehber GİB web sayfasında yayınlanmıştır. Rehberde cevaplanan sorular özet olarak şu şekildedir:
- Finansal hesap bilgilerinin otomatik değişimi nedir?
- Neden otomatik bilgi paylaşımı yapılmaktadır?
- Hangi ülkelerle bilgi değişimi yapılacaktır?
- Kimler Türkiye’de mukim kabul edilir?
- Hangi kuruluşlar bildirim yapacak?
Teşvik & Ar-Ge
- Su ürünleri yetiştiricilerine yönelik teşvikler verilmektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yönetmeliğinde değişiklik yapmıştır.
- Çiftçi Kayıt Sisteminde 2020 üretim yılına ilişkin çiftçi başvuruları 1 Eylül 2020 tarihinde sona erecektir.
- Orman Köylülerine Yönelik Desteklerde iyileştirmeler yapılmış ve salgın hastalık kredi desteklerinin ödenmesinde mücbir sebep olarak sayılmıştır.
- Destek yönetim sistemi kullanımı Eylül ayına ertelenmiştir.
- 1501-Sanayi Ar-Ge ve 1507-KOBİ Ar-Ge 2020 Yılı 2. Çağrı Takvimi ve 1501 Ek Değerlendirme Kriterinde Değişiklik Yapıldı.
- 1501 ve 1507 Çağrı duyurularının her ikisinde de Çağrı Takvimi değiştirilmiştir.
- Siparişe Dayalı Ar-Ge Projeleri İçin KOBİ Destekleme Çağrısı Proje Çağrı Takvimi Uzatılmıştır.
- KOSGEB - KOBİGEL Destek Programı Proje Başvuruları Alınmaya Devam Etmektedir.
Finans & Para
- TCMB tarafından yapılan Türk Lirası Likidite Yönetimine İlişkin Basın Duyurusu ile Açık Piyasa İşlemleri çerçevesinde bankalara tanınan likidite limitleri sıfırlanmıştır.
- Ödeme Hizmetlerinde TR Karekodun Üretilmesi ve Kullanılması Hakkında bir Yönetmelik yayımlanmıştır.
Ertelemeler ve Kolaylaştırıcı Mevzuat
- KGK Muhasebe, Denetim ve Finans konularında da sürekli eğitimlerin uzaktan yapılabilmesine yönelik bir düzenleme yapmıştır.
- Muhtasar ve hizmet prim beyannamesi Temmuz 2020’de yürürlüğe girmiş olup herhangi bir erteleme olmamıştır. Tüm ülke için uygulama 1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle başlamıştır.
Dış Ticaret & Gümrük
- 05.08.2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 2819 sayılı Karar ile çok sayıda ürüne ilave gümrük vergisi getirilmiştir.
- Sarımsak, ceviz, muz, çay ve ayçiçeği tohumu cinsi ürünlere uygulanmakta olan gümrük vergisi oranları düşürülmüştür.
- Taze limon (kurutulmuş hariç) ihracatında 2020/7 sayılı Tebliğ ile başlatılan ön izin uygulaması kaldırılmıştır.
- İhracat Bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin Tebliğde değişiklik yapılarak, BPO (banka ödeme yükümlülüğü) ile yurda getirme imkânı kaldırılmıştır.
- İlave gümrük vergisi ve ek mali yükümlülüklerin yatırım teşvik belgesi kapsamında destekten faydalanıp faydalanamayacağına yönelik genel yazı yayımlanmıştır.
Diğer Mevzuat
- 21.08.2020 tarihli ve 31220 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 2846 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 15/6/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar’da iyileştirmeye yönelik bazı değişiklikler yapılmıştır.
- Veri Paylaşım Kurulu Yönetmeliği ve Kimlik Paylaşım Sistemi Yönetmeliği yayımlanarak, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün Kimlik Paylaşım Sistemi (KPS) dahilinde talep eden kurumlarla veri paylaşımı ve uygulanacak usul ve esaslar düzenlenmiştir.
- Ticari iletişim ve ticari elektronik iletilerin gönderilmesine ilişkin bazı yükümlülükler 1 Eylül 2020 tarihinden 16 Ocak 2021 tarihine ertelenmiştir.
- Ticaret Bakanlığı tarafından Yenilenmiş Ürünlerin Satışı Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştır.
- İkinci el motorlu kara taşıtı ticaretini düzenleyen Yönetmelikte önemli değişiklikler yapılmıştır.
- Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgelerinde ve Turizm Merkezlerinde Planlamaya ve Uygulamaya İlişkin Yönetmelikte değişiklik yapılmıştır.
Bu belge sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tax & Indernational Advisors Bürosuna aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz için hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi Hakkında
11.08.2020
Türkiye genelinde Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi uygulamasına 01.07.2020 tarihinden itibaren geçilmiş olup, bu döneme ilişkin bildirimlerin 26.08.2020 tarihine kadar yapılması gerekmektedir.
Detaylı bilgi için tıklayınız:
Kısa Çalışma Ödeneği Uzatıldı
Son Güncelleme Tarihi: 05 Ağustos 2020
Covid-19 döneminde kısa çalışma ödeneği için 3 milyonu aşan sayıda bir başvuru yapılmıştır. 31.07.2020 tarihli ve 31202 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan 2810 ve 2811 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile kısa çalışma ödeneği, fesih yasağı ve ücretsiz izin uygulama süresi 1 ay uzatılmıştır.
Fesih yasağı ve ücretsiz izin uygulama süreleri 17.09.2020 tarihinde sona erecek.
2810 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına buradan ulaşabilirsiniz:
https://www.resmigazete.gov.tr/
2811 sayılı Cumhurbaşkanı Kararına buradan ulaşabilirsiniz:
KDV oranı bazı hizmetlerde düşürülmüştür
Son Güncelleme Tarihi: 04.08.2020
Bu bölüm Bu bölüm Rödl&Partner Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. desteğiyle hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
31.07.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2812 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 31.12.2020 tarihine kadar (bu tarih dahil) uygulanmak üzere bazı hizmetlerde KDV oranı %8’e, bazılarında ise %1’e düşürülmüştür.
31.12.2020 tarihine kadar %8 KDV oranı uygulanacak hizmetler:
- İşyeri kiralama hizmeti,
- Kongre, konferans, seminer, konser, fuar ve lunapark giriş ücretleri,
- Düğün, nikah, balo ve kokteyl salonlarında verilen organizasyon hizmetleri,
- Berberlik ve kuaförlük hizmetleri ile güzellik salonunda verilen hizmetler,
- Terzilik, giyim eşyası ve ev tekstil ürünlerinin onarım ve tamiratı,
- Ayakkabı ve deri eşyaların onarımı ile ayakkabı boyama hizmetleri,
- Kuru temizleme, çamaşırhane, giyim eşyası ve diğer tekstil ürünlerini ütüleme hizmetleri,
- Halı ve kilim yıkama hizmetleri,
- Bisiklet, motosiklet ve motorlu bisikletlerin bakım ve onarımı (malzemeler hariç),
- Evde kullanılan elektrikli cihazların (buzdolabı, fırın, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, klima vb.) bakım ve onarımı (malzemeler hariç),
- Tüketici elektroniği ürünlerinin (TV, radyo, CD/DVD oynatıcıları, ev tipi video kameralar vb.) bakım ve onarımı (malzemeler hariç),
- Evde kullanılan ısıtma ürünlerinin (termosifon, şofben, banyo kazanı, kombi vb.) (merkezi ısıtma kazanları hariç) bakım ve onarımı (malzemeler hariç),
- Ev ve bahçe gereçlerinin bakım ve onarımı (malzemeler hariç),
- Mobilyaların ve ev döşemelerinin bakım ve onarımı (malzemeler hariç),
- Bilgisayarların, iletişim araç ve gereçlerinin, saatlerin bakım ve onarımı (malzemeler hariç),
- Müzik aletlerinin bakım ve onarımı,
- Çilingir ve anahtar çoğaltma hizmetleri ile hamallık hizmetleri,
- Motorlu kara taşıtlarının yağlanması, yıkanması, cilalanması hizmetleri ile bunlara ait koltuk ve döşemelerin bakım ve onarımı (malzemeler hariç),
- Hane sakinlerine verilen konut bakım, onarım, boya ve temizlik hizmetleri (malzemeler hariç),
- Ekli II sayılı listenin “B) Diğer Mal ve Hizmetler” bölümünün 24’üncü sırası kapsamı dışındaki yeme-içme hizmetleri (alkollü içeceklere isabet eden kısmı hariç),
- Yolcu taşımacılığı hizmetleri,
- Ekli II sayılı listenin “A) Gıda Maddeleri” bölümünün 4’üncü sırasında yer alan mallar hariç olmak üzere, 30.12.2019 tarihli ve 1951 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’nın eki İstatistik Pozisyonlarına bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 6 No. lu fasılında yer alan süs bitkileri ile çiçek teslimleri,
31.12.2020 tarihine kadar %1 KDV oranı uygulanacak hizmetler:
Ekli II sayılı listenin “B) Diğer Mal ve Hizmetler” bölümünün;
1. 16. sırasında yer alan giriş ücretleri,
2. 24. sırasında yer alan yeme-içme hizmetleri,
3. 25. sırasında yer alan geceleme hizmetleri.
İlgili düzenlemeler 31.07.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Temmuz Ayı Özet Mali/Vergisel Düzenlemeler ve Hatırlatmalar
Son Güncelleme Tarihi: 03 Ağustos Temmuz 2020
Bu bilgi notu Tax & International Advisory tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Vergi ve SGK
- 2020 Yılı motorlu taşıtlar vergisi (MTV) ikinci taksiti ve gerçek kişi mükelleflerin gelir vergisi taksitlerinin ödenmesi gerekiyor.
- Özellikle gerçek kişi mükellefler temmuz ayında ödenmesi gereken araç vergisi (MTV) ve gelir vergisi taksitlerinizi unutmayınız.
- Mali Tatil uygulaması 20 Temmuz itibariyle sona ermiştir.
- Covid-19 nedeniyle sağlanan mücbir sebep hali sona ermiş olup, beyannamelerin verilmesi ve vergilerin ödenmesi gerekmektedir.
- Mücbir sebep sona erdiği için KDV tevkifatı uygulamasına devam edilecektir.
- 30.07.2020 Tarihli 2813 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile bazı stopaj oranları yıl sonuna kadar yarı yarıya azaltılmıştır.
- Geri Kazanım Katılım Payına ilişkin Yönetmeliğin uygulanmasına dair usul ve esaslarda değişiklik ve uygulamaya ilişkin örnekler verilmiştir.
- Gelir İdaresi Başkanlığı veraset ve intikal vergisi için bir broşür hazırlamıştır.
- KÇÖ ve Nakdi Ücret Desteği: Temmuz ayı kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği uygulaması ile fesih yasağının uzatıldığı bir ay olmuştur. Bu konuda 30.07.2020 tarihli ve 31202 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan yeni karar ile yeni koronavirüs (covid-19) nedeniyle dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumlar kapsamında zorlayıcı sebep gerekçesiyle 30/06/2020 tarihine kadar (bu tarih de dahil) kısa çalışma başvurusunda bulunmuş olan işyerleri için kısa çalışma ödeneğinin süresi, anılan Kanunun ek 2 maddesi kapsamındaki uzatma süresi ile sınırlı kalmaksızın 29/06/2020 tarihli ve 2706 sayılı Cumhurbaşkanı Kararında belirtilen esaslar çerçevesinde ve söz konusu Karar ile uzatılan bir aylık süreden sonra başlamak üzere bir ay uzatılmıştır.
- Fesih yasağının süresi Cumhurbaşkanı tarafından 30 Haziran 2021 tarihine kadar uzatılabilecektir.
- 7252 sayılı Yeni Torba Kanun ile sosyal güvenlik primlerinin İşsizlik Fonundan karşılanması kararlaştırılmıştır. TBMM’ye sevk edilen (14 Temmuz 2020 tarih ve 119 sayı – Esas No 2/3037) ve yeni İstihdam Paketi olarak bilinen Kanun Teklifi ile, KÇÖ ve nakdi ücret desteğinden yararlanan işyerleri için bu süreleri aşmamak kaydıyla 3 ay boyunca sosyal güvenlik primlerinin (işçi ve işveren payları) İşsizlik Sigortası fonundan karşılanması planlanmıştır. Kanun 7252 sayılı Kanun olarak TBMM’den geçmiş olup 28 Temmuz tarihinde Resmî Gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir.
- Taslak VUK Genel Tebliği: E-belgeleri düzenleyen VUK 509 Genel Tebliğde güncellemeler yapan Taslak Tebliğ kamuoyunun görüş ve önerilerini almak üzere GİB web sayfasında yayımlanmıştır. Temel olarak e-adisyon, Form BA ve BS, e-belgelerde mal ve hizmetlere ilişkin standart kod ve birim ölçülerinin yazılması, sağlık hizmet sunucularında e-uygulamalar vb. yenilikler öngörülmektedir.
- Vergide İzaha Davet Tebliği yayımlanmıştır.
- SGK yurt dışı işlemlerine ilişkin 2019/16 Genelgesine ek ilave açıklamalar yaptığı bir Genel Yazı yayımlamıştır.
- Geçici olarak bazı KDV Oranları indirilmiştir.
Teşvik & Ar-Ge
- Proje bazlı Devlet Teşvikleri Tebliğinde en son yapılan Cumhurbaşkanı Kararına paralel güncellemeler yapılmıştır.
- TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programlarında değişiklik yapmıştır.
- TEYDEB’de 1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren Kuruluş bazlı ön kayıt uygulamasına geçilmiştir.
- TEYDEB Projelerine Ek Süre: TÜBİTAK, Korona virüs (COVID-19) salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı tarafından yürütülen tüm destek programları için mücbir sebep nedeniyle en fazla üç (3) aya kadar ek süre verilmesini uygun bulmuştu. Ek süre talebi ile ilgili yazının en geç 31 Temmuz 2020 Cuma günü saat 17:00’ye kadar TÜBİTAK’a evrak girişinin yapılması gerekmektedir.
- 1501-Sanayi Ar-Ge Destek Programı ve 1507-KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı 2020 yılı 2. Çağrı Başvuruları Açılmıştır.
- Küçük kapasiteli hayvancılık (büyükbaş ve küçükbaş) işletmelerine bir defaya mahsus olarak yem desteği verilecektir.
- KOSGEB KOBİGEL Destek Programı Çağrıları Açıldı.
Finans & Para
- TCMB yabancı para yükümlülükleri hakkında zorunlu karşılıkları artırmıştır.
- TCMB faiz oranlarını sabit tutmuştur.
- Hazine ve Maliye Bakanlığı Ocak-Haziran bütçe gerçekleşmelerine ilişkin istatistiklerini yayımlamıştır.
- Hazine ve Maliye Bakanlığı haziran sonu itibariyle “Merkezi Yönetim Borç Stoğu” istatistiklerini yayımlamıştır.
- Esnaf ve Sanatkarların Halk Bank’a olan düşük faizli kredi borçları ertelenmiştir.
- Sermaye Piyasası Kurulu, III-62.3.a Tebliği ile Sermaye Piyasasında Faaliyette Bulunacak Gayrimenkul Değerleme Kuruluşları Hakkında Tebliğde değişiklikler yapmıştır.
- SPK Özel Fon Mal Varlığının Yönetimi ve Nemalandırılmasına ilişkin eski Yönetmeliği yürürlükten kaldırarak yeni bir Yönetmelik yayımlamıştır.
- Sermaye Piyasası Kurulu, VII-128.7 sayılı Sermaye Piyasasında Faaliyette Bulunanlar İçin Lisanslama ve Sicil Tutmaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ’de değişiklik yapılmasına dair Tebliğ 23 Temmuz 2020 tarihli ve 31194 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
- Yabancı para zorunlu karşılık oranları, tüm bankalar için tüm yükümlülük türlerinde ve vade dilimlerinde 300 baz puan artırılmıştır.
- BDDK kredi kartı asgari ödeme tutarlarında kolaylaştırıcı bir karar almıştır.
- TCMB ana sözleşmesinde değişiklik yapılmıştır.
- Kırsal kalkınma destekleri kapsamında yükümlülüklerini yerine getiremeyen yatırımcılara 60 günlük ilave süre verilmiştir.
- Muhtasar ve hizmet prim beyannamesi Temmuz 2020’de yürürlüğe girecek olup herhangi bir erteleme olmamıştır. Uygulama hali hazırda 4+3 toplam 7 ilde devam etmektedir. Tekrar bir erteleme yapılmazsa tüm ülke için uygulama 1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle başlamıştır. Kesin olmamakla birlikte yakın zamanda bu konuda bir karar çıkması da muhtemeldir.
- E-irsaliye uygulaması şartları sağlayan mükellefler için Temmuz 2020’de yürürlüğe girmiştir. e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan ve 2018 yılı veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı 25 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler 01/07/2020 Tarihinden itibaren e-İrsaliye kullanmak zorundadırlar.
- Az tehlikeli iş yerleri için İSG uygulaması 2023 tarihine ertelenmiştir.
Dış Ticaret & Gümrük
- Uluslararası ticaret, teoride her ülkenin kendi kıt kaynaklarını en verimli şekilde değerlendirip ulusların mukayeseli üstünlüklerine dayalı olarak üretim & satış yapmalarını ve uzmanlaşmalarını gerektirmektedir. Uluslararası kapitalizm ve ekonominin temel önermesi olan bu düzen Covid-19 süresince ciddi biçimde sarsıntıya uğramış ve çoğu ülke yaşamsal reflekslerle dışa kapanmıştır.
- İthalatta açılan tarife kontenjanlarının ilgili mevzuatı çerçevesinde ilk dağıtımı sonrasında artakalan kontenjanların dağıtım ve kullanım usul ve esaslarını belirleyen 2020/8 numaralı Tebliğ yayımlanmıştır.
- İhracı yasak ve ihracı kayda bağlı mallar ve ön izne bağlı mallar Tebliği güncellenmiş ve patates ile soğanın ihracatı serbest bırakılmıştır.
Diğer Mevzuat
- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda önemli değişiklikler öngören Kanun 7251 sayılı Kanun olarak Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
- İnternet Kanunu olarak bilinen düzenleme 7253 sayılı Yasa olarak Meclis’te kabul edilmiş olup Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecektir.
- Yabancı şirket kuruluşunu kolaylaştırmak üzere imza beyanlarının yurt dışında tamamlanabilmesine yönelik Tebliğ değişikliği yapılmıştır.
- Define Arama Yönetmeliğinde su alanlarını korumak, arama sahasını yatay ve dikey olarak daraltmak, define arayıcılarının sorumluluklarını ve mali yükümlülüklerini belirlemek üzere değişiklikler yapılmıştır.
- 09.07.2020 tarih ve 31180 sayılı sayılı Resmî Gazetede “Dernekler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlanmıştır.
- Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde değişiklikler yapılmıştır.
- Avukatlık Kanunu’nda çok tartışma yaratan düzenlemeleri içeren 7249 sayılı Kanun 15 Temmuz 2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış ve aynı gün yürürlüğe girmiştir.
- Yargıtay önemli bir karar alarak Dava ve Ceza Dairelerinin bir kısmının kapatılmasına ve görev devrine karar vermiştir. (Yargıtay – 7 Temmuz 2020 173 sayılı Birinci Başkanlık Kurulu Kararı)
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önemli bir karar alarak, yurt dışına gönderilen TIR şoförlerinin ücret dışındaki yan hakları konusunda oluşan içtihat farklarının giderilmesine gerek olmadığına karar vermiştir.
- Yeni öğretim yılı için Üniversite devlet katkısı tutarları ve ikinci öğretim için öğrencilerden alınacak tutarlar ve öğrencilerden ücret alınmayacak halleri düzenleyen Karar yayımlanmıştır.
- Tüketici hakem heyetlerinde bilirkişilik ayrı bir yönetmelik ile düzenlenmiş ve Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin konuyu düzenleyen 19, 20 ve 21 inci maddeleri 2021 yılı başı itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır.
- Yüksek öğrenimde Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir.
- Yurt içi ve yurt dışında okuyacak öğrencilere yapılan ödemeler için bir Tebliğ yayımlanmıştır. Yapılan bu ödemeler Gelir Vergisinden istisna edilmiştir.
Bu belge sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tax & Indernational Advisors Bürosuna aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz için hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Şirket kuruluş sözleşmesinin Ticaret Sicil Müdürlüklerinde imzalanması hakkında (Kaynak: Ticaret Bakanlığı)
Son Güncelleme Tarihi: 22 Temmuz 2020
Ticaret Bakanlığından:
ŞİRKET KURULUŞ SÖZLEŞMESİNİN TİCARET SİCİLİ MÜDÜRLÜKLERİNDE İMZALANMASI HAKKINDA TEBLİĞDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ
MADDE 1 – 6/12/2016 tarihli ve 29910 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Şirket Kuruluş Sözleşmesinin Ticaret Sicili Müdürlüklerinde İmzalanması Hakkında Tebliğin 13 üncü maddesinin altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
„(6) Yabancı ülkede bulunan imzaya yetkili kimselerin imza beyanı, bunların imzalarının o ülkedeki Türk konsolosluğu ya da o ülke mevzuatı uyarınca yetkili makamlarca onaylanması suretiyle düzenlenebilir. Yabancı ülke makamlarınca düzenlenen imza beyanlarının, Türk konsolosluğundan veya Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi hükümlerine göre onaylatılması ve noter onaylı Türkçe çevirisi ile birlikte Müdürlüğe verilmesi zorunludur.“
MADDE 2 – Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 3 – Bu Tebliğ hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.
Tebliğin Yayımlandığı Resmî Gazete'ni Tarih Sayısı | |
6/12/2016 | 29910 |
Tebliğde Değişiklik Yapan Tebliğlerin Yayımlandığı Resmî Gazete'nin Tarih Sayısı | |
| 30359 |
| 30394 |
Temmuz Ayı İlk Yarı Özet Mali/Vergisel Düzenlemeler ve Hatırlatmalar
Son Güncelleme Tarihi: 20 Temmuz 2020
Bu bilgi notu Tax & International Advisory tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Vergi ve SGK
- Özellikle gerçek kişi mükellefler temmuz ayında ödenmesi gereken araç vergisi (MTV) ve gelir vergisi taksitlerinizi unutmayınız.
- Mali Tatil uygulaması 1 Temmuz – 20 Temmuz arası sürecektir.
- Yeniden değerleme oranı (YDO) ikinci geçici vergi dönemi için %2,1 olarak belirlenmiştir.
- Temmuz ayı kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği uygulaması ile fesih yasağının uzatıldığı bir ay olmuştur. Bu konuda bir uzatma daha olmazsa 3+1 ay uygulama yapılmış olacaktır.
- TBMM’ye yeni sevk edilen (14 Temmuz 2020 tarih ve 119 sayı – Esas No 2/3037) Kanun Teklifi ile, KÇÖ ve nakdi ücret desteğinden yararlanan işyerleri için bu süreleri aşmamak kaydıyla 3 ay boyunca sosyal güvenlik primlerinin (işçi ve işveren payları) İşsizlik Sigortası fonundan karşılanması planlanmaktadır.
- Mücbir sebep sona erdiği için KDV tevkifatı uygulamasına devam edilecektir.
- E-belgeleri düzenleyen VUK 509 Genel Tebliğde güncellemeler yapan Taslak Tebliğ kamuoyunun görüş ve önerilerini almak üzere GİB web sayfasında yayımlanmıştır. Temel olarak e-adisyon, form Ba ve Bs, e-belgelerde mal ve hizmetlere ilişkin standart kod ve birim ölçülerinin yazılması, sağlık hizmet sunucularında e-uygulamalar vb yenilikler öngörülmektedir.
- Kamunun deniz araçlarına ÖTV sıfırlanmıştır.
Teşvik & Ar-Ge
- TEYDEB’de 1 Temmuz 2020 tarihinden itibaren Kuruluş bazlı ön kayıt uygulamasına geçilmiştir.
- TEYDEB Projelerine Ek Süre : TÜBİTAK , Korona virüs (COVID-19) salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı tarafından yürütülen tüm destek programları için mücbir sebep nedeniyle en fazla üç (3) aya kadar ek süre verilmesini uygun bulmuştu. Ek süre talebi ile ilgili yazının en geç 31 Temmuz 2020 Cuma günü saat 17:00’ye kadar TÜBİTAK’a evrak girişinin yapılması gerekmektedir.
- 1501-Sanayi Ar-Ge Destek Programı ve 1507-KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı 2020 yılı 2. Çağrı Başvuruları Açılmıştır.
- Küçük kapasiteli hayvancılık (büyükbaş ve küçükbaş) işletmelerine bir defaya mahsus olarak yem desteği verilecektir.
Finans & Para
- BDDK kredi kartı asgari ödeme tutarlarında kolaylaştırıcı bir karar almıştır.
- TCMB ana sözleşmesinde değişiklik yapılmıştır.
Ertelemeler ve Kolaylaştırıcı Mevzuat
Covid-19 kapsamında yükümlülük ve ödevlerle ilgili kolaylaştırıcı ve düzenleyici önlemler aşağıda özetlenmiştir:
- Kırsal kalkınma destekleri kapsamında yükümlülüklerini yerine getiremeyen yatırımcılara 60 günlük ilave süre verilmiştir.
- Muhtasar ve hizmet prim beyannamesi Temmuz 2020’de yürürlüğe girecek olup herhangi bir erteleme olmamıştır. Uygulama hali hazırda 4+3 toplam 7 ilde devam etmektedir. Tekrar bir erteleme yapılmazsa tüm ülke için uygulama 1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle başlamıştır. Kesin olmamakla birlikte yakın zamanda bu konuda bir karar çıkması da muhtemeldir.
- E-irsaliye uygulaması şartları sağlayan mükellefler için Temmuz 2020’de yürürlüğe girmiştir. e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan ve 2018 yılı veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı 25 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler 01/07/2020 Tarihinden itibaren e-İrsaliye kullanmak zorundadırlar.
- Henüz bir erteleme gelmemiş olup, az tehlikeli sınıfta yer alıp 50’den az çalışanı olan işyerlerinde İSG uzmanı ve işyeri hekimi zorunluluğu Temmuz 2020’de yürürlüğe girmiştir.
Dış Ticaret & Gümrük
- Uluslararası ticaret, teoride her ülkenin kendi kıt kaynaklarını en verimli şekilde değerlendirip ulusların mukayeseli üstünlüklerine dayalı olarak üretim & satış yapmalarını ve uzmanlaşmalarını gerektirmektedir. Uluslararası kapitalizm ve ekonominin temel önermesi olan bu düzen Covid-19 süresince ciddi biçimde sarsıntıya uğramış ve çoğu ülke yaşamsal reflekslerle dışa kapanmıştır.
- İthalatta açılan tarife kontenjanlarının ilgili mevzuatı çerçevesinde ilk dağıtımı sonrasında artakalan kontenjanların dağıtım ve kullanım usul ve esaslarını belirleyen 2020/8 numaralı Tebliğ yayımlanmıştır.
Diğer Mevzuat
- Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinde değişiklikler yapılmıştır.
- Avukatlık Kanunu’nda çok tartışma yaratan düzenlemeleri içeren 7249 sayılı Kanun 15 Temmuz 2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış ve aynı gün yürürlüğe girmiştir.
- Yargıtay önemli bir karar alarak Dava ve Ceza Dairelerinin bir kısmının kapatılmasına ve görev devrine karar vermiştir. (Yargıtay – 7 Temmuz 2020 173 sayılı Birinci Başkanlık Kurulu Kararı)
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önemli bir karar alarak, yurt dışına gönderilen TIR şoförlerinin ücret dışındaki yan hakları konusunda oluşan içtihat farklarının giderilmesine gerek olmadığına karar vermiştir.
- Dernekler Yönetmeliğinde değişiklikler yapılmıştır.
- Yeni öğretim yılı için Üniversite devlet katkısı tutarları ve ikinci öğretim için öğrencilerden alınacak tutarlar ve öğrencilerden ücret alınmayacak halleri düzenleyen Karar yayımlanmıştır.
- Tüketici hakem heyetlerinde bilirkişilik ayrı bir yönetmelik ile düzenlenmiş ve Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin konuyu düzenleyen 19, 20 ve 21 inci maddeleri 2021 yılı başı itibariyle yürürlükten kaldırılmıştır.
- Yüksek öğrenimde Özel Barınma Hizmetleri Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir.
Bu belge sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tax & Indernational Advisors Bürosuna aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz için hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmeliğin Uygulamasına Dair Usul ve Esaslarda Değişiklik
7 Temmuz 2020
22.03.2020 tarihli resmi gazetede yayımlanan 3 Sıra No’lu Geri Kazanım Katılım Payı Beyannamesi Genel Tebliğ’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ ile beyan dönemleri yeniden belirlenmiş olup 2020 yılı için birinci dönem; ocak-şubat-mart-nisan-mayıs-haziran, ikinci dönem; temmuz-ağustos-eylül-ekim-kasım-aralık olarak düzenlenmiştir. Bu kapsamda geri kazanım katılım payı beyannameleri beyan dönemini takip eden ayın son günü saat 23.59’a kadar yetkili vergi dairesine elektronik ortamda gönderilmesi gerekmektedir.
Bu Tebliğin yayım tarihinden önce Ocak/2020 ve Şubat/2020 dönemleri için beyanname vermiş olanlar 2020 yılının ilk altı aylık dönemi için verecekleri beyannamelere daha önce beyanname verdikleri dönemlere ilişkin bilgileri dâhil etmeyeceklerdir.
Geri Kazanım Katılım Payı beyannamesi vermekle yükümlü olan mükellefler için 2020 yılı birinci dönem beyanlarını temmuz sonu resmi tatile denk gelmesi sebebi ile 04.08.2020 Salı günü 23.59’a kadar vermeleri gerekmektedir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “Geri Kazanım Katılım Payına İlişkin Yönetmeliğin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar” 07.02.2020 tarihinde Bakan Olur’u ile yayımlanmıştır.
Bu usul ve esaslarda değişiklik yapılmasına dair usul ve esaslar 29.06.2020 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yayımlanmış olup, yapılan değişiklik ve eklemelere ilişkin kısa özeti aşağıda okurlarımıza sunarız;
- Genel Tanım ve Tanımlamalar başlığı altında yer alan “İthalat” tanımına son cümle olarak; “İthalat işlemlerinde serbest dolaşıma giriş beyannamesinin tescil tarihi ithalat işleminin gerçekleştiği tarih olarak esas alınır” cümlesi eklenmiştir.
- “İhracat”, “İade” ve “Taşıma Ekipmanları” tanımları eklenmiştir;
- İhraç kaydıyla yapılan teslimler ihracat kapsamında değerlendirilmiş ve GEKAP kapsamı dışında olduğu netlik kazanmıştır.
- Ürünlerin son kullanma/tüketim tarihi gerekçesi ile piyasaya sürenlerce piyasadan geri çekilerek muhasebe kayıtlarına işlenen ürünler için de iade tanımı kapsamında işlem yapılacaktır. Piyasaya sürülen bir ürünün ilgili idarelerce piyasadan çektirilmesi/toplatılması durumunda da iade tanımı kapsamında işlem tesis edilecektir.
- Herhangi bir ürün/eşya/malzeme taşımacılığında aynı amaçlı kullanımı sabit ve sürekli olan, piyasaya arz edilen ürün/eşya/malzeme ile birlikte piyasaya arz işlemine konu edilmeyen ekipmanlar taşıma ekipmanları olarak tanımlanmış ve taşıma ekipmanları ambalaj tanımı dışında tutulmuş olup, ayrıca taşımacılık amaçlı hizmet alımları kapsamında taşıyıcıya ait ekipmanlar da bu kapsamda değerlendirilecektir.
- Usul ve Esasların üçüncü bölümünde Ambalajlar için Geri Kazanım Katışım Payı Uygulamaları başlığı altında yer alan “Birincil Ambalaj/ İç Ambalaj/ Satış Ambalajı” bölümüne iki örnek eklenmiştir.
- Yeniden kullanılabilir ambalajlarda tüketici veya kullanıcılara iletilen eşya veya malzemelerin tüketimi/kullanımı sonrasında oluşan ambalajların yeniden/tekrar kullanımlarının sağlanması amacıyla iade alınmasına yönelik olarak Bakanlıkça belirlenen esaslar doğrultusunda depozito yönetim sisteminin kurularak Bakanlıktan onay alınması durumunda; depozito uygulaması dahilinde geri toplanmak üzere piyasaya arz edilen ambalajlar için geri kazanım katılım payı beyanı verilecek ancak geri kazanım katılım payı ödenmeyecektir.
- Yeniden kullanılabilir ambalajlara yönelik depozito uygulamaları için Bakanlıkça belirlenen Usul ve Esaslar kapsamında depozito uygulama planı hazırlanır ve Bilgi Sistemi üzerinden Bakanlığa sunulur. Bakanlıkça uygun bulunan planlar için bir kod numarası tahsis edilir.
- Depozito uygulamaları, Bakanlıkça uygun bulunan depozito uygulama planları doğrultusunda gerçekleştirilir.
- Depozito uygulamalarına ilişkin veriler Bakanlık sistemine girilir, depozito uygulamaları kapsamında geri toplamak üzere piyasaya sürülen ambalajların geri toplanamayan kısımlarına ilişkin hesaplamalar bilgi sistemi üzerinden değerlendirilir.
- İhtiyaç sahiplerine iletilmek üzere kâr amacı gütmeyen hayır veya İnsanî yardım kurum/kuruluşlarca dağıtılan ambalajlı ürünler için geri kazanım katılım payı yükümlülüğü oluşmayacaktır.
- Geri kazanım katılım payına tabi olan piyasaya arz edilmiş herhangi bir ürünün/ambalajlı ürünün son kullanım/tüketim tarihinin geçmesi nedeni ile piyasaya sürenlerce piyasadan geri toplatılması halinde sadece geri toplanan ürünler ve ambalajları için iade işlemi tesis edilecektir. Bu şekilde piyasadan geri çekilen ürünler ve ambalajları için sadece geri kazanım katılım payı ödenmiş kısımları iade talebine konu edilecektir.
- Bitkisel yağlar, gıda ürünleri üretimine kullanılmak üzere alınmışsa, geri kazanım katılım payı sorumluluğu yağ üreticisine aittir. Gıda ürünleri üretimi yapan firmanın üreterek piyasaya sürdüğü gıda ürünleri (bisküvi, kek vb.) Kanunun ek-1 sayılı listesinde yer almadığından geri kazanım katılım payından sorumlu olmayacaktır.
- İlaçlar başlığına, “Zirai İlaç”, “Veteriner İlaç” ve “Beşeri İlaç” tanımları da eklenmiş ve bu tanımlara ilişkin örneklere yer verilmiştir.
- Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından zirai ilaç/bitki koruma ürünü olarak tanımlanan ürünler geri kazanım katılım payı uygulamasına tabi olan ürünler olarak sayılmış, ithal edilen ilaçların birincil ambalajlarından geri kazanım katılım payı alınmayacaktır.
- Piyasaya arz edilecek araçlar ile elektrikli ve elektronik eşyaların orijinal eşya/parçası olarak kullanılan ve Kanunun ek-1 sayılı listesinde yer alan ürünler için bu ürünleri sadece araç ile elektrikli ve elektronik eşya üretiminde orijinal eşya/parça olarak kullanılmak şartıyla piyasaya sürenler tarafından beyan yapılacağı, ancak bu ürünlerden geri kazanım katılım payı tahsil edilmeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca orijinal eşya/parça tanımına uymasına rağmen münferit olarak piyasaya arz edilen Kanunun ek-1 sayılı listesinde yer alan ürünler için geri kazanım katılım payı beyanı yapılacağı ve geri kazanım katılım payı tahsil edileceği belirtilmiştir.
- Geri kazanım katılım payı uygulamasına tabi ürün listesinde yer alan ve enerjisini güneş pilinden (fotovoltaik pillerden) alan, Cep telefonu şarj cihazı, aydınlatma ekipmanları, hesap makinaları vb. elektrikli ve elektronik eşyaların ve cep telefonu, tablet gibi ekipmanların doğrudan prize bağlanmadan şarj edebilen taşınabilir nitelikteki, powerbank vb. elektrikli ve elektronik eşyaların Geri Kazanım Katılım Payına ilişkin Yönetmelik kapsamına dâhil olduğu belirtilmiştir.
- Trafo ve jeneratörler, Çevre Kanunu ek-1 sayılı listesi kapsamında yer almadığından geri kazanım katılım payı uygulaması dışında değerlendirilmektedir.
2020-78 Teknoloji odaklı Sanayi Hamlesi Uygulama Programı Esasları Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
Kısaca özetlemek gerekirse,
- Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı; Bu program ile öncelikli ürünler listesi yayımlanmakta ve bunlara yönelik destekler sağlanmaktadır. Öncelikli ürünler talep gelişimi, dış ticaret verileri, rekabet yoğunluğu gibi kriterlere göre tespit edilmektedir.
- Bu kapsamda yer alan yatırımlara “Stratejik yatırım teşvik belgesi” verilebilmektedir.
- Bu kapsamda desteklenen projelerde ilave istihdam için gelir vergisi stopaj desteği sağlanmaktadır. (Asgari ücrete tekabül eden kısımla sınırlı ve belli sayıda personele kadar)
- Hangi Sektörler Kapsamdadır? Orta-yüksek ve yüksek teknoloji düzeyine sahip sektörler olan Kimya (NACE Kodu 20), Eczacılık ile Tıbbi ve Dişçilikle İlgili Araç Gereçler İmalatı (NACE Kodu 21, NACE Kodu 3250), Bilgisayar, Elektronik ve Optik (NACE kodu 26), Elektrikli Teçhizat (NACE kodu 27), Makine (NACE kodu 28), Ulaşım Araçları (NACE Kodları 29 ve 30) sektörlerinde yer alan veya bu sektörlerin gelişimi için kritik önemi olan diğer sektör ürünleri arasından seçilen ürünler yayımlanacaktır. Değerlendirmeyi bağımsız danışmanlık firmaları yapmaktadır.
- Daha sonra ise makina sektörü için bir çağrı açılmış ve başvurular uzatılmıştı.
Tebliğde yapılan değişiklikle projelerin Ar-Ge kısmı için yatırımcı firmanın bir veya daha fazla Ar-Ge yüklenicisi firmayla işbirliği yapabilmesi imkanı getirilmiştir. Bu sayede Ar-Ge ve teknoloji tabanlı faaliyetleri yoğun işletmeler ile üretim ve yatırım imkanları olan firmaların aynı proje çerçevesinde işbirliği yapabilmesine kapı açılmış oldu. Tebliğdeki değişiklikleri; yeni eklenenler koyu (bold) olarak ve çıkarılan & değişitirilen düzenlemeler ise yeşil ve kırmızı renkli olarak takip edebilirsiniz.
1501-Sanayi Ar-Ge Destek Programı ve 1507-KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı
Konu : 1501-Sanayi Ar-Ge Destek Programı ve 1507-KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı 2020 yılı 2. Çağrı Başvuruları Açıldı!
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) ölçeğindeki kuruluşların başvuru yapabilecekleri 1501-Sanayi Ar-Ge Destek Programı ve 1507-KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı 2020 yılı 2. Çağrısı başvuru süreci açılmıştır. Çağrılar ile firmaların proje esaslı araştırma ‐ teknoloji geliştirme ve yenilikçilik faaliyetlerinin desteklenmesi amaçlanmaktadır.
Çağrı Açılış Tarihi : 01.07.2020
Ön Kayıt Başvurusu Son Tarih * : 10.08.2020 (Saat 17:00)
Çağrı Kapanış Tarihi : 02.09.2020 (Saat 23:59)
*: Proje başvuruları yapabilmek için ön kayıt belgelerini TÜBİTAK’a sunarak ön kayıt onayı almanız gerekmektedir. Burada belirtilen tarih bu evrakların TÜBİTAK’a evrak girişinin yapılabileceği en son tarihi ifade etmektedir. Bu tarihe kadar ön kayıt evraklarını TÜBİTAK’a ulaştıramayanlar proje başvurusu yapamayacaktır.
o 1501-Sanayi Ar-Ge Destek Programı 2020 yılı 2. Çağrı dokümanına ulaşmak için tıklayınız.
o 1507-KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı 2020 yılı 2. Çağrı dokümanına ulaşmak için tıklayınız
1501-Sanayi Ar-Ge Destek Programı 2020 yılı 2. Çağrı Detayları
Çağrı Gerekçeleri ve Amaçlar
Bu çağrı kapsamında, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) ölçeğindeki kuruluşların desteklenen projeler ile firmaların;
• Uluslararası rekabet güçlerinin ve ihracat kapasitelerinin artırılması,
• Yurtdışına bağımlı olunan teknolojilerde rekabetçi yerli teknolojilerin kazanılması
• Güçlü ticarileşme potansiyeline sahip teknolojik ürünlerin geliştirilmesi
• Ortaklı Ar-Ge ve yenilik projeleri yapabilme yetkinliğinin kazandırılması,
• Proje esaslı araştırma ‐ teknoloji geliştirme ve yenilikçilik faaliyetlerinin desteklenmesi,
• Üniversite işbirliği ile Ar-Ge ve yenilik projeleri yapabilme yetkinliğinin kazandırılması,
amaçlanmaktadır.
KOBİ ölçeğindeki firmaların Ar‐Ge kapasitesinin geliştirilmesiyle gereksinim duyulan teknoloji alanlarında uluslararası pazarı hedefleyen teknoloji ve ürün geliştirme yetkinliğinin artması, proje çıktılarının sürdürülebilir ekonomik büyümeye katkı sağlaması, kamu kaynaklarının ülke ihtiyaçları ve ulusal hedeflere yönelik etkin kullanımının sağlanması beklenmektedir.
Çağrı Konu ve Kapsamı
Tüm sektör ve teknoloji alanlarında yeni bir ürün tasarım ve geliştirme çalışması, mevcut bir ürünün iyileştirilmesi, ürün kalitesi veya maliyet düşürücü nitelikte yeni tekniklerin, yeni üretim teknolojilerinin geliştirilmesi konularında, firmanın teknolojik rekabet gücünü artıracak Ar-Ge projeleri desteklenecektir.
Çağrı kapsamında, "Çağrıya Özel Şartlar" bölümünde yer alan linkte belirtilen teknoloji alanlarındaki projelere öncelik verilecektir.
Proje önerilerinin aşağıda belirtilen hedeflerden bir ya da daha fazlasını karşılaması değerlendirme aşamasında dikkate alınacaktır.
- Firmanın uluslararası pazara yönelik teknolojik ürün veya süreç geliştirme kapasitesinin artırılması
- Müşteri gereksinimlerini ya da pazar boşluğunu hedef alan çözüm önerilerinin ticari prototipe dönüştürülmesi
- Aynı veya farklı alanlarda faaliyet gösteren KOBİ’lerin ortak proje çalışmaları gerçekleştirmesi
- Üniversite işbirliği ile proje geliştirilmesi
- Yüksek teknoloji alanlarında ürün ve teknoloji geliştirilmesi
Çağrıya Özel Şartlar
- Kurul Değerlendirme Eşik Değeri: 60
- Öncelikli Alanlara ulaşmak için tıklayınız.
1507-KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı 2020 yılı 2. Çağrı Detayları
Çağrı Gerekçeleri ve Amaçlar
Bu çağrı kapsamında, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) ölçeğindeki kuruluşların desteklenen projeler ile firmaların;
- Rekabet güçlerinin ve ihracat kapasitelerinin artırılması,
- Ortak ya da tek başına sistematik Ar-Ge ve yenilik projeleri yapabilme yetkinliğinin kazandırılması,
- Proje esaslı araştırma ‐ teknoloji geliştirme ve yenilikçilik faaliyetlerinin desteklenmesi,
- Ar-Ge nitelikli ve yenilik faaliyetleri yapmaya özendirilmesi,
- Ar-Ge ve yenilikçilik kültürünün yerleşmesine ve yaygınlaşmasına katkıda bulunulması, amaçlanmaktadır.
KOBİ ölçeğindeki firmaların Ar‐Ge kapasitesinin geliştirilmesiyle gereksinim duyulan teknoloji alanlarında yerlileşmenin artması, teknoloji ve ürün geliştirme yetkinliğinin artması, proje çıktılarının ekonomik büyümeye katkı sağlaması, kamu kaynaklarının ülke ihtiyaçları ve ulusal hedeflere yönelik etkin kullanımının sağlanması beklenmektedir.
Çağrı Konu ve Kapsamı
Tüm sektör ve teknoloji alanlarında yeni bir ürün tasarım ve geliştirme çalışması, mevcut bir ürünün iyileştirilmesi, ürün kalitesi veya maliyet düşürücü nitelikte yeni tekniklerin, yeni üretim teknolojilerinin geliştirilmesi konularında, firmanın teknolojik rekabet gücünü artıracak Ar-Ge projeleri desteklenecektir. 1512 Teknogirişim Sermayesi Destek Programı ile desteklenen firmaların üçüncü aşama proje başvuruları bu çağrı dışında sürekli yapılabilmektedir. Ancak, 1507 TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı Çağrısına yapıldığında ise desteklenen projenin devamı niteliğinde bile olsa üçüncü aşama başvuru sayılmayıp bu çağrı kapsamında değerlendirilecektir.
Çağrı kapsamında, "Çağrıya Özel Şartlar" bölümünde yer alan linkte belirtilen teknoloji alanlarındaki projelere öncelik verilecektir.
Proje önerilerinin aşağıda belirtilen hedeflerden bir ya da daha fazlasını karşılaması değerlendirme aşamasında dikkate alınacaktır.
- Firmanın teknolojik ürün veya süreç geliştirme kapasitesinin artırılması
- Müşteri gereksinimlerini ya da pazar boşluğunu hedef alan çözüm önerilerinin ticari prototipe dönüştürülmesi
- İhracatı hedef alan ürün veya teknoloji geliştirilmesi
- Aynı veya farklı alanlarda faaliyet gösteren KOBİ’lerin ortak proje çalışmaları gerçekleştirmesi
Çağrıya Özel Şartlar
• Kurul Değerlendirme Eşik Değeri: 50
• Öncelikli Alanlar için lütfen tıklayınız.
PROJE DEĞERLENDİRME SÜRECİ
1. Ön değerlendirmesi uygun bulunan projelerin hakem değerlendirme süreci başlatılır.
2. Aşağıdaki kritik tespitlerin yapılması durumunda ise proje hakem değerlendirme süreci başlatılmaksızın (hakemsiz değerlendirme ile) reddedilir.
- Projedeki tüm Ar-Ge faaliyetleri proje başvurusundan önce kuruluş tarafından tamamlanmış olup, kuruluşun çözmesi gereken teknik/teknolojik bir problem bulunmamaktadır.
- Kuruluşun Ar-Ge çalışmalarına katkısı yoktur. Projedeki Ar-Ge çalışmaları hizmet alınan kurum/kuruluş tarafından yapılacaktır.
- Proje çıktısının, teknik/teknolojik/yasal/hukuki açıdan yapılabilme, kullanılabilme veya endüstriyel uygulamaya dönüşme olasılığı yoktur.
- Proje endüstriyel Ar-Ge içermeyen ve sadece üretim/laboratuvar gibi altyapı oluşturmaya yönelik yatırım amaçlı bir projedir.
- Kuruluşta, proje konusu ile ilgili en az lisans derecesine sahip herhangi bir proje personeli yoktur.
- Proje önerisi daha önce TÜBİTAK Destek Programlarına sunulmuş ve reddedilmiştir. Daha önce sunulmuş olan projenin ret gerekçelerine yönelik değişiklik yapılmadan proje tekrar sunulmuştur.
- Proje önerisinde sunulan bilgiler projenin değerlendirilebilmesi için yetersizdir, kısıtlı düzeyde bilgi sunulmuştur.
3. Hakem değerlendirmesi sonrasında ikinci maddede belirtilen kritik tespitlerin yapılması durumunda projeler kurulda puanlama yapılmaksızın reddedilir.
4. Kurul Değerlendirme Eşik Değeri 60 puandır. Eşik ve eşik altında puana sahip olan projeler reddedilir. Eşik üstü puan alan projelerin değerlendirme süreçlerine devam edilir.
5. Projelerle ilgili hakem ve kurul değerlendirmeleri esas alınarak proje puanı oluşturulur.
6. İlgili Yürütme Kurulu tarafından kabul edilmesi önerilen projeler için, aşağıdaki kriterlerin sağlanması durumunda ayrıca ek puan verilir.
- Geçmiş desteklenen projelerin ticarileşme performansı
- Firmanın uluslararası fonlara proje başvurusunda bulunmuş olması
- Proje önerisinin Öncelikli Alanlardan birinde olması
7. Projelerin puanı ve çağrı bütçesi dikkate alınarak projeler için nihai karar verilir
Kısa Çalışma Ödeneği Uzatıldı
Son Güncelleme Tarihi: 30 Haziran 2020
Covid-19 döneminde kısa çalışma ödeneği için 3 milyonu aşan sayıda bir başvuru yapılmıştır. 30.06.2020 tarihli ve 31171 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan 2706 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Kısa Çalışma Ödeneği, Nakdi Ücret Desteği ve Fesih Yasağı 1 Ay Uzatılmıştır.
Cumhurbaşkanı Kararı - İthalat Rejimi Kararına Ek Karar: Karar Sayısı: 2682
Cumhurbaşkanı Kararı - İthalat Rejimi Kararına Ek Karar: Karar Sayısı: 2683
Haziran Ayı Özet Mali/Vergisel Düzenlemeler (2. Hafta)
Son Güncelleme Tarihi: 16 Haziran 2020
Bu bilgi notu Tax Independent Advisors tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Vergi ve SGK
- Yeni Torba Kanun: Covid-19 dahil pek çok kolaylaştırıcı düzenlemeyi de içeren Torba Kanun (Esas No: 2/2945) Teklifi TBMM’de görüşülmektedir.
- Ayrıca çalışma mevzuatı ile ilgili olarak kısa çalışma ödeneği uygulamasının belli sektörler için uzatılması, ilave çalışan istihdamında yeni bir teşvik verilmesi, fesih yasağının 3 ay daha uzatılması, bu süre boyunca işverenlere sağlanan tek taraflı ücretsiz izne çıkarmanın devam etmesi, tamamlayıcı emeklilikle ilgili yeni bir düzenlemenin yapılması beklenmektedir.
- SGK, mücbir sebep kapsamında yer alan mükelleflerin sosyal güvenlik primlerinin ödenmesi konusunda Gelir İdaresi Başkanlığının uygulamasına paralel olarak bir Genelge çıkarmıştır.
- MLI-Çok Taraflı Vergi Anlaşmalarının Uyumu: Türkiye’nin de taraf olduğu Uluslararası Vergi Anlaşmalarının otomatik uyum mekanizmasını öngören çok taraflı uyum anlaşması (MLI-Multilateral Legal Instrument) yasalaşması için TBMM’ye yasa teklifi olarak sunulmuştur.
Teşvik & Ar-Ge
- İhtisas Serbest Bölgelerinde Sağlanacak Destekler belirlenmiştir.
- Kararname ile ihtisas serbest bölgesinde faaliyet gösteren kullanıcıların bu alandaki faaliyetleri için istihdam ettikleri en fazla 10 (on) nitelikli personelin aylık brüt ücretleri, %50 oranında ve personel başına yıllık en fazla 15.000 ABD doları, bu alanlarda kiraladıkları arazi ve binalara ilişkin kira harcamaları, %50 oranında ve yıllık en fazla 75.000 ABD doları, desteklenir.
- Ayrıca Bölge işleticilerinin, Yatırım safhasında taahhüt ettikleri sabit Yatırım tutarının %50’sini geçmemek kaydıyla, bir defada kullandıkları azami 10 yıl vadeli ve 10 milyon ABD dolarına kadar olan Yatırım kredilerinin, faiz veya kâr payı giderleri %50 oranında desteklenecektir.
- Bu destekler Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan (DFİF) karşılanacaktır.
- Desteklerden en fazla 5 yıl süresince yararlanılabilecektir.
- Desteklerden yararlanabilme kriterleri Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının görüşü alınarak Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenecektir.
- Kullanıcılar veya bölge işleticileri aynı faaliyet için diğer destek programlarından faydalanmaları halinde, bu Karar kapsamındaki desteklerden faydalandırılmazlar.
- TEYDEP Projelerine Ek Süre: TÜBİTAK, Korona virüs (COVID-19) salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı tarafından yürütülen tüm destek programları için mücbir sebep nedeniyle aşağıda belirtilen şartlarda en fazla üç (3) aya kadar ek süre verilmesini uygun bulmuştur.
- Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) ölçeğindeki kuruluşların başvuru yapabilecekleri 1501-Sanayi Ar-Ge Destek Programı ve 1507-KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programı 2020 yılı 2. Çağrısı açılıyor.
- İşlenmiş su ürünlerine ilişkin 2020/17 sayılı Tebliğ yayımlanmıştır.
Finans & Para
- TCMB avans ve reeskont faiz oranlarını indirmiştir.
- 2645 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihtiyaçlarının Devlet Malzeme Ofisi (DMO) tarafından karşılanması kararlaştırılmıştır.
- TCMB Sistemik Veri Girişine haftalık bildirim yükümlülüğü getirilmiştir.
- Tek Hazine Hesabı Sisteminin kapsamı genişletilmiştir.
Ertelemeler ve Kolaylaştırıcı Mevzuat
Covid-19 kapsamında yükümlülük ve ödevlerle ilgili kolaylaştırıcı ve düzenleyici önlemler aşağıda özetlenmiştir:
- Elektrik ve Doğalgaz Tüketim Bedellerinin Ertelenmesi ve gecikme tutarlarının Devlet tarafından karşılanmasına ilişkin açıklayıcı Yönetmelik yayımlanmıştır.
- Muhtasar ve hizmet prim beyannamesi Temmuz 2020’de yürürlüğe girecek olup herhangi bir erteleme olmamıştır. Uygulama hali hazırda 4+3 toplam 7 ilde devam etmektedir. Tekrar bir erteleme yapılmazsa tüm ülke için uygulama 1 Temmuz 2020 tarihi itibariyle başlayacaktır.
- E-irsaliye uygulaması şartları sağlayan mükellefler için Temmuz 2020’de yürürlüğe girecektir. e-Fatura uygulamasına kayıtlı olan ve 2018 yılı veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı 25 Milyon TL ve üzeri olan mükellefler 01/07/2020 Tarihinden itibaren e-İrsaliye kullanacaklardır.
- Erteleme gelmezse, az tehlikeli sınıfta yer alıp 50’den az çalışanı olan işyerlerinde İSG uzmanı ve işyeri hekimi zorunluluğu Temmuz 2020’de yürürlüğe girecektir.
- Devlet Katkılı Çeyiz Hesabına ilişkin ödeme kolaylığı sağlanmıştır. Daha önce de aynı şekilde devlet katkılı konut hesabı ödemelerinde kolaylık sağlanmıştı.
- Kırsal Kalkınma Desteklerinde süreler uzatılmıştır.
Dış Ticaret & Gümrük
• Uluslararası ticaret, teoride her ülkenin kendi kıt kaynaklarını en verimli şekilde değerlendirip ulusların mukayeseli üstünlüklerine dayalı olarak üretim & satış yapmalarını ve uzmanlaşmalarını gerektirmektedir. Uluslararası kapitalizm ve ekonominin temel önermesi olan bu düzen Covid-19 süresince ciddi biçimde sarsıntıya uğramış ve çoğu ülke yaşamsal reflekslerle dışa kapanmıştır.
• İhracı yasak ve ihracı kayda bağlı mallar ve ön izne bağlı mallarla ilgili Tebliğde değişiklik yapılarak İhracat Genel Müdürlüğüne yeni yetkiler verilmiştir.
Diğer Mevzuat
• Rekabet Kanunu’nda önemli değişiklikler öngören Yasa Teklifinin TBMM Genel Kurulda görüşülmesi beklenmektedir.
• Suç Mağdurlarının Desteklenmesi Düzenlemesi: 9 Haziran tarih ve 63 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile suç mağdurlarının desteklenmesine ve sağlanacak hizmet ve yardımlara ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
• Devlet Teşkilatında Değişiklikler: Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Çevre ve Şehircilik ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlıklarının teşkilatına ilişkin bazı yönetsel değişiklikler yapılmıştır.
• Özel Üniversitelerde Özet Teminat Hesabı: Öğrencilerin bazı hallerde hak kaybını önlemek amacıyla özel bir Teminat Hesabı düzenlemesine yönelik Yönetmelik hazırlanmıştır.
• Salgın Nedeniyle Sınıf Geçme, Uzaktan Eğitim ve Telafi: Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliğinde çok önemli bir değişiklik yapılmış ve salgın gibi olağanüstü durumlarda okullara ara verme, sınıf geçme ve buna ilişkin öğrencilerinin başarı durumlarının değerlendirilmesine ilişkin düzenleme yapılmıştır.
Detaylı bilgi için lütfen tıklayınız: https://ia.com.tr/wp-content/uploads/2020/06/2020-66-Haziran-Ay%C4%B1-Haftal%C4%B1k-%C3%96zet-h2-v3.pdf
Bu belge sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tax Independent Advisors aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz için hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Haziran Ayı Özet Mali/Vergisel Düzenlemeler
Son Güncelleme Tarihi: 08 Haziran 2020
Bu bilgi notu Tax & Independent Advisors tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Vergi ve SGK
- Gelir İdaresi Başkanlığı’nın06.2020 tarihli duyurusu ile “İnteraktif Vergi Dairesi Broşürü” yeni hizmet kanalları kapsamında güncellenerek yayınlanmıştır.
- İnteraktif Vergi Dairesi nedir?
- Sistemden kimler yararlanabilir?
- Sistemi kullanmak için şifre nasıl alınabilir?
- Sistemin avantajları nelerdir?
- İnteraktif Vergi Dairesinde hangi vergi işlemleri yapılabilir?
- İnteraktif Vergi Dairesinde hangi beyanname işlemleri yapılabilir?
- İnteraktif Vergi Dairesinde şifresiz ödeme işlemleri nelerdir?
- İnteraktif Vergi Dairesi üzerinden yapılabilecek şifresiz işlemler nelerdir? Gibi soruların yanıtlarını veren broşüre linkten ulaşabilirsiniz.
Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67nci maddesinin on yedinci fıkrasında yer alan yetki çerçevesinde değişiklik yapılmış olup, serbest (döviz) fonlarının portföy işletmeciliği kazançları üzerinden yapılacak tevkifat oranı %15 olarak yeniden belirlenmiştir.
- İlgili değişikliğe dair 02.06.2020 tarihli ve 2604 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 03.06.2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
- Anılan Karar, yayımı tarihinden yürürlüğe girmiş olup, serbest (döviz) fonlarının bu tarihten itibaren portföy işletmeciliğinden doğan kazançları üzerinden elde edilecek gelirlerinde belirlenmiş yeni oran üzerinden tevkifat yapılacaktır.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 06.2020 tarihli duyurusu ile mücbir sebep hali kapsamındaki 65 yaş ve üstünde olan bazı mükellefler tarafından sokağa çıkma kısıtlamasının kaldırılmasına bağlı olarak yerine getirilmesi gereken beyan ve ödeme yükümlülükleri aşağıdaki şekilde belirtilmiştir
- 1 Haziran 2020 Tarihi İtibariyle Sokağa Çıkma Yasağı Kaldırılan Meslek Mensuplarının Kendilerine Ait Ertelenen Vergisel Yükümlülükleri;
- 518 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nin 5 ve 6’ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirim verme ve ödeme süreleri ertelenmiş olan aşağıdaki yükümlülükleri 06.2020 Salı günü sonuna kadar beyan edilip ödenmesi gerekmektedir;
- 2020/Şubat dönemi muhtasar (muhtasar ve prim hizmet beyannamesi dâhil) ve KDV beyannamesi,
- 2019 yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesi
- 2020 yılı I. geçici vergi dönemine ait geçici vergi beyannamesi
- 518 No.lu VUK Genel Tebliği’nin 4’üncü maddesi kapsamında ayrıca ödeme ve beyan süresi belirlenmiş olan aşağıdaki yükümlülükleri 07.2020 Pazartesi günü sonuna kadar beyan edilip, mart, nisan ve haziran ayına ilişkin sırasıyla 27.10.2020 Salı, 27.11.2020 Cuma ve 28.12.2020 Pazartesi gün sonuna kadar ödemelerinin yapılması gerekmektedir.
- 2020/Mart, 2020/Nisan ve 2020/Mayıs dönemi muhtasar (muhtasar ve prim hizmet beyannameleri dâhil) ve KDV beyannameleri
- 518 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nin 5 ve 6’ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirim verme ve ödeme süreleri ertelenmiş olan aşağıdaki yükümlülükleri 06.2020 Salı günü sonuna kadar beyan edilip ödenmesi gerekmektedir;
- 1 Haziran 2020 Tarihi İtibariyle Sokağa Çıkma Yasağı Kaldırılan Meslek Mensuplarının “Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” Uyarınca Beyanname Ve Bildirimlerini Verdikleri Mükelleflerinin Ertelenen Vergisel Yükümlülükleri;
- Söz Konusu Genel Tebliğin 4’üncü Maddesi Kapsamında Bulunmayan Mükellefler İçin; (Mücbir Sebep Halinde Olmaları Sebebiyle Ayrıca Ödeme ve Beyan Süresi Belirlenmemiş Olan Mükellefler) aşağıdaki yükümlülükleri06.2020 Salı günü sonuna kadar beyan edilip ödenmesi gerekmektedir;
- 2020/Şubat, 2020/Mart ile 2020/ Nisan dönemi KDV ve muhtasar beyannameleri (muhtasar ve prim hizmet beyannameleri dâhil) ile aynı dönemlere ilişkin Form Ba-Bs bildirimleri,
- 2020 Yılı I. geçici vergi dönemine ait geçici vergi beyannameleri,
- 2019 hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannameleri,
- Söz Konusu Genel Tebliğin 4’üncü Maddesi Kapsamında Bulunan Mükellefler İçin; (Mücbir Sebep Halinde Olmaları Sebebiyle Ayrıca Ödeme ve Beyan Süresi Belirlenmiş Olan Mükellefler) aşağıdaki yükümlülükleri 07.2020 Pazartesi günü sonuna kadar beyan edilip, mart, nisan ve haziran ayına ilişkin sırasıyla 27.10.2020 Salı, 27.11.2020 Cuma ve 28.12.2020 Pazartesi gün sonuna kadar ödemelerinin yapılması gerekmektedir.
- 2020/Mart, 2020/Nisan ve 2020/Mayıs dönemi muhtasar (muhtasar ve prim hizmet beyannameleri dâhil) ve KDV beyannameleri
- Söz Konusu Genel Tebliğin 4’üncü Maddesi Kapsamında Bulunmayan Mükellefler İçin; (Mücbir Sebep Halinde Olmaları Sebebiyle Ayrıca Ödeme ve Beyan Süresi Belirlenmemiş Olan Mükellefler) aşağıdaki yükümlülükleri06.2020 Salı günü sonuna kadar beyan edilip ödenmesi gerekmektedir;
FİNANS
- TCMB 21 Mayıs 2020 tarihinde gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu toplantısına dair notları 01.06.2020 tarihinde yayımlamıştır. Söz konusu özete göre:
- Yıllık enflasyon Nisan ayındaki azalık sonucu %10,94’e gerilemiştir.
- Gıda ve alkolsüz içecekler yıllık enflasyonu Nisan ayında 1,23 puan artarak yüzde 11,28’e ulaşmıştır.
- Enerji fiyatları Nisan ayında yüzde 4,99 oranında düşmüş, grup yıllık enflasyonu 6,51 puan azalarak yüzde 3,30’a gerilemiştir.
- İktisadi faaliyetteki yavaşlama Nisan ayında belirginleşmiş ve sektörler geneline yayılmıştır.
- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun05.2020 tarih ve 9040 sayılı kararı ile;
- 2019 yılı itibarıyla zamanaşımına uğrayan mevduat, emanet ve alacağı bulunan hak sahipleri veya mirasçıları için Mevduat ve Katılım Fonunun Kabulüne, Çekilmesine ve Zamanaşımına Uğrayan Mevduat, Katılım Fonu, Emanet ve Alacaklara İlişkin 06.2020 olan son başvuru tarihinin, 15.09.2020 olarak uygulanmasına,
- Hak sahibi veya mirasçıları tarafından aranmayan 2019 yılına ilişkin tutarların faiz ve kâr payları ile birlikte 09.2020 tarihine kadar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun (Fon) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasındaki veya Fon Kurulu tarafından belirlenecek bankalar nezdindeki hesaplarına devredilebilmesine karar verilmiştir.
- Ayrıca 18 bankaya toplam 102,1 milyon TL idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir.
DİĞER MEVZUAT
- 06.2020 tarihinde gerçekleştirilen Kamu Gözetim Kurulu toplantısında alınan karara göre;
- Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarıyla tam uyumu sağlama için: Muhasebe Standartları Kurulu tarafından “COVID 19’la İlgili Olarak Tanınan Kira İmtiyazları-TFRS 16’ya İlişkin Değişiklikler” yayımlanmıştır.
- Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından06.2020 tarih 31144 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan “Yer Altı Kömür İşletmelerinde İşçi Maliyetlerine Uygulanacak Desteğe İlişkin Tebliğ” ile işçi maliyetlerine uygulanacak desteğe ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir. Buna göre;
- İşletmecinin, yer altı kömür işletmelerinde meydana gelen maliyet artışlarının karşılanması amacıyla verilecek destekten yararlanabilmek için 09.2014 tarihi itibarıyla yer altındaki maden işlerinde faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşlarının yer altındaki maden işlerine ilişkin 4735 sayılı kanun kapsamında devam eden sözleşmelere göre ve 3213 sayılı kanun kapsamındaki rödovans sözleşmesiyle çalışan olması gerekiyor.
- Ayrıca işletmecinin özel hukuk gerçek veya tüzel kişisi olan ruhsat sahiplerinin sahalarında yer altı üretim veya hazırlık faaliyetlerinin kendilerince yapılıyor olması ve kamu kurum ve kuruluşlarının iştiraklerinin ruhsat sahibi olarak, 09.2014 tarihinden önce sözleşmeye bağlanarak işlettirdikleri yer altı maden işletmelerinde çalışan rödovansçı olması gerekmektedir.
Bu belge sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tax & Independent Advisors Bürosuna aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz için hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Mayıs Ayı Özet Mali/Vergisel Düzenlemeler
Son Güncelleme Tarihi: 01 Haziran 2020
Bu bilgi notu Tax & International Advisory tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
A. VERGİ ve SGK DÜZENLEMELERİ
• %25 Kar Dağıtım Sınırına İlişkin Tebliğ: Ticaret Bakanlığı kar dağıtımına ilişkin sınırlamaya getirilen istisnaları bir Tebliğ ile açıklamıştır.
o 17 Mayıs tarihinde yayımlanan Tebliğin 5nci maddesine göre istenen belgelerle birlikte Bakanlıktan uygun görüş alınması şartıyla aşağıda sayılan 3 konuda bu şirketler için istisna düzenlemesi yapılmıştır: Bu şirketler %25 sınırlamasına tabi olmayacaktır.
- 120.000TL altındaki kar dağıtımları: Kısa çalışma ödeneği, nakdi ücret desteği ve hazine destekli kredi kefaleti kullanan ve halen kapanmamış kredi borç bakiyesi bulunanlar hariç olmak üzere, 120.000TL ve altında kâr payı dağıtımı kararı alan şirketler,
- Sermaye taahhüt borcu olan şirketler: Dağıtımına karar verilen kâr payının yarısından fazlasını sermaye taahhüt borcunu kapatmak üzere dağıtacak olan şirketler,
- Belli borcu olan şirketler: İmzalanan kredi sözleşmeleri veya proje finansman sözleşmeleri kapsamında 30 Eylül 2020 tarihine kadar muaccel hale gelen yükümlülüklerin nakden ifasında kullanacak şirketler.
o Bu konuda uygulanacak usullerle ilgili ayrıntılı açıklamalara 2020-59 sayılı sirkülerimizden ulaşabilirsiniz.
• Kurumlar Vergisi Beyannamelerinin 1 Haziran tarihine kadar verilmesi gerekmektedir.
o 17 Nisan 2020 tarihli ve 127 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile 30 Nisan 2020 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2019 hesap dönemine ait Kurumlar Vergisi beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 1 Haziran 2020 Pazartesi günü sonuna kadar uzatılmıştır.
• Bazı ürünlerde ÖTV artırılmıştır.
o 12 Mayıs 2020 tarih ve 2537 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (III) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan sigara ve muadili tütün mamullerinin asgari maktu vergi tutarları yeniden belirlenmiştir.
• Gelir vergisi stopaj oranlarıyla ilgili düzenleme yapılmıştır.
o 2569 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 67nci maddesine göre finansman bonolarıyla kira sertifikalarından yapılan stopaj oranları değiştirilmiştir.
o Değişiklik, kararın yayım tarihi olan 24 Mayıs 2020 tarihinden itibaren iktisap edilen söz konusu kıymetlerden elde edilen kazançlara uygulanacaktır.
o Son dönemde bankaların kısa vadeli finansman bonolarını mevduata alternatif bir finansman kaynağı olarak kullanmasının neden olduğu kaybı gidermek amacıyla bireysel yatırımcıların kısa vadeli mevduattan ve finansman bonolarından elde ettiği faize uygulanan stopaj oranı eşitlenmiş oldu.
• Kambiyo muamele vergisi 5 kat artırılmış ve fiziki teslimi olmayan altın satışı da vergiye tabi hale gelmiştir.
o 2568 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla, 7194 sayılı Yasa ile verilen yetki kullanılmış ve kambiyo satış tutarı üzerinden alınan binde 2 vergi, %1’e çıkarılmıştır.
o Söz konusu vergi aşağıda sayılan istisnalar haricinde döviz alırken gerçek kişiler ve firmaların alım maliyetlerini %1 artıracak olup, elimizdeki veya kasamızdaki dövizleri bozdururken bir vergi maliyeti söz konusu olmayacaktır.
o Aşağıda belirtilen kambiyo işlemlerinde ise BSMV sıfır oranında uygulanacaktır.
- Bankalar ile yetkili müesseselerin kendi aralarında veya birbirlerine yaptıkları kambiyo satışları,
- Hazine ve Maliye Bakanlığına yapılan kambiyo satışları,
- Döviz kredisinin ödenmesine yönelik olarak, döviz kredisi kullanılan ya da kullanımına aracılık eden banka tarafından kredi borçlusuna yapılan kambiyo satışları,
- Sanayi sicil belgesini haiz işletmelere yapılan kambiyo satışları,
- İhracatçı Birliklerine üye olan ihracatçılara yapılan kambiyo satışları.
o BSMV’nin kanuni oranı %15'tir. Kambiyo muamelelerinde oran matrahın binde ikisidir. Cumhurbaşkanı, vergiyi %1'e, kambiyo muamelelerinde ise sıfıra kadar indirmeye ve ayrıca kambiyo muamelelerinde on katına, vergiye tabi diğer muamelelerde ise kanuni seviyesine kadar artırmaya yetkilidir. Yani kambiyoda sıfır ile %2, diğer işlemlerde ise %1-15 arasında belirleme yetkisi Cumhurbaşkanı’na verilmiştir.
o Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan 21 Mayıs 2020 tarihli bir Genel Yazı ile de altının da kambiyo kapsamında vergilendirilmesi gerektiği açıklanmıştır.
▪ “…vadesiz ve yatırım hesapları üzerinden fiziki teslimat olmaksızın yapılan altın alım satım işlemlerinin kambiyo işlemi olarak değerlendirilmesi… sebebiyle, bankalar nezdinde yatırım hesapları ve diğer (vadesiz, vb) hesaplar üzerinden fiziki teslimat olmaksızın yapılan altın satış işlemlerinin kambiyo işlemi kapsamında değerlendirilerek bu işlemler üzerinden yürürlükteki oranlara göre kambiyo muamele vergisi (BSMV) hesaplanması gerekmektedir.
• E-defter oluşturma, imzalama ve yüklenme süresi uzatılmıştır.
o e-Defter uygulamasına dâhil olan ve 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde belirtilen mücbir sebepler kapsamında olmayan mükellefler tarafından, 1 Haziran 2020 günü sonuna kadar oluşturulması ve imzalanması gereken,
- aylık tercihte bulunan mükellefler için Şubat/2020 ile
- üç aylık tercihte bulunan mükelleflerin OcakŞubat-Mart/2020 dönemleri eDefterlerinin oluşturulma ve imzalanma süresi ile
- aynı sürede Gelir İdaresi Başkanlığı Bilgi İşlem Sistemine yüklenmesi gereken “Elektronik Defter Beratları”nın yüklenme süresi
- 19 Haziran 2020 Cuma günü sonuna kadar uzatılmıştır.
• Geçici vergi ertelenmiştir.
o 2020 yılı birinci geçici vergi beyannamesi yoğun baskılar ile ertelenmiştir.
o 12 Mayıs 2020 tarihli ve 130 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri ile 18 Mayıs 2020 günü sonuna kadar verilmesi gereken 2020 1. Geçici Vergi Dönemine (Ocak-ŞubatMart) ait Gelir ve Kurum Geçici Vergi Beyannamelerinin verilme süreleri ile bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin ödeme süreleri 28 Mayıs 2020 Perşembe günü sonuna kadar uzatılmıştır.
• KDV Uygulama Genel Tebliğinde değişiklik yapılarak mücbir sebep döneminde KDV iade işlemleri için teminat uygulaması getirilmiştir.
o 8 Mayıs 2020 tarihli ve 31121 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 32) ile;
o 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 4 üncü maddesinde yer alan KDV beyannamelerinin (uzayan) verilme tarihini takip eden aybaşına kadar yapılacak iade taleplerine (ATU ve ön kontrol raporuna dayalı iadeler hariç) istinaden KDVİRA sistemi tarafından yapılan sorgulama sonucunda üretilen kontrol raporunda, alım yapılan mükelleflerin (alt mükellefler dahil) mücbir sebep nedeniyle KDV beyannamesi vermemesi ve/veya Ba-Bs bildiriminde bulunmamasından kaynaklandığı tespit edilen olumsuzluklara isabet eden kısmın iadesine yönelik düzenleme yapılmıştır.
o Konuya ilişkin tüm ayrıntılar 2020-56 numaralı sirkülerde paylaşılmıştır.
• GİB tarafından Elektronik Tebligat Sistemine ilişkin broşür yayımlanmıştır.
o 456 ve 511 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde yer alan açıklamalar doğrultusunda; tebligatı yapan birim tarafından düzenlenen ve tebliği gereken belgelerin mükelleflerin elektronik adreslerine tebliğ edilmesine ilişkin detaylı açıklamaların yer aldığı “Elektronik Tebligat Sistemi” Broşürü kullanıma sunulmuştur.
o Kurumlar vergisi mükellefleri ile ticari, zirai ve mesleki kazanç yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunanlar (kazançları basit usulde tespit edilenlerle gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçiler hariç) e-Tebligat sistemini kullanmak zorundadırlar.
o e-Tebligat ile gönderilen evrak, mükellefin elektronik ortamdaki adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda tebliğ edilmiş sayılacak ve ayrıca posta yoluyla gönderilmeyecektir.
• e-defter kılavuzu güncellenmiştir.
o 31.03.2020 tarihinde yayınlanan Elektronik Defter Uygulaması Saklama Kılavuzunda güncelleme yapılmıştır.
• Elektronik ortamda düzenlenen muhasebe fişlerine ilişkin kılavuz yayımlanmıştır.
o Elektronik Defter Genel Tebliğinde açıklanmış düzenlemeler çerçevesinde e-Defter uygulamasına dahil olan mükellefler tarafından elektronik ortamda oluşturulan “muhasebe fişleri”nin içeriğinde yer alması gereken asgari bilgiler, dosya formatları ile bu belgelerin elektronik ortamda düzenlenmesi sırasında uyulacak teknik usul ve esaslara ilişkin açıklamalara bu Kılavuzda yer verilmiştir.
o e-Defter uygulamasına dahil olan mükellefler tarafından her bir belgeye ait yevmiye maddesi için düzenlenmesi gereken muhasebe fişlerinde asgari olarak bulunması zorunlu bilgiler ise Kılavuzda tablo olarak yer almaktadır:
o Her iki kılavuza da www.edefter.gov.tr/anasayfa.html adresinden ulaşabilirsiniz.
VERGİ KONUSUNDA YAYIMLANAN ÖNEMLİ TEBLİĞLER
• 312 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği yayımlanmıştır.
o Vergiye uyumlu mükellefler için sağlanan %5 oranında gelir veya kurumlar vergisi indirimi ile ilgili ilave açıklamalar sağlanmıştır.
o 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi Kanununun 18 inci maddesiyle vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi düzenlemesinde birtakım değişiklikler yapılmıştı.
o 312 seri nolu Gelir Vergisi Tebliği ile vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi müessesesine ilişkin açıklamaların yer aldığı 301 seri nolu Gelir Vergisi Tebliğinde 7194 sayılı Kanundaki değişikliklere paralel olarak gerekli değişiklikler yapılmıştır.
o Uyumlu mükellef indiriminden gelir (ticari, zirai veya serbest meslek) ve kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabilir. Basit usulde kazancı tespit edilenler faydalanabilmekte fakat, çok uyumlu olsa, hiç ceza yememiş ve milyonlarca TL vergi ödemiş olsa bile, kira, faiz, değer artışı, diğer kazanç ve irat gibi yıllık beyanname verse de çok fazla sayıda mükellef bu uygulamadan yararlanamamaktadır. Finans ve bankacılık sektöründe yer alanlar da yararlanma imkanına sahip değildir.
o Hesaplanan %5 indirim tutarı ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilir. Ancak hesaplanan indirim tutarı, hiçbir şekilde 1 milyon TL’yi (bu yıl 1.4 milyon TL) geçemez.
o Kanunda açıkça şart koşulmamış olsa da en az 3 yıldır mükellef olmayanlar da bu imkândan faydalanamıyor. Kanunda geriye doğru 3 ve 5 yıllık çeşitli cezalar yememiş olma, beyannameleri vs zamanında verme gibi kurallar varsa da bunlar, mükellefiyetleri bu süreleri kapsayanlar için geçerli olmalıdır. 2018 Ocak’ta işe başlayıp Nisan 2020 dahil tüm beyannamelerini zamanında vermiş ve ödemelerini yapmış bir mükellefin de pek ala bu imkândan faydalanabilmesi gerekir.
o Tebliğe göre indirimden yararlanılabilmesi için mükelleflerin, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile (mesela 2019) bu beyannamenin ait olduğu yıldan önceki son iki yıla ilişkin olarak yıllık gelir vergisi ve kurumlar vergisi beyannameleri, geçici vergi beyannameleri, muhtasar, muhtasar ve prim hizmet beyannameleri ile Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerine verilmesi gereken katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi beyannamelerini (2019 yılı örneğinde, 2017 Ocak ve sonrası beyannameler) kanuni süresi içerisinde vermiş ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerini de indirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla ödemiş olmaları gerekmektedir.
o Kanuni süresi içerisinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak, kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler vergi indiriminden yararlanılmasına engel teşkil etmeyecektir. Ancak, indirimden yararlanılabilmesi için bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin de indirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla ödenmiş olması gerekmektedir.
• 311 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliği yayımlanmıştır.
o 7194 sayılı Kanunla getirilen serbest meslek kazançlarında istisna uygulamasına ilişkin düzenlemeler, işverenlerce hizmet erbabına sağlanan ulaşım imkanına ilişkin istisna, amatör spor hakemlerine sağlanan ücretlere ilişkin istisna, binek otomobillerin giderleri ve amortisman tutarlarına getirilen kısıtlamaya ilişkin uygulama, 2020 yılında yürürlüğe giren ücretlerin vergilenmesine ilişkin değişiklikler, yeni gelir vergisi tarifesi, karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin vergilenmesine ilişkin yapılan düzenleme ve sporculara ödenen ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin yapılan değişiklikler bu Tebliğle açıklanmaktadır.
o Tebliğin mükelleflerin geçici vergi dahil uygulamaları açısından önemli sonuçlar doğuracağı için 27 Mayıs 2020 Çarşamba günü yani geçici verginin beyan edilmesinden bir gün önce yayımlanmış olması önem arz etmektedir.
VERGİ KONUSUNDA YAYIMI BEKLEYEN TEBLİĞ TASLAKLARI
• Taslak Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı Hakkında Genel Tebliğ
(Seri No: 1)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin yayımlanması beklenmektedir.
o Söz konusu Taslak Gelir İdaresi Başkanlığı web sayfasının “mevzuat taslakları” bölümünden kaldırılmış olup yakın zamanda yayımlanması beklenmektedir.
o Çok önemli sonuçları olacak bu Tebliğe ilişkin görüş ve önerilerimizi 2020-50 numaralı sirkülerde paylaşmıştık.
• Mükellefiyet Kaydının Terkini ile ilgili VUK Genel Tebliğ Taslağı hazırlanmıştır.
o Bilindiği üzere 7194 sayılı Kanunun 24’üncü maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununa “Mükellefiyet kaydının analiz ve değerlendirme sonuçlarına bağlı olarak terkini” başlıklı 160/A maddesi eklenmişti.
o Söz konusu maddenin uygulamasına ilişkin açıklamalar ile usul ve esaslarına yönelik olarak Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği taslağı hazırlanmış ve GİB web sayfasında görüş ve öneriye açılmıştır.
• İzaha Davet Tebliğ Taslağı hazırlanmıştır.
o 6728 sayılı Kanun ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mülga 370’inci maddesinin "İzaha davet" başlığı altında yeniden düzenlenmesi suretiyle vergi sisteminde ihdas edilen “izaha davet” müessesinde 7194 sayılı Kanunun 25’nci maddesi ile değişiklikler yapılmıştı.
o Bu kapsamda, yapılan değişiklikler çerçevesinde “izaha davet” müessesesinin uygulamasına ilişkin açıklamalar ile usul ve esaslarının belirlenmesine yönelik olarak Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği taslağı hazırlanmış ve görüş ve önerilere açılmak üzere GİB web sayfasında yerini almıştır.
Sosyal Güvenlik Mevzuatı
• Kamu işletmelerinin ve mahiyet kodu farklı olan şirketlerin nakdi ücret tazminatından yararlanma imkânı var mıdır?
o SGK yayımlamış olduğu bir genel yazı (11 Mayıs 2020 tarih ve E.5958383) ile nakdi ücret desteği kapsamında yapılacak çalışmalara esas olması bakımından, yazı eki listede yer alan mahiyet kodu 1-3 olan işyerleri ile siyasi partilere ilişkin işyerlerinin mahiyet kodu, unvan ve diğer yönleriyle tescil kayıtlarının güncellenmesi, belediyelere ait şirketlerin güncellemeleri yapılırken şirket hissenin %50’den fazlasının belediye veya bağlı/ilgili kuruluşuna ait olması halinde mahiyet kodunun 1 veya 3 olarak güncellenmesi; %50 ve daha azının belediye veya bağlı/ilgili kuruluşuna ait olması halinde ise belediye şirketi kodunun değiştirilmesi gerektiğini duyurmuştur.
o Bu yazıdan anlaşılan, kamu veya belediye şirketlerinin her ne kadar her türlü vergisel vecibesini yerine getirse, İşkur ve SGK düzenlemelerine uygun olarak tüm prim beyannamelerini zamanında verip ödemelerini yapsa dahi bu imkândan faydalandırılmayacağı anlaşılmaktadır. Bu konunun yasal bir karşılığı bulunmamakta olup her türlü işveren ve işyerine bağlı çalışan ve İşkur ve SGK’ya tabi olanların bu haktan mahrum bırakılmaması gerekir.
• Covid-19 İş Kazası veya Meslek Hastalığı Sayılır mı?
o 2020/12 sayılı SGK Genelgesine göre Covid-19 bulaşıcı hastalık olması gerekçesiyle provizyon alınması gereken hastalık olarak tanımlanmıştır. Bu durumda iş sırasında bu hastalığa kapılanlar için iş kazası ve meslek hastalığı sayılmayacağı anlaşılmaktadır.
o Konu iş hukuku açısından tartışmalı olup bu tür konulara karşı işverenlerin ve çalışanların hazırlıklı olması gerekir.
B. Ar-Ge & İnovasyon & Teşvikler Konusu
• Döviz Kazandırıcı Hizmet Sektörleri İçin Markalaşma Destekleri Hakkında 2564 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 20 Mayıs 2020 günü Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
o Söz konusu Kararın amacı; döviz kazandırıcı hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren ve Türkiye’de yerleşik şirket, kurum ve kuruluşların markalaşmak için gerçekleştirdikleri faaliyetlere ilişkin giderler, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve ihracatçı birliklerinin TURQUALITY® Programı kapsamında şirket, kurum ve kuruluşların markalaşma sürecinde yurt içi ve yurt dışında vereceği desteklere ilişkin harcamalar, Türk markalarının pazara giriş ve tutunmalarına yönelik gerçekleştireceği her türlü faaliyet ve organizasyona ilişkin giderler ile hizmet sektörlerine yönelik olumlu Türk malı ve hizmeti imajının oluşturulması ve yerleştirilmesi için yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirilecek her türlü harcamanın Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonundan karşılanmasına dair usul ve esasların belirlenmesidir.
o Anılan Kararda komite ve çalışma grupları, sunulan destek unsurları, marka destek programının esasları, Turquality destek programı, programların yürütülmesi, destek kapsamına alınmaya ilişkin işlemler, desteklerin başlangıç tarihleri, süre ve kapsamları, destek programları arasında geçiş, desteklenecek markanın tesciline ilişkin hükümler, destek kapsamına girmesi mümkün olmayan finans vb sektörler, başvuru belgelerinin ibrazı ve ödemeler, yurt dışı onay işlemleri, faaliyet ve harcama belgelerinin uygunluğu, son olarak da izleme ve değerlendirme, yanıltıcı durumlarda uygulanacak yaptırımlar ve yürürlükten kaldırılan 2015/9 sayılı Karar ile geçiş hükümleri ayrıntılı bir şekilde düzenlenmektedir.
o Ayrıca Karar ekinde reklam, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine ilişkin Ek-1 ile danışmanlık faaliyetlerine ilişkin Ek-2 numaralı listeler yayımlanmıştır. Danışmanlık kapsamında yönetim danışmanlığı, tasarım, hukuk ve bilişim danışmanlığı alt başlıkları desteklenmektedir.
• Döviz Kazandırıcı Hizmet Sektörleri Markalaşma Desteklerine ilişkin başvuru süreleri uzatılmıştır.
o Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 salgını nedeniyle oluşabilecek hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; Ticaret Bakanlığı tarafından hizmet sektörlerine yönelik olarak uygulanan 2015/8 sayılı Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi Hakkında Karar ile 2015/9 sayılı Döviz Kazandırıcı Hizmet Sektörleri Markalaşma Destekleri Hakkında Karar kapsamındaki başvuru süreleri uzatılmıştır.
o Buna göre; yararlanıcı ve işbirliği kuruluşlarının destek başvuru tarihleri ya da eksik belge ibraz süreleri 11 Mart 2020 ile 30 Haziran 2020 tarihleri (bu tarihler dahil) arasında dolan hak sahipleri için söz konusu tarihlerin (destek başvuru tarihi, eksik tamamlama tarihi) 27 Temmuz 2020 olarak uygulanması kararı alınmıştır.
o Destek başvurusu ya da eksik belge ibrazı için gerekli olan bilgi ve belgeleri temin edebilen yararlanıcı ve işbirliği kuruluşlarının belirtilen ek süreyi kullanmaları zorunlu olmayıp mevzuatta yer alan sürelere göre işlemlerine devam edebileceklerdir.
o Ayrıca, hizmet sektörlerine yönelik olarak uygulanmakta olan söz konusu destek programlarına ilişkin tüm başvuru ve inceleme süreçlerine devam edilmektedir.
• Pazara Girişte Dijital Faaliyetlerin Desteklenmesi Hakkında Karar Yayımlanmıştır.
o 27 Mayıs 2020 tarihli Resmî Gazeteyle yayımlanan 2573 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla ülkemizde faaliyette bulunan firmalar için sanal fuar, sanal ticaret heyeti ve e-ticaret sitelerine üyeliğe yönelik tasarlanan desteklerle alakalı düzenlemeler yapılmıştır.
o E-ticaret sitesi başına yapılan giderlerin %60’ı (8.000TL üst limitle) Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu’ndan karşılanacaktır. (DFİF) En fazla 3 site ve site başına 2 yıl bu desteklerden yararlanma imkânı bulunmaktadır. 2020 sonuna kadar %60 yerine %80 destek oranı uygulanacaktır.
o Sanal fuarlar ve sanal ticaret heyetlerine ilişkin giderlerin %50’si (50.000USD’ye kadar) desteklenecektir.
o Bu kararlardan haksız yere yararlanılması durumunda müeyyideler uygulanır.
• Ar-Ge Faaliyet Raporları: Ar-Ge &Tasarım Merkezlerinde yürütülen faaliyetlere ilişkin faaliyet raporlarının sunulması gerekmektedir.
o Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Uygulama ve Denetim Yönetmeliği’nin 21. maddesinin 8. fıkrası gereği Ar-Ge/Tasarım Merkezinde yürütülen faaliyetlere ilişkin faaliyet raporu, takvim yılını kapsayacak şekilde en geç Haziran ayı içinde Bakanlığa yazılı veya elektronik ortamda sunulmalıdır.
o İlgili döneme ait faaliyet raporunun sistem üzerinden İşletme Yetkilisi veya Ar-Ge & Tasarım Merkezi Yetkilisi tarafından elektronik imza ile Haziran ayı sonuna kadar gönderilmesi gerekmektedir.
• Ar-Ge’de Uzaktan Çalışma İmkânı: Ar-Ge ve Tasarım Merkezleri ile Teknokent Firmaları için Uzaktan Çalışma Esnekliği uygulaması Haziran sonuna kadar uzatılmıştır.
o Salgının etkilerini azaltmak amacıyla, 4691 sayılı Kanunla Teknoloji Geliştirme Bölgelerinde bulunan veya 5746 sayılı Kanun çerçevesinde Ar-Ge ve Tasarım Merkezi olan firmalar için yeni bir uzaktan çalışma kararı daha yayınlanmıştır. Firmalar bu yeni
karara göre mayıs ayında %100, haziran ayında ise %50 oranında istisna ve teşviklerden faydalanarak uzaktan çalışmaya devam edebileceklerdir.
o Bu karar kapsamında; 27 Mayıs 2020'ye uzatılan uzaktan çalışma esnekliği, 31 Mayıs 2020'ye uzatılmıştır. 1 Haziran 2020'den başlayarak 30 Haziran 2020'ye kadar ise TGB ve Ar-Ge & Tasarım Merkezlerinde bildirime tabi personel sayısının 4691 veya 5746 sayılı Kanun kapsamında istihdam edilen personel sayısının yüzde 50'sini geçmemek veya bildirime tabi personele isabet eden toplam çalışma süresinin, ilgili kanunlar kapsamında istihdam edilen toplam personel sayısına isabet edecek toplam çalışma süresinin yüzde 50'sini aşmamak şartıyla uzaktan çalışmaya müsaade edilmesine karar verilmiştir.
• İlerleme Raporları: TÜBİTAK projelerine ilişkin ilerleme raporlarının sunulması
o Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB), Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) ve Bilim İnsanı Destek Programları Başkanlığı (BİDEB) tarafından desteklenerek yürürlüğe giren projeler kapsamında 30 Haziran 2020 tarihine kadar gönderilmesi gereken Gelişme/Sonuç/Dönem Raporlarının son gönderim tarihleri, Ülkemizde ortaya çıkan Koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında üç ay ertelenmişti.
o Söz konusu raporların güncellenen tarihler doğrultusunda gönderilmesi hususunda gereken hassasiyetin gösterilmesi beklenmektedir.
• Yeni Çağrılar: COVID-19 Konulu EUREKA Network Çağrısı için proje önerisi sunulması mümkündür.
o EUREKA Programı kapsamında, COVID-19'a özgü ihtiyaçlara yönelik kısa ve orta vadeli yanıtlar bulmayı amaçlayan araştırma ve yenilik projeleri ortak çağrısı başvuruları için son tarih, 15 Mayıs 2020 (saat:17.00, CEST) olarak belirlenmiştir. Türk ortakların en geç 25 Mayıs 2020 saat 14:00’a kadar ulusal başvurularını tamamlamaları gerekmektedir.
• KOSGEB Teknoyatırım başvuruları alınmaya devam etmektedir.
o Koronavirüs (COVİD-19) Salgınından Korunmak Üzere Alınan Tedbirler Kapsamında Üretilecek Ürünler için KOSGEB- Teknoyatırım programı proje başvuruları halen devem etmektedir.
• Patent Tabanlı Teknoloji Transferi Destekleme Çağrısı (Patent Lisans – 2020 – 1)
o Patent Lisans – 2020 – 1 Çağrısı ile yükseköğretim kurumları, araştırma altyapıları, kamu kurumları, kamu araştırma merkez ve enstitüleri ve erken aşama teknoloji şirketleri tarafından yürütülen araştırma, geliştirme ve yenilik projeleri sonucunda ortaya çıkan ve patent ile korunan teknolojilerin lisanslama veya devir yolu ile Türkiye’de yerleşik sermaye şirketlerine aktarılması hedeflenmektedir.
o Başvuru Tarihleri: Bu kapsamda TÜBİTAK Yenilik Destek Programı kapsamında bir çağrıya çıkılmıştır. Çağrı açılış tarihi 14 Mayıs 2020, ön kayıt için son tarih 17 Ağustos 2020, başvuruların PRODİS üzerinden alınması ise 15 Haziran-31 Ağustos 2020 arasıdır.
o Başvuru Yapabilecek Kişi, Kurum ve Kuruluşlar: Müşteri kuruluş tanımına uyan sermaye şirketleri ve teknoloji sağlayıcı kuruluş tanımına uyan yükseköğretim
kurumları, araştırma altyapıları, kamu kurumları, kamu araştırma merkezi/enstitüleri, teknoloji transfer ofisleri veya 4691 sayılı Kanun’a göre teknoloji geliştirme bölgesinde faaliyet gösteren sermaye şirketleri bu Çağrı kapsamında proje önerisi sunabilir.
• Siparişe Dayalı Ar-Ge Projeleri için KOBİ Destekleme Çağrısı (Sipariş Ar-Ge – 2020)
o Sipariş Ar-Ge 2020-1 çağrısı ile müşteri gereksinimlerini karşılayan çözüm önerilerinin, KOBİ’ler tarafından Ar-Ge yolu ile ticarileşebilir çıktılara dönüştürülmesi hedeflenmektedir. Çağrıya bir Müşteri Kuruluş ve en az bir Tedarikçi Kuruluş ortak başvuru yapılacaktır. Başvuru ve destek aşamalarında muhatap kuruluş Müşteri Kuruluş olacaktır. Tedarikçi Kuruluş KOBİ ölçeğinde olmalıdır. Bu kapsamda TÜBİTAK Yenilik Destek Programı kapsamında bir çağrıya çıkılmıştır. Çağrı açılış tarihi 14 Mayıs 2020, ön kayıt için son tarih 17 Ağustos 2020, başvuruların PRODİS üzerinden alınması ise 15 Haziran - 31 Ağustos 2020 arasıdır.
o Bu çağrı kapsamında, projelerin kabul edilen bütçelerinin toplamı en fazla 30.000.000 TL olacaktır. Proje bütçesi ise en fazla 2.500.000 TL olacaktır. Proje: 1. Ürün/süreç geliştirme ve 2. Ticarileşme olmak üzere iki aşamadan oluşacaktır. Ürün/süreç geliştirme aşaması en fazla 24 aydır. Ticarileşme süresi ise sabit 24 ay olacaktır.
C. DİĞER ERTELEMELER
• Tüketici hakem heyetlerinde hak kayıplarının önlenmesi amacıyla 15 Haziran’a kadar süre verilmiştir.
o Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin geçici 3’üncü maddesine yapılan değişiklikle daha önce 30 Nisan’a kadar uzatılan süreler 15 Haziran’a kadar uzatılmıştır.
o Devlet katkılı konut hesabı ödemelerinde kolaylık sağlanmıştır.
- Buna göre ayda ikiden az olmamak üzere toplanan tüketici hakem heyetlerinin toplantılarının yapılması bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten,
- İstenen bilgi ve belgelerin sunulması için verilen süreler, bilirkişilere raporlarını hazırlamaları için verilen süreler ve tüketici hakem heyetleri kararlarının taraflara tebliğ edilmesi için belirlenen süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 15/6/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durmuştur.
- Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Bilgi ve belgelerin sunulması için verilen sürelerin bitimine durma süresinin başladığı tarih itibarıyla on beş gün ve daha az kalmış ise, bu süreler durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır.
D. FİNANS & BANKACILIK
• BDDK 21.05.2020 tarihinde yapılan basın açıklamasında 100 gr ve üstü altın alım işlemlerinin 1 gün valörlü olarak gerçekleştirileceğini duyurmuştur.
o “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 21.05.2020 tarih ve 9033 sayılı Kararı ile finansal piyasaların istikrarlı işleyişine ve kredi sisteminin etkin çalışmasına katkıda bulunulmasını teminen; 22.05.2020 tarihinden itibaren gerçek ve tüzel kişilerin günlük 100 gr ve üzerinde altın alım
işlemlerinde, altının ilgilinin hesabına aktarılmasının ve/veya kullanıma açılmasının bir iş günü valörlü olarak gerçekleştirilmesine ve konunun Kuruluş Birlikleri vasıtasıyla tüm bankalara duyurulmasına karar verilmiştir."
• BDDK 20 Mayıs tarihli kararıyla bankalara yönelik plasman ve kredi hacmini daraltmıştır.
o “Bankaların, yurtdışındaki konsolidasyona tabi kredi kuruluşu ve finansal kuruluş niteliğini haiz ortaklıkları ile yurtdışındaki şubeleri de dahil olmak üzere, yurt dışında yerleşik finansal kuruluşlara yapacakları TL plasmanlar, TL depo, TL repo ve TL kredilerin toplamının bankaların en son hesapladıkları yasal özkaynaklarının %0,5’i ile sınırlandırılmasına karar verilmiştir.”
• TCMB ile Katar Merkez bankası arasındaki SWAP anlaşmasının tutarı 5 Milyar USD’den 15 Milyar USD’ye yükseltilmiştir.
o Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Katar Merkez Bankası arasında 17 Ağustos 2018 tarihinde imzalanan ikili para takası (swap) anlaşması tadil edilmiştir. Yapılan değişiklikle swap anlaşmasının tutarı 5 milyar ABD doları karşılığı Türk lirası ve Katar riyalinden 15 milyar ABD doları karşılığı Türk lirası ve Katar riyaline yükseltilmiştir.
o Para takası anlaşmasının temel hedefi yerel para birimleri üzerinden gerçekleştirilen ticareti kolaylaştırmak ve iki ülkenin finansal istikrarına destek sağlamaktır.
• BDDK finansal piyasalarda manipülasyon ve yanıltıcı işlemleri önlemek adına bir Yönetmelik yayımlamıştır.
o 7 Mayıs 2020 Perşembe günü 31120 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yönetmelik Bankacılık Kanunun 76/A ve 93 ncü maddelerine dayanılarak hazırlanmış ve yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
o Yönetmelik amaç, kapsam, tanımlar dışında finansal piyasalardaki manipülatif ve yanıltıcı işlemleri tanımlamıştır.
• TCMB Sermaye Hareketleri Genelgesinde çok önemli değişiklikler yapmıştır.
o Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar ve buna ilişkin mevzuat ile yabancı sermayeli şirketlerin sermaye hareketleri, ihracat, ithalat, döviz kazandırıcı işlemler, yurt içinden ve yurt dışından temin edilen krediler, döviz ile düzenlenemeyecek sözleşmeler ve denetim konuları belirlenmiştir.
o Kararın 12’nci maddesine göre yabancı yatırımcılar tarafından Türkiye’ye yapılacak doğrudan yatırımlar Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu ve buna bağlı oluşturulan mevzuat çerçevesinde gerçekleştirilir.
o Özet olarak bugüne kadar, döviz gelirlerinin beyanı ve yıllık güncelleme, risk merkezi bildirimleri, yurt dışından gelen paraların kredi olup olmadığının takibinde bilgi belge ibrazı, yatırım teşvik belgesine dayalı döviz kredilerinde mükerrer kullanımın önlenmesi yeni veya mevcut şirket alımında istisna konularında değişiklikler yapılmıştır.
o Son olarak yabancı gemilere yapılan dövizli satışları ve gümrüksüz mağaza kapsamında yapılan satışları döviz geliri kapsamına dâhil edilmiş, lisanssız elektrik üretim tesislerinin devri döviz geliri olmadan alınabilecek kredilere eklenmiş ve rotatif kredilerin kullandırılmasında kredi geri ödemeleri konusu düzenlenmiştir.
o Bu değişikliklere ilişkin güncellemeleri sizlere ayrı bültenlerle duyurmaya devam edeceğiz.
• TCMB 2019 Faaliyet Raporu yayımlanmıştır. TCMB 2018 yılı istatistiklerine göre toplam kurumlar vergisinin %12,4’ünü tek başına karşılamıştır.
o TCMB yıllık faaliyet raporunu ayrıntılı bir şekilde, kurum olarak yapılanlar, 2019 yılına ilişkin genel bilgiler, istatistikler ve gelişmeler olarak duyurmuştur. Kısa ve özet bilgiler olarak;
- TCMB, 30 Haziran 1930 tarihinde anonim şirket statüsünde kurulmuş ve 3 Ekim 1931 tarihinde Ankara’da faaliyetlerine başlamıştır.
- TCMB’nin sermayesi 25.000 Türk lirası olup, hisseleri (A), (B), (C) ve (D) sınıflarına ayrılmıştır. (A) sınıfı hisse senetleri, TCMB sermayesinin yüzde 51’inden aşağı düşmemek koşuluyla Hazineye aittir.
- Türkiye’de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’ne ait olan para basma yetkisi TBMM tarafından süresiz olarak TCMB’ye devredilmiştir. Bu doğrultuda, ülkemizde banknot basma ve ihraç imtiyazı tek elden TCMB’ye aittir.
- 25 Nisan 2001 tarihinde 1211 sayılı TCMB Kanunu’nda yapılan değişiklik ile TCMB’nin temel amacı fiyat istikrarını sağlamak olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte TCMB, fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla hükûmetin büyüme ve istihdam politikalarını desteklemekle görevlendirilmiştir.
- 2019 yılı sonu itibarıyla, yurt içinde 17 Genel Müdürlüğü ve çeşitli illerde faaliyet gösteren 21 Şubesi; Frankfurt, Londra, New York, Washington, Pekin, Tokyo, Doha ve Kuala Lumpur’daki temsilcilikleri bünyesinde ekonomi müşavirlikleri ve ataşelikleri bulunan TCMB, toplam 3.874 personeli bulunmaktadır.
- Tüketici enflasyonu, 2019 yılında önemli ölçüde gerileyerek yıl sonunda yüzde 11,8 olarak gerçekleşmiştir.
- 2018 yılı vergi rekortmenleri listesine göre TCMB 10.610.547.065,28 TL kurumlar vergisi ile Türkiye’de kurumlar vergisi rekortmeni olmuştu. Bu tutar ülke olarak toplanan toplam kurumlar vergisinin %12,4’üne tekabül ediyor.
- Bu yıl da karı üzerinden 11.051.920.643 TL kurumlar vergisi ödemesi beklenmektedir.
• Merkezi Yönetim Borç İstatistikleri Yayımlanmıştır.
o Merkezi yönetim brüt borç stoku 30 Nisan 2020 tarihi itibarıyla 1.575,6 milyar TL olarak gerçekleşmiştir.
o Borç stokunun 739,5 milyar TL tutarındaki kısmı Türk Lirası cinsi, 836,1 milyar TL tutarındaki kısmı döviz cinsi borçlardan oluşmaktadır.
o Mayıs 2020 dönemine ilişkin rakamlar 22 Haziran 2020 tarihinde yayımlanacaktır.
• Bankalar Birliği salgınla mücadele kapsamında alınan genel önlemleri, bankaların aldıkları finansal tedbirleri, tavsiye kararlarını ve kendileri tarafından yapılan çalışmaları özetleyen bir bilgi notu yayımlamıştır.
o 5 Mayıs tarihli Nota linkten ulaşabilirsiniz.
o Ayrıca BDDK tarafından Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeler Raporu (Mart 2020) de kurumun web sayfasında yayımlanmıştır.
o Türkiye Bankalar birliği Risk Merkezi, kredi ve diğer finansal kuruluşlardan topladığı risk bilgileri üzerinden hazırladığı istatistik raporlarını kamuoyu ile paylaşmıştır.
E. DIŞ TİCARET VE GÜMRÜK SAHASI
• Ticaret Bakanlığının Covid-19 web sayfası faydalı bilgileri bir araya getirmektedir.
o Ticaret Bakanlığınca salgın hastalık döneminde ithalat, ihracat, iç ticaret ve gümrük işlemlerine ilişkin alınan önlemleri, mevzuat düzenlemelerini ve duyuruları toplu olarak yayımlamak üzere covid19.ticaret.gov.tr adresinde ayrı bir site oluşturulmuştur.
• Artan Gümrük Vergileri: Çok sayıda ürüne ilave gümrük vergisi yükümlülüğü getirilmiştir.
o 11 Mayıs 2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 2514 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile; yapı malzemeleri, beyaz eşya ürünleri, mücevherat, müzik aletleri gibi çok sayıda ürüne ilave gümrük vergisi getirilmiştir. Karar’da dönemler bazında uygulanacak ilave gümrük vergisi oranlarını gösterir Ek-1 ve Ek-2 olmak üzere iki farklı tablo yer almaktadır. 11.05.2020 – 30.09.2020 tarihleri arasında Ek-2 tabloda belirtilen oranlar, 01.10.2020 tarihinden itibaren ise Ek-1 tabloda belirtilen oranlar geçerli olacaktır.
o Vergi artışı mükerrer Resmi Gazete ile gün içinde artırıldığı için yükümlülerin söz konusu Karardan beyannamelerini tescil ederken haberdar olmamaları nedeniyle, 11.05.2020 tarihinde tescil edilen ve BİLGE sistemi tarafından İGV hesaplanmamış olan beyannameler için söz konusu Karar uyarınca ek tahakkuk düzenlenmesi, ancak söz konusu ek tahakkuklarla alakalı olarak ayrıca cezai bir işlem yapılmamasına karar verilmiştir.
o Ek-1 tablo ile belirlenen ilave gümrük vergisi oranlarının Ek-2 tablo ile belirlenen ilave gümrük vergisi oranlarına göre daha düşük belirlendikleri görülmekte olup, vergi yükünün 01.10.2020 tarihinden itibaren bir miktar azaltılacağı anlaşılmaktadır.
o 20 Mayıs 2020 günü Resmî Gazetede yayımlanan 2565 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla da çok sayıda ürüne yönelik olarak ilave vergiler getirilmiştir. Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kararın yayımlandığı gün içinde ilave gümrük vergisi tahakkuku yapılmamış eşyaya ilişkin ilave tahakkuklar verilmiştir.
o Kararın yayımı tarihinden önce ülkemize sevk edilmek üzere bir taşıması belgesi düzenlenerek yüklemesi yapılmış olan eşyanın en geç 15 gün içinde ithale ilişkin GB tescili yapılırsa Ek-2 yerine Ek-1’de yer alan oranda ilave gümrük vergisi tahsil edilir.
o 17 Nisan 2020 tarih ve 2424 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla da çok sayıda eşyaya ilişkin olarak ilave gümrük vergisi yükümlülüğü getirilmişti.
• İngiltere Brexit sonrasında uygulanacak gümrük vergisi oranlarına ilişkin tarife yayımlamıştır.
o www.gov.uk/check-tariffs-1-january-2021 İngiltere ile ticareti olan firmalarımızın ürün kodlarıyla 1.1.2021’den itibaren geçerli olacak tarifeye ilişkin olarak vergi yükümlülüklerini kontrol etmelerini tavsiye ederiz. Ülkemiz ile UK arasında hali hazırda bir Serbest Ticaret Anlaşması bulunmamaktadır.
• İhracı yasak ve ihracı kayda bağlı mallar ve ön izne bağlı mallar Tebliği güncellenmiştir.
o 2020/8 sayılı İhracat Tebliği ile yapılan düzenleme ile ihracı yasak ve ön izne bağlı mallar listesinin 33-40 nolu satırları yürürlükten kaldırılmıştır.
- Mart 2020’de bu listeye iki ayrı ürün grubu eklenmişti. 26 Mart 2020 tarihinde ihracı yasak ve öz izne bağlı mallar listesine eklenen ventilatör, yoğun bakım üniteleri, entübasyon tüpleri gibi ürünler bu liste kapsamından çıkarılmıştır.
o 2020/9 sayılı İhracı Kayda Bağlı Mallara İlişkin Tebliğin 35-38 nolu satırları yürürlükten kaldırılmıştır.
- 35- Etil Alkol 36- Kolonya 37- Dezenfektan 38- Hidrojen Peroksit
- Bu satırlarda yer alan ürünler 2020/5 numaralı Tebliğ ile (18 Mart 2020 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan) kayda alınmıştı.
- Uygulama olarak İhracı Kayda Bağlı Mallara İlişkin Tebliğ kapsamındaki malların ihracından önce gümrük beyannamelerinin İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğince kayda alınması gerekmektedir.
F. DİĞER MEVZUAT ALANI
• Yatırım Teşviklerde ilave 1 yıl süre verilmiştir.
o 2012/3305 sayılı Ana Kararnameye eklenen geçici 14’üncü maddeyle yatırımların tamamlanabilmesi için talep edilmesi halinde 1 yıla kadar ilave süre verilebilecektir.
o Bu hak yarım kalan veya tamamlanmayan yatırımlardan 11 Mart 2020 tarihinde öce düzenlenen ve devam eden yatırımların tamamlanabilmesini teminen verilmektedir.
• Sigortacılık Yönetmeliğine önemli değişiklikler yapılmıştır.
o 9 Mayıs 2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmıştır.
o Sigorta sözleşmeleri ister doğrudan ister sigorta acentesi vasıtasıyla olsun, tarafların bir araya gelmeksizin uzlaşmalarına imkân sağlayan her türlü iletişim aracı kullanılarak akdedilebilecektir. Bu kapsamda mesafeli sözleşme akdetmek isteyenlerin, işi yürütebilecek şekilde gerekli organizasyon ve teknik alt yapıya sahip olması gerekir.
o İkinci önemli bir düzenleme ise sektörde ciddi tartışmalara sebebiyet vermiştir. Yönetmeliğin “mal ve hizmet satışı ile bağlantılı olarak sunulan sigortalar” başlıklı 10 ncu maddesine göre asli işi sigorta aracılığı olmayan işletmeler, sundukları mal ve hizmetlerle birlikte, Yönetmelikte sayılan şartların tamamını sağlamak suretiyle sigorta hizmeti sunabileceklerdir.
o Son olarak Yönetmelikte uzaktan satış cihazları ile pazarlama konusunda da değişiklikler yapılmıştır. Kiosk, web sayfası, mobil uygulamalar ile bu işlemler yapılabilmektedir.
• Özel Tiyatro Projelerine Devlet Yardımı Uygulaması: Özel tiyatroların projelerine verilecek yardımlara ilişkin Yönetmelik değiştirilerek yapılacak yardımların miktarı artırılmış ve Covid19 sebebiyle kolaylıklar sağlanmıştır.
o Bu desteklerden Kültür ve Turizm Bakanlığınca oluşturulan sisteme kayıtlı tiyatrolar ile sanatçı tanıtma kartı sahibi gerçek kişiler yararlanmaktadır.
o Başvurular her yıl 1-31 Temmuz arasında yapılmaktadır.
o Tiyatrolara projelerinin %70’ine kadar ve 150.000TLY’ye kadar yardım yapılabilmektedir.
o 5 Mayıs tarihli Yönetmelik değişikliğiyle, 2019-2020 sana sezonunda yerine getirilmesi gereken asgari sergilenme sayıları şartı aranmayacaktır.
• Covid 19 kapsamında rahatlatıcı, düzenleyici bazı mevzuat değişiklikleri yapılmıştır.
o Döviz bürosu olan bilinen yetkili müesseseler için rapor tarihleri uzatılmıştır.
o Hazine ve Maliye Bakanlığının 14 Mayıs 2020 tarihli duyurusuna göre; 2019 yılı Kurumlar Vergisi beyannamelerinin verilmesine ilişkin sürelerin uzatılmasına bağlı olarak yetkili müesseselerin 2019 yılına ilişkin bilanço ve kar/zarar tablolarının Bakanlığımıza gönderilme süresi 15 Haziran 2020 tarihine kadar uzatılmıştır.
o Bilindiği üzere, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar’a İlişkin 201832/45 Sayılı Tebliğ'in 19 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yetkili müesseselerin yıllık bilanço ve kar/zarar tablolarının onaylı örneklerini ilgili oldukları yılı takip eden yılın en geç Nisan ayı sonuna kadar Bakanlığa göndermeleri gerekmektedir. Dolayısıyla; normal şartlarda her yılın Nisan ayı içerisinde herhangi bir uyarı veya bildirime gerek kalmaksızın önceki yıla ilişkin bilanço ve kar/zarar tablolarının onaylı örneklerinin Bakanlığa gönderilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
o 14 Mayıs tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Tebliğler ile karayolu taşımacılığında taban & tavan ücret uygulamasına ve maliyet tavanlarına ilişkin düzenleme yapılmıştır.
- Tebliğin amacı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen COVID19 salgını nedeniyle uygulanan tedbirler sonucunda karayoluyla yurtiçi yolcu taşımacılığı yapan firmaların üstlenmek zorunda kaldıkları ilave maliyetler dikkate alınarak, karayoluyla yurtiçi yolcu taşımacılığı alanında, 31 Temmuz 2020 tarihine kadar uygulanmak üzere taban ve Tebliğ ekinde yer alan tavan ücret tarifesini belirlemektir.
- Tebliğ ile belirlenen tavan ücret tarifesine Katma Değer Vergisi (KDV) dahildir.
- Ayrıca ikinci bir Tebliğ ile karayolu ile yurt içi yolcu taşımacılığı yapan işletmelere ilave kolaylıklar sağlanmıştır. Tebliğin amacı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen COVID-19 salgını nedeniyle uygulanan tedbirler sonucunda karayoluyla yurt içi yolcu taşımacılığı yapan firmalarımızın üstlenmek zorunda kaldıkları ilave maliyetler dikkate alınarak, karayolu yolcu taşımacılığı alanında terminal işletmeciliği yapmaya yetkili olan T1 ve T2 yetki belgesi sahibi işletmecilerin, terminallerden çıkış yapan taşıtlar ile terminal alanı içerisinde bulunan otoparkları kullanan taşıtlardan alabilecekleri tavan ücretlerini belirlemektir.
o Paket Tur Yönetmeliğine aşağıdaki geçici madde eklenerek iadeye ilişkin 14 gün kuralı ve uygulanacak yöntemler açılanmıştır.
- “Covid-19 salgını nedeniyle sözleşmenin feshi
- Geçici Madde 1- Bu Yönetmeliğin 16 ncı maddesi kapsamında yapılan bedel iadelerinin, fesih bildiriminin paket tur düzenleyicisi veya aracısına ulaşmasından itibaren on dört gün içerisinde yapılması esastır. Ancak, COVİD-19 salgını nedeniyle, 5 Şubat 2020 tarihinden itibaren ifası öngörülen ve hava yolu ile ulaştırma içeren paket tur sözleşmelerine ilişkin bedel iadelerinde, paket tur düzenleyicisi veya aracısı tarafından hava taşıma işletmelerine ödenip belgelendirilen uçuş bedeli, uçuş yasağı kalktıktan sonraki altmışıncı günü izleyen on dört gün içerisinde katılımcıya iade edilir.
- Katılımcının bilgilendirilmesi ve açık onayının alınması koşuluyla, ödenmesi zorunlu vergi, harç ve benzeri yasal yükümlülüklerden doğan masraflar hariç olmak üzere katılımcının ödemiş olduğu bedel, uçuş yasağı kalktıktan sonraki altmışıncı günü izleyen on dört gün içerisinde iade edilir.
Bu belge sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tax & International Advisory Bürosuna aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz için hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Kar Dağıtım Sınırlamasının Usul ve Esasları Belirlendi
Son Güncelleme Tarihi: 20 Mayıs 2020
Bu bilgi notu Tax Independent Advisors tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
COVID-19 salgınının önlenmesi ve etkilerinin azaltılması amacıyla ülkemizde ve dünya genelinde sosyal ve ekonomik hayata ilişkin birtakım tedbirler alınmaktadır.
Bu kapsamda ikinci torba kanun 16 Nisan 2020 tarihinde TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek “7244 sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adıyla yasalaşmış ve 17 Nisan 2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Kanunda bazı alacakların ertelenmesi, alınmaması veya yapılandırılması, çeşitli konularda süre uzatımı ve çalışma mevzuatına dair düzenlemeler ile, fahiş fiyat ve stokçuluk ile geçmiş yıl karlarının dağıtımının sınırlandırılması konusunda düzenlemeler yapılmıştı.
Detaylı bilgi için lütfen tıklayınız: PDF
Bu belge sadece bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tax Independent Advisors Bürosuna aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz için hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
İlave Gümrük Vergisi gelen eşyalar
Son Güncelleme Tarihi: 13 Mayıs 2020
11.05.2020 tarihinde yayımlanan Cumhurbaşkanı kararı ilk defa İlave Gümrük Vergisi (İGV) gelen eşyaları kapsamaktadır. 2514 sayılı karar kapsamı İGV getirilen eşya açılımları ve listenin tamamı için lütfen tıklayınız.
Bitki ve bitki ürünlerinin Türkiye'ye ihracatı hakkında önemli bilgiler (Kaynak: T.C. Dışişleri Bakanlığı Berlin Büyükelçiliği)
Son Güncelleme Tarihi: 06.05.2020
Şimdiye kadar, bitki bazlı gıda ve hayvan yemi ihraç edilirken, Türkiye'de tescil edildiğinde sunulması gereken sertifikaları elektronik olarak iletmek yeterliydi.
Yapılan açıklamaya göre alınan yeni kararla birlikte aşağıdaki yöntemlerde uygulanabilir:
İhraç eden ülkenin bir onay bağlantısı varsa, bitki sağlık sertifikaları bu bağlantı aracılığıyla onaylanabilir. Ancak, ihracatçı ülkede böyle bir onay bağlantısı yoksa, ilgili bitki sağlığı sertifikası taranabilir ve ülkenin uluslararası bitki koruma sözleşmesindeki (IPPC) IPPC'lerin Türkiye'deki resmi irtibat noktasına (nppoturkey(at)tarimorman.gov.tr) iletilebilir. Orijinal bitki sağlığı sertifikasının daha sonra sunulmasına ilişkin bir taahhüt beyanının paralel olarak sunulması gerektiği unutulmamalıdır.
Uluslararası Yük Taşımacılığı (Kaynak: İçişleri Bakanlığı)
Son Güncelleme Tarihi: 27 Nisan 2020
Uluslararası yük taşımacılığı kapsamında Türk ve yabancı uyruklu sürücülerin ülkemize giriş-çıkışlarına ve ülkemiz üzerinden üçüncü ülkelere transit geçişlerine ilişkin usul ve esaslar ilgi (a) Genelge ile düzenlenmiştir.
İlgi (a) Genelgenin “uluslararası ticaret amacıyla İran ve Irak Sınır Kapılarından girişçıkışlar hariç olmak üzere (anılan kapılardan geri alınmamak kaydıyla sadece yabancı uyruklu tır şoförleri çıkış yapabilecektir)” ve “A. Türkiye'den Transit Geçecek Araçlar ve Şoförler”, “C. Türkiye'den Çıkış Yapacak Şoförler” ile “D. Ro-Ro Seferlerinde Uygulanacak Kurallar ”ı düzenleyen hükümlerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan; ülkemiz ihracat/ithalat sevkiyatlarının olumsuz yönde etkilenmemesi, tedarik zincirinin zarar görmemesi ve taşımacılık sektörümüzün etkin bir şekilde çalışabilmesini teminen ilgi (b) yazı kapsamında ilgi (a) Genelgenin ‘Türkiye’ye Giriş Yapacak Şoförler’ başlıklı B bölümü aşağıda belirtilen hükümler çerçevesinde yeniden düzenlenmiştir.
B. TÜRKİYEYE GİRİŞ YAPACAK ŞOFÖRLER
1. Koronavirüsle mücadele kapsamında araç şoförünün sağlık kontrolü sağlık birimlerince yapılacak, muayene ve epidemiyolojik değerlendirmesinde,
a. Hastalığa ilişkin semptomların görülmesi halinde;
i. Türk şoförlerin sağlık denetleme merkezlerince ilgili Sağlık Müdürlüklerine
bildirimi yapılarak belirlenen yerlerde karantina/tedavi altına alınmaları sağlanacaktır. İkamet ve kimlik bilgileri, gerekli kontrollerin sağlanması için bulunacağı ilin Sağlık Müdürlüklerine bildirilecektir.
ii. Yabancı şoförlere geçiş izni verilmeyecektir.
b. Hastalığa ilişkin semptomların görülmemesi halinde;
i. Türk şoförler 14 günlük karantina süresini evlerinde geçirmek üzere ülke içine alınacak ancak uluslararası ticari taşımacılık faaliyetleri kapsamında karantina süresinin bitmesini beklemeksizin yurt dışına çıkabileceklerdir. Uluslararası ticari taşımacılık kapsamında ülke dışına çıkmayacak şoförler ise 14 günlük karantina süresini evlerinde tamamlayacaklardır. Türk şoförlerin ikamet ve kimlik bilgileri, gerekli kontrollerin sağlanması için bulunacağı ilin Sağlık Müdürlüklerine bildirilecektir.
ii. Yabancı şoförlere ülkemize girişlerini takip eden 72 saat içerisinde ülkemizden tekrar çıkış yapmalarını taahhüt etmeleri halinde 14 günlük karantina süresi uygulanmadan ülke içine girişlerine izin verilecektir. Ayrıca yabancı şoförler, ülkemizde bulundukları 72 saatlik süre içerisinde kendilerinde herhangi bir solunum sistemi enfeksiyonu belirti ve bulgusu (ateş, öksürük, nefes darlığı, vb.) geliştiğini hissetmeleri halinde en yakın sağlık kuruluşuna başvuracaklarını taahhüt edecektir.
iii. İlgili gümrük idaresince 72 saatlik süre; yol durumu, hava şartları, gümrük idaresindeki yoğunluk durumu vb. hususlar dikkate alınarak 24 saate kadar uzatılabilecektir. iv. Yabancı şoförlere yurt içindeki mola yerlerinde ve diğer insanlarla temas halinde olabilecekleri her noktada maske takmaları, araçlarında yeterli miktarda maske, el dezenfektanı, uzun süre yetecek gıda malzemesi bulundurmaları gerektiği ve ihtiyaç görülmesi halinde mola yerlerinin Devlet tarafından belirlenebileceği ve eskort eşliğinde yolculuk edebilecekleri hususu İçişleri Bakanlığı birimlerince tebliğ edilecektir.
2. Ülkemize giriş yapan araçlar dezenfeksiyon işlemine tabi tutulacaktır.
3. Türk ve yabancı şoförler için belirlenecek mola güzergâhlarında ilgili Valilik/Kaymakamlıklar tarafından gerekli sağlık ve güvenlik tedbirleri alınacaktır. Anılan şoförlerden zaruri haller dışında duraklama ve bekleme yapmayacaklarına ilişkin İçişleri Bakanlığı birimlerince bir taahhütname alınacak, bu taahhütname ile şoförlerin yükümlülükleri ve bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde Umumi Hıfzıssıhha Kanunu uyarınca ceza uygulanacağı hususunda bilgilendirilmeleri sağlanacaktır.
4. Ülkemiz açısından aciliyet arz eden ilaç, tıbbi malzeme ve gıda maddeleri taşıyan araçların/şoförlerin girişlerine öncelik verilecektir. Yukarıda belirtilen tedbirlere ilişkin Valiler/Kaymakamlar ve Sınır Kapısı Mülki İdare Amirleri tarafından sınır kapılarında görevli tüm kamu kurum ve kuruluşları ile işbirliği içinde ve ilgili diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde gerekli kararların alınması, çalışmaların ivedilikle planlanması, uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmemesi hususunda; Bilgi ve gereğini arz ve rica ederim.
Muhtelif Cinste Eşyaya İlave Gümrük Vergisi Getirilmesi
Son Güncelleme Tarihi: 27 Nisan 2020
Bu bilgi notu Rödl&Partner Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
18.04.2020 tarihli 31103 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanan 2424 sayılı karar ile muhtelif cinste eşyaya ilave gümrük vergisi getirilmiştir.
Bu eşyalar kauçuk iplikler, tutkallar, plastik plaka/levhalar/folyolar, demir veya çelikten vida - cıvata - somun, bazı kaynak telleri, kağıt kesme makinaları, hava perdeleri, transformatörler, redresörler, sesli işaret cihazları, güç kaynakları, hoparlörler, röleler, multimetreler, saatler, kronometreler, hidrolik presler, video konsolları, düğme - çıtçıtlar ve bunların aksamları, golf sopaları, plastikten mamul mobilya - karoseri bağlantı elemanı, plastikten mamul muhtelif eşya ve bazı eğlence amaçlı muhtelif eşyalardır.
• Ek-1’de yer alan tablo 01.10.2020 tarihinden itibaren,
• Ek-2’de yer alan tablo ise 18.04.2020 tarihinden itibaren 30.09.2020 tarihine kadar (bu tarih dahil) uygulanacak ilave gümrük vergisi oranlarını göstermektedir.
Ekli tablolarda yer alan ve A.TR dolaşım belgesi eşliğinde ithal edilen Avrupa Birliği ve Türk menşeli olmayan eşyadan “Diğer Ülkeler” sütununda belirtilen oran üzerinden ilave gümrük vergisi alınacaktır. Ancak, Türkiye’nin taraf olduğu Serbest Ticaret Anlaşmaları çerçevesinde bir çapraz menşe kümülasyon sistemine dahil ülkeler menşeli eşyadan tercihli menşeinin tevsiki halinde ilave gümrük vergisi alınmayacaktır.
Tablolarda yer alan ürünlerin Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ithal edilerek işlem görmüş ürün olarak ihraç edilmesi halinde varsa telafi edici verginin hesaplanmasında Karar hükümleri uygulanmayacaktır.
Karar kapsamındaki ürünlerin İthalat Rejimi Kararı eki listelerdeki gümrük vergisi oranı üzerinden vergi tahsilatı yapılarak gümrük gözetimi altındayken A.TR dolaşım belgesi düzenlenerek AB ülkelerine ihraç edilmesi halinde, Karar kapsamındaki ilave gümrük vergisi uygulanmayacaktır.
Karar kapsamındaki eşyanın aynı zamanda İthalat Rejimi Kararına ekli V sayılı listede yer alması halinde ilave gümrük vergisi uygulanmayacaktır.
Söz konusu Karara aşağıdaki internet adresinden ulaşabilirsiniz. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/04/20200418-8.pdf
10 Soruda Covid-19’un Sözleşmelere Etkisi
Son Güncelleme Tarihi: 20 Nisan 2020
Bu bilgi notu TİLEGAL Avukatlık Bürosu (http://www.tilegal.com/) tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
1. MÜCBİR SEBEP ve BEKLENMEDİK HAL NEDİR?
Mücbir sebep, en basit ifadeyle “zorlayıcı olay” demektir. Mücbir sebep, Türk Borçlar Kanunu’nda tanımlanmış bir müessese değildir. Mücbir sebebin şartları Yargıtay içtihatları ile belirlenmiştir. Buna göre, mücbir sebep olarak nitelendirilebilecek olayın (i) kaçınılmaz (ii) karşı konulamaz (iii) öngörülemez (iv) taraflardan hiçbirinin sorumluluğunu gerektirmeyecek olması (yani hiçbir tarafın olayın/zararın meydana gelmesinde kusurunun olmaması) gerekir.
Beklenmeyen hal ise sözleşme ilişkisinde borçlunun irade ve davranışından bağımsız olarak borçlunun borcunu ihlal etmesine kaçınılmaz biçimde neden olan olaydır. Bu sebeple, her mücbir sebep beklenmeyen haldir; ancak her beklenmeyen hal mücbir sebep değildir.
Her iki kavramın sonuçları bakımından ise, sözleşme ilişkisinde borcun ifasının er ya da geç ifa edilip edilmeyeceğini değerlendirmek gerekir. Eğer borç er ya da geç ifa edilebiliyorsa, yani ifa edilemezlik durumu geçici ise, somut olayın şartlarına göre beklenmedik halden söz etmek gerekecektir.
Bir olay, borcun ifası sürekli olarak imkânsız hale geliyor mücbir sebepten, ifayı geçici olarak imkânsız hale getiriyor veya ifasını aşırı şekilde güçleştiriyorsa beklenmedik halden bahsedilecektir.
2. COVID-19, MÜCBİR SEBEP MİDİR BEKLENMEDİK HAL MİDİR?
Sonuç olarak Covid-19, bir borcun ifasını sürekli olarak imkânsız hale getiriyorsa mücbir sebep, eğer imkânsız hale getirmiyor ya da geçici olarak imkânsız hale getiriyorsa beklenmedik hal teşkil ettiği söylenebilir. Mücbir sebep ve beklenmedik halin sonuçları birbirinden farklı olup aşağıda izah edilecektir.
3. MÜCBİR SEBEBİN VARLIĞI, SÖZLEŞMELERİ KENDİLİĞİNDEN GEÇERSİZ HALE GETİRİR Mİ?
Toplumumuzda, mücbir sebep olarak kabul edilebilecek bir olayın ortaya çıkması halinde, doğrudan doğruya, tarafların yükümlülüklerinin/sözleşmenin sona erdiği/askıya alındığı gibi bir yanlış bir algı vardır.
Oysa mücbir sebebin sonuçları, olayın niteliğine göre farklı sonuçlar doğurabilmektedir. Özellikle belirtmek gerekir ki; bir olayın sadece 1 numaralı sorunun cevabında yer alan şartları haiz olması, onu doğrudan mücbir sebep kılmayabilir. Herhangi bir olayda sorumluluğu ortadan kaldıracak bir mücbir sebebin var olup olmadığına, ancak o olayın meydana geliş şartları dikkate alınarak karar verilebileceği kabul edilmektedir.
Örneğin, Yargıtay, sel halini mücbir sebep olayı kabul etmesine rağmen, dere yatağına kurulan bir antrepo bakımından bunun mücbir sebep teşkil etmeyeceğine karar vermiştir. Benzer şekilde, örneğin bir tedarikçi, sipariş eden tarafa, ticari ilişki boyunca geçmişte verdiği siparişlerin ortalama adedini, sene başında stoklarında hazır bulunduracağını taahhüt etmişse, artık üçüncü kişiler için mücbir sebep teşkil edecek deprem, savaş, ihtilal vs., bu tedarikçi için mücbir sebep sayılmayabilecektir.
Her iki örnekteki olaylar kavramsal olarak mücbir sebep olarak kabul edilse bile; mücbir sebep ve edimi etkilemesi arasındaki uygun illiyet bağı, borçlunun kusuru gibi sebepler her somut olayda bağımsız olarak incelenecektir.
Önemle belirtmekte fayda var ki; özellikle tacirler bakımından mücbir sebep şartları mahkemeler tarafından çok daha dar kapsamda değerlendirilmektedir.
4. SÖZLEŞMEDE “MÜCBİR SEBEP” MADDESİNİN OLMAMASININ SONUÇLARI NEDİR?
Bir sözleşmede; mücbir sebep halleri, şart ve sonuçları düzenlenmemiş olabilir. Bu durumda dahi, şartlarını taşıdığı sürece bir olay mücbir sebep olarak değerlendirebilir ve taraflar, mücbir sebebin kendilerine tanıdığı haklardan faydalanabilirler.
5. BİR SÖZLEŞMEDE, MÜCBİR SEBEP OLARAK SAYILAN HALLER ARASINDA SALGIN HASTALIK YA DA BENZERİ İFADE KULLANILMAMIŞ OLMASI HAK KAYBINA YOL AÇAR MI?
Taraflar, sözleşmede hangi olayların mücbir sebep olarak nitelendirileceğini kararlaştırabilir. Bu durumda, sözleşmede yer alanlar dışındaki olaylar mücbir sebep sayılmaz. (YHGK, K.T. 6.12.2017, E. 2017/15-2821, K. 2017/1552). Eğer bir sözleşmede, mücbir sebep halleri tek tek sayılmışsa ve fakat salgın ya da bulaşıcı hastalık mücbir sebep hali olarak belirtilmediyse, Covid-19’un o sözleşme bakımından mücbir sebep sayılamama ihtimali vardır.
Buna karşın, mücbir sebep maddesinde sayılı hallerin örnekleyici olduğu maddenin lafzından anlaşılıyorsa, salgın ya da bulaşıcı hastalıklar mücbir sebep hali olarak belirtilmese de Covid-19 mücbir sebep hali olarak kabul edilebilecektir.
Mesela aşağıdaki maddeye benzer bir hükmün bulunması halinde, Covid-19 mücbir sebep olarak sayılabilecektir:
“… Bu sözleşme bakımından mücbir sebep, Sözleşmenin ifasını etkileyen, ifa edecek tarafın makul kontrolü dışındaki faaliyetler, olaylar ve özellikle de aşağıdakilerin dahil olduğu ve bunlarla sınırlı olmayan tüm sebepleri kapsadığı kabul edilir”
Sonuç olarak, mücbir sebepler sözleşmede sırlandıysa ve metinde salgın hastalık sayılmadıysa Covid-19 mücbir sebep sayılamayabilecektir.
6. BİR SÖZLEŞMEDE, SALGIN YA DA BULAŞICI HASTALIK HALİNİN MÜCBİR SEBEP OLARAK SAYILMASI HALİNDE, KENDİLİĞİNDEN HUKUKİ SONUÇLAR DOĞURUR MU?
Esasen bu sorunun cevabı, bu bilgi notumuzun 3. Numaralı sorusuna verilen cevapta verilmiştir. Salgın ya da bulaşıcı hastalık halinin sözleşmede mücbir sebep olarak sayılması, mücbir sebep iddiasında bulunan tarafı ispat yükünden kurtarır.
Diğer bir deyişle, salgın ya da bulaşıcı hastalığın bir mücbir sebep olup olmadığını ispat etmeye gerek kalmaz. Nitekim daha önce de değindiğimiz, mücbir sebep her olayın şartlarına göre farklılık gösterebilir (yukarıda verdiğimiz sel örneğinde olduğu gibi). Ancak salgın ya da bulaşıcı hastalığın mücbir sebep olarak sözleşmede sayılması, ayrıca bir değerlendirmeye tabi tutulmaksızın doğrudan mücbir sebep olarak kabul edilebilecektir
Buna rağmen, mücbir sebepten etkilendiğini iddia eden taraf, bu mücbir sebep ile taahhüdünü/edimini ifa edememesi arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmek ve varsa bildirim yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır.
7. BİR SÖZLEŞMEDE, YABANCI BİR HUKUKUN UYGULANACAĞINA DAİR HÜKÜM BULUNMASI HALİNDE NASIL HAREKET EDİLMELİDİR?
Bir sözleşmenin tarafları olası bir ihtilaf halinde Türk hukuku yerine yabancı bir hukukun uygulanmasına karar vermiş olabilirler.
Türkiye CISG’a (Convention on International Sales and Goods- Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Antlaşma) üye ülkelerden biridir. Dolayısıyla Türkiye’de mukim bir şirket, CISG’a üye olan başka bir ülkede mukim bir ülkeyle sözleşme imzalandıysa ve sözleşmede CISG hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmediyse, o halde hâkim CISG’ı uygulamak zorundadır. İşte böyle bir durumda, mücbir sebebin tanım ve şartlarını CISG m. 79 kapsamında değerlendirmek gerekir.
8. MÜCBİR SEBEP HALİNDE BİLDİRİM YAPILMASI ZORUNLU MUDUR?
Genellikle sözleşmelerde, mücbir sebep halinin meydana gelmesi halinde, mücbir sebepten etkilenen tarafın mücbir sebebi derhal diğer tarafa bildirmesi yükümlülüğü vardır. Bildirimdeki amaç, alacaklının gerekli tedbirleri almasına olanak vermektir.
Mücbir sebebin, gündemimizdeki gibi bir salgın hastalık olması ve bunun tüm dünya tarafından bilinmesi bildirim yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Belirttiğimiz gibi bildirimdeki asıl amaç alacaklıya tedbir alam imkânı tanımak olduğundan, mücbir sebep nedeniyle borcunu ifa edemeyecek taraf ifanın imkânsız hale geldiğini bildirmekle mükelleftir.
Nitekim TBK m. 136/III mücbir sebepten etkilenen tarafın, diğer tarafa ifanın imkansızlaştığını derhal bildirmediği ve zararın artmaması için gerekli önlemleri almadığı taktirde, bundan doğan zararları gidermekle yükümlü olduğunu düzenlemiştir.
9. MÜCBİR SEBEBİN HUKUKİ SONUÇLARI NELERDİR?
Mücbir sebep olarak kabul edilebilecek bir olay, (i) ifa imkânsızlığı (ii) kısmi ifa imkânsızlığı ile sonuçlanabilir.
- İfa imkânsızlığı: Mücbir sebep sonucu borcun ifası sürekli olarak imkânsızlaşabilir. Sürekli imkânsızlık ifanın önündeki engelin ortadan kalkmasının mümkün olmaması nedeniyle borcun ifa edilememesidir. Örneğin Covid-19 nedeniyle bir hammaddenin üretiminin yasaklanmasına karar verildiyse bu durum ithalatçı için bir ifa imkânsızlığı sonucu doğurabilir. Buna karşın yasaklama geçici süreliyse o halde ifa imkânsızlığı değil, aşırı ifa güçlüğü gündeme gelebilecektir.
İfa imkânsızlığı halinde, borçlu/taahhüt eden borcundan kurtulur.
- Kısmi ifa imkânsızlığı: Mücbir sebep sonucu borçlunun aslî edim borcunun tamamı imkânsızlaşabileceği gibi bir kısmı da imkânsızlaşabilir. Bu durumda, kısmî imkânsızlık söz konusu olur. Genellikle kısmi imkânsızlık adet olarak ortaya çıkar. Yukarıda belirtilen Çin hükümeti bir hammadde üretimini yasakladığı örnekte, üretici yasaktan önce 1.000 ton siparişin 750 tonunu Türkiye’deki ithalatçıya teslim etmişse, kalan 250 ton için kısmi ifa imkansızlığı söz konusu olur.
Kısmi ifa imkânsızlığı halinde, borçlu ifa edemediği/imkânsızlaşan kısımdan kurtulur. Bu durumda sipariş veren ithalatçı sadece 750 tonun bedelini öder; 250 tonun bedelini ödemez. Ancak tarafların niyetinden kısmi ifayı öngörebilselerdi sözleşmeye hiç girmeyecekleri anlaşılıyorsa o halde borcun tamamı sona erer. Örneğin yukarıdaki örnekteki hammadde 1.000 ton tedarik edilemediği takdirde, işlenecek mamul piyasaya sürülemeyecek ise o halde borcun tamamı sona erer. Diğer bir deyişle, sipariş veren ithalatçı 750 tonun da bedelini ödemez; daha öne ödemişse de iadesini talep eder.
10. BEKLENMEDİK HALİN SONUÇLARI NELERDİR? CEZAİ ŞARTIN YENİDEN DÜZENLENMESİ VEYA İPTALİ MÜMKÜN MÜDÜR?
Bir olayın beklenemedik hal olarak nitelendirilmesi halinde, sözleşme konusu edimlerin ifası sürekli olarak imkansızlaşmamış ya geçici süreyle imkansızlaşmış ya da oluşan yeni koşulların sözleşme konusu edimin yerine getirilmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmesi gerekir.
Tarafların sözleşme yapmaya giriştiklerinde öngöremedikleri veya öngörmeleri kendilerinden beklenemeyecek olağanüstü bir hâl meydan gelirse ve bu hâl, borçlunun kusuruyla meydan gelmediyse beklenmedik hâlden bahsedilir.
Beklenmedik hâlden etkilenen tarafın/borçlunun, sözleşmedeki taahhütlerini yerine getirememesi “aşırı ifa güçlüğü” olarak nitelendirilmiştir. Aşırı ifa güçlüğü ile ifa imkansızlığı arasındaki en temel fark, aşırı ifa güçlüğünde ifa imkansızlaşmamış; sadece güçleşmiştir. Sözgelimi, bir teknoloji firması bakım ve yedek parça hizmeti verdiği müşterilerinden gelen yedek parça taleplerini, Covid-19 nedeniyle yurtdışından tedarik edemiyor olsun. Aslında yedek parça üretimi yasaklanmış olmadığından tedariki mümkündür. Ancak bu beklenmedik hal, tedariki sürekli olarak imkansızlaştırmamıştır.
Vurgulamak gerekir ki; bazı hallerde geçici imkansızlığın ne zaman sona ereceği belli olmayabilir ya da sözleşmedeki vadede borcun ifa edilmemesi halinde ifanın ekonomik değeri kalmıyor olabilir. Bu durumlarda, her ne kadar ifa aşırı güçleşmiş olsa bile ifa imkansızlığı sonucunu doğuracaktır.
Bazı aşırı ifa güçlüğü hallerinde, borçludan artık edimini yerine getirmesi dürüstlük kuralına aykırı olabilir. Yukarıdaki örnekteki teknoloji firmasından, yedek parçaların Çin’de üretilen yedek parça bedelinin 3 katı bedelle başka bir ülkeden, üstelik sözleşmedeki bedeli artırmaksızın tedarik edilmesinin müşterisi tarafından istenmesi dürüstlük kuralına aykırıdır.
Sonuç olarak Covid-19, sözleşme taraflarının edimini imkânsızlaştırmıyor ve fakat ifa edilmesini güçleştiriyor ise, aşırı ifa güçlüğü çeken taraf mahkemeye başvurarak sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını talep edebilir. Böylece sözleşme bedeli, teslim süresi, teslimi kararlaştırılan ürünün benzerinin tedarik edilmesi, cezai şartın azaltılması veya iptal edilmesi mümkün olabilecektir. Örneğin teknoloji firması, sözleşme bedelinin 3 katına kadar artırılmasını ya da teslim tarihinin 3 ay ötelenmesini, 3 aydan sonra başlayan gecikme halinde ise cezai şartın daha önce kararlaştırılan günlük 5.000 Euro’dan 1.000 Euro’ya indirilmesini talep edebilir. Elbette müşteri de böyle bir maliyeti ya da yeni şartları kabul etmeyebilir. Mahkeme tarafların taleplerine göre sözleşmeyi yeni şartlara uyarlayabilir. Eğer uyarlama imkânı yoksa tarafların sözleşmeyi fesih hakkı vardır.
Bu belge sadece hukuki bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tilegal Avukatlık Bürosuna aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel hukuki konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut hukuki problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen Tilegal Avukatlık Bürosu ile iletişime geçiniz.
Covid-19’un Bayilik Sözleşmelerine Etkileri
Son Güncelleme Tarihi: 20 Nisan 2020
Bu bilgi notu TİLEGAL Avukatlık Bürosu (http://www.tilegal.com/) tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Bugüne kadar ülkemizde meydana gelen ekonomik krizler, döviz kurlarındaki sert yükselişler veya piyasadaki rekabet koşullarının şirketler ve bayileri arasında uyuşmazlıklara sebep olduğu görülürken önümüzdeki günlerde COVID-19 salgının da tedarikçiler/üreticiler/ithalatçılar (bundan sonra “şirketler” olarak anılacaktır) ve bayileri arasında önemli uyuşmazlıklara sebep olacağı beklenmektedir. Ulusal ve uluslararası düzeyde tedarik zincirlerinin bozulması, bazı sektörlerde üretimin durma noktasına gelmesi, piyasadaki talebin ciddi oranda düşmesi, uluslararası sınır geçişlerinde uygulanan kontroller sebebiyle taşımalarda gecikmelerin olması şirketler ve bayileri arasındaki ilişkiyi şüphesiz ki etkileyecektir. COVID-19 pandemisinin küresel bir sağlık krizi olduğunu ve söz konusu bayilik sözleşmesinin tüm taraflarını farklı şekillerde de olsa etkileyeceğini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Aşağıda detaylı olarak inceleyeceğimiz bayilik sözleşmeleri her ne kadar kanun tarafından düzenlenmemiş olsa da ve diğer özel hukuk sözleşmelerine benzemese de COVID-19’un sebep olacağı uyuşmazlıklara özel hukuk ve Borçlar Hukuku genel prensipleri uygulanacaktır. Buna göre de taraf iradelerini esas alan ve sözleşmenin bütünü ile de uyum oluşturacak şekilde güven ilkesini hayata geçiren bir yöntem öncelikli olarak takip edilmelidir.
- BAYİLİK SÖZLEŞMELERİNDE MÜCBİR SEBEP MADDESİ OLMAMASI HALİNDE NASIL HAREKET EDİLMELİDİR?
Bayilik sözleşmeleri Türk Borçlar Kanunu’nda (Bundan sonra “Kanun” olarak ifade edilecektir) ya da herhangi başka bir özel kanunda düzenlenmemiştir. Bu tip sözleşmeler kanun koyucu tarafından değil, taraf iradeleriyle meydana gelmiş, temelde iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Yargıtay kararlarında “şirket ile bayi arasında akdedilen, şirketin ürünlerini temin etmeyi, bayinin de bunları satmayı taahhüt ettiği rızai ve tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler” olarak ifade edilmiştir.
Tarafların karşılıklı olarak yükümlülüklerini yerine getirememeleri halinde uyuşmazlığın ne şekilde çözüleceği sözleşmede düzenlenmemişse, örneğin mücbir sebep hallerinde salgın hastalık belirtilmemiş, ihbar şartı konulmamış, mücbir sebep halinin ne kadar süre ile devam etmesi halinde sözleşmenin feshedilebileceği belirtilmemişse (belirtilmişse sözleşme hükümlerine göre hareket etmek gerekir) ve mücbir sebepten kaynaklanan uyuşmazlıklar sulh ile de çözülemiyorsa, bu durumda bayilik sözleşmelerine Kanun’un genel hükümleri uygulanacaktır.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, tedarik zincirinin önemli halkalarını oluşturan şirketler ve bayilerin, COVID-19 salgını sebebiyle sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirememeleri halinde ortaya çıkabilecek olan uyuşmazlıklar genel borç ilişkisi prensipleri esas alınarak incelenmelidir.
2. COVID-19 SALGININ BAYİLİK SÖZLEŞMESİNİN TARAFLARINA ETKİSİ NEDİR?
Bayilik sözleşmeleri,
- Şirket ile bayi arasında akdedilen,
- Şirketin ürünlerini temin etmeyi,
- Bayinin de dağıtım ağı içerisinde bunları kendi adına ve hesabına satmayı taahhüt ettiği, aslında her iki tarafın da bu ilişkinin aniden ortadan kalkmayacağına ilişkin olarak birbirine güven duyduğu,
çerçeve nitelikli sözleşmelerdir.
Bu güven ilişkisine bağlı olarak şirketin bayiye karşı, ürettiği, tedarik/ithal ettiği malları teslim etme yükümlülüğü, sadakat yükümlülüğü, destekleme yükümlülüğü, şartları gerçekleştiyse prim verme gibi yükümlülükleri bulunmaktadır.
Bayinin de şirkete karşı sözleşme konusu malları satın alma, ürünlerin dağıtımı ve ticaretini yapma, aylık/yıllık satış hedeflerini yerine getirme, şirketten satın alacağı ürünler ile ilgili teminat verme, markanın saygınlığını koruma, teknik servis hizmeti sunma gibi yükümlülükleri vardır.
Her sözleşmede taahhüt edilen edimin ve özel koşulların niteliğine göre Covid-19, tarafların yukarıda belirtilen ve bunlara benzer yükümlülüklerini askıya almalarına, bu yükümlülüklerden tamamen ya da kısmen kurtulmalarına ya da sözleşme koşullarının yeni duruma göre uyarlanmasını talep edebilmelerine imkân verebilecektir. Kanun’da tam ya da kısmi ifa imkansızlığı ve aşırı ifa güçlüğü olarak tanımlanan bu hallerin meydana gelme koşullarına ve sonuçlarına http://www.tilegal.com/Assets/Upload/bilgi-notu---10-soruda-covid-1.pdf linkinden ulaşabilirsiniz.
3.COVID19’UN ŞİRKETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİNE ETKİSİ VE SONUÇLARI NELERDİR?
Şirketin yükümlülükleri bakımından, COVID-19 salgını devam ettiği süre içerisinde şirketler ürettikleri malları bayilere zamanında ve yerinde, borç ilişkisine uygun olarak teslim edemeyebilirler. Örneğin; şirketler, yurtdışında üretimin durması, lojistik hizmetlerinin aksaması sebebiyle sözleşmede belirtilen malı bayiye teslim edemeyebilirler.
Burada öncelikli olarak ortaya çıkan durumun ifa imkânsızlığı mı yoksa aşırı ifa güçlüğü mü olduğu değerlendirilmelidir. Çünkü bu değerlendirme hukuki açıdan farklı sonuçlar doğurmaktadır. Detaylı bilgiye yukarıda verdiğimiz linkten ulaşabilirsiniz.
COVID-19 salgının her bakımdan krize dönüştüğü şu dönemde hukuki değerlendirme yapılmaksızın alınacak kararlar tarafların ticari olarak uzun vadede ciddi zarar görmesine neden olacaktır. Bu sebeple somut olayın özellikleri çok iyi değerlendirilmeli, hukuki ilişkinin devamının çekilmez hale gelip gelmediğine karar verilmelidir.
Yukarıda verilen örneklerdeki gibi sonradan ortaya çıkan imkânsızlık, borcun ifa edilmesine engel olabilir. Bu imkânsızlık, borç ilişkisinin geçerliliğine değil devamına etki eder.
İfa imkânsızlığı ne sebepten ileri gelmiş olursa olsun, önemli olan borçlunun temerrüdüne yol açacak şekilde doğup doğmadığıdır.
Elbette ki, somut olayın özelliklerine göre farklılık gösterecektir. Bu koşullar değerlendirilirken her tacirin ticaretine dair bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi, bir tacirden beklenen tüm önlemleri alması gerekir.
Örneğin yurtdışında üretimin durması ihtimalinde, sektörün özelliklerine göre üretici şirketin en az 6 aylık mal stokunun olması basiretli bir iş adamından beklenebilir. Ancak bu durum üretilen malın tüketim özelliklerine göre farklılık gösterecektir.
Sektörel özelliklerden kaynaklı olarak otomotiv şirketindeki 1 aylık araba stok sayısı ile beyaz eşya şirketindeki stok sayısı arasında ciddi rakamsal farklılar olması doğaldır. Böyle bir durumda bayiye mal teslim edilememesinde borçlunun/şirketin kusurlu olup olmadığına bakılırken akdedilen sözleşme özelinde bir değerlendirme yapılmalıdır.
Eğer kusurlu bir imkansızlıktan söz edilecekse, yani şirketten 6 aylık stok bulundurması olağansa ve bayiye ürün tedarik edilemiyorsa, şirket sözleşmeyi ihlal etmiş sayılırken; olağan değilse şirketin sözleşmeden doğan tedarik etme borcu erecektir.
COVID-19 etkilerinin ne kadar süreceği bilinmemekte ve öngörülememektedir. Sürekli borç ilişkisi bakımından yapılması gereken, imkânsızlık halinden borçlunun sorumlu olup olmadığını değerlendirip, tazminat borcu doğup doğmadığına karar vermek gerekir. Sonuç olarak borçlunun ister kusuru bulunsun ister bulunmasın, ifası imkânsızlaşan borç sona erecektir. Söz gelimi ifanın imkansızlaşması halinde şirketin mal tedarik etme, servis sağlama, prim ödeme borcu son bulacaktır.
Ancak bir başka önemli husus ise, edimin ifa edilmesi mantığa aykırı şekilde beklenemez olmayıp sadece borçlunun içinde bulunduğu durum açısından dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenemez nitelikte ise, aşırı ifa güçlüğünden söz edilmesi gerekir. Hukuki bir kural olan pacta sunt servanda – ahde vefa prensibinin istisnası olarak sözleşmenin kurulması zamanında mevcut olmayan ve şartların beklenmedik ölçüde değiştiği COVID-19 salgınını bir olağanüstü hâl olarak nitelendirmek ve bu durumu Kanun’un 138. maddesinde düzenlenen aşırı ifa güçlüğü kapsamında değerlendirmek yerinde olacaktır. Aksi halde böyle bir süreçte şirketin edimini yukarıda saydığımız sebeplerle ifa edememesi haksız sonuçlara sebep olabilir. Her ne kadar 138. maddede uyarlama hakkı sadece borçluya tanınmış olsa da doktrinde, alacaklının/şirketin da bu haktan yararlanabileceği görüşü yer almaktadır. Uyarlama hakkının kullanılmasıyla borç ilişkisi ya değişen şartlara göre devam edecek ya da sona erecektir.
4.COVID-19 SALGINININ BAYİ YÜKÜMLÜLÜKLERİNE ETKİSİ VE SONUÇLARI NELERDİR?
COVID-19 salgını devam ettiği sürece, bayiler sözleşmedeki taahhütlerini yerine getirmeyebilir. Özellikle dönemsel ve/veya yıllık satış hedefi/ ürün sipariş hedefi veren bayilerin durumu ne olacaktır?
Salgın sona erse dahi, müşterilerin tüketim alışkanlıklarına geri dönmeleri zaman alacak ve buna bağlı olarak piyasada azalan talepte, yakın zamanda kısıtlı artışlar olacaktır.
Elbette satış hedefi, bayinin şirkete karşı olan bir taahhüdüdür. Yani bayinin satış hedefini gerçekleştirmek üzere ürün siparişi verip bunları stoklarında tutması beklenebilir. Ancak bayi yönünden stok maliyetlerinin artması, talebin durması sebebiyle nakit akışının bozulması vb. sebepler sipariş vermesini güçleştirecektir.
Bu durumda yukarıda detaylı olarak incelediğimiz ifa imkansızlığı ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin hususlar temel olarak bayiler için de geçerli olacaktır. Yani bayinin mahkemeye başvurarak satış hedefinin düşürülmesini, hedefin gelecek yıllara paylaştırılmasını vb. çözüm yollarını talep etme hakkı bulunmaktadır.
Sonuç olarak, somut olayın koşullarına ve taraflar arasındaki güven ilişkisinin devamlılığına bağlı olarak şirket ve bayilerin ortak iradeleri ile kurulan bayilik sözleşmelerini ayakta tutmak ve bunun için de öncelikle sözleşmenin uyarlanması yolu tercih edilmelidir. Uyarlama hakkının kullanılması sonucunda borç ilişkisi ya değişen şartlara göre devam edecek ya da sona erecektir.
5. COVID-19 SALGINI SEBEBİYLE BAYİLİK SÖZLEŞMELERİNİN SONA ERMESİNİN BAYİLİKTEN KAYNAKLANAN KİRA SÖZLEŞMELERİNE ETKİSİ NEDİR?
Bayilik sözleşmelerinde kural olarak bayi kendi adına ve hesabına hareket eder ve ticari birçok risk üstlenir. Şirketler, kendi dağıtım organizasyonu içerisinden olmayan bayi ile anlaşarak birçok masraftan ve riskten kaçınmaktadır. Ancak bayilik sözleşmesinin özellikle bayiden kaynaklanmayan bir sebeple sona ermesi durumunda bayinin, bayilik sözleşmesinin amacına uygun olarak yaptığı kira sözleşmelerinin durumu ne olacaktır? Örneğin bayinin bir üçüncü kişiyle yaptığı kira sözleşmesi de sona mı erecektir?
26.03.2020 Tarihinde yürürlüğe giren 7226 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Geçici Madde 2 hükmüne göre, “1/3/2020 tarihinden 30/6/2020 tarihine kadar işleyecek iş yeri kira bedelinin ödenmemesi kira sözleşmesinin feshi ve tahliye talebi oluşturmaz.” düzenlemesi geçici olarak bayiler için de bu bakımdan önemli bir gelişmedir.
Bu noktada önemli olan, bayi ile kiraya veren arasında akdedilen kira sözleşmesinde, kiralananın, bayiliği yapılan markanın ürünlerinin satışı için kiralanıp kiralanmadığına bakmak gerekir. Eğer bu hususa değinen bir ibare yoksa bayinin satışlarının düşmesinin kira sözleşmesine yukarıda zikredilen Geçici 2. Madde dışında bir etkisi olmayacak; kiracı olan bayi sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirecektir.
Sonuç olarak, bayilik sözleşmelerinde öncelikle mücbir sebep maddesi kontrol edilmeli; ihbar/bildirim gibi tüm yükümlülükler yerine getirilmelidir.
Salgın sebebiyle bayilik sözleşmesine konu edimin/malın tedarikinin sürekli olarak tam imkansızlaşması söz konusuysa sözleşmenin sona ermesi gündeme gelebilecektir. Bu durumda, tarafların yükümlülükleri son bulacaktır. İfanın kısmen imkansızlaşması durumunda ise taraflar ifa edilebildikleri yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Kısmen imkansızlaşan kısım bakımından şirket ve bayinin yükümlülüğü kalmayacaktır.
İfanın geçici olarak imkansızlaşması durumunda ise tarafların akde tahammül süresi dikkate alınmalıdır. Sözleşmede yer alan mücbir sebep maddesi, mücbir sebep halinin belirli bir süre devam etmesi halinde fesih hakkından bahsetmiyorsa, taraflar derhal fesih yoluna gitmemelidir. Dürüstlük kuralı gereği tarafların, sözleşmeyi ayakta tutmak için tahammül edecekleri sürenin sonunda sözleşmeyi feshedebilmeleri gerekir. Elbette geçici imkânsızlığın, tarafların sözleşmeden bekledikleri menfaati ortadan kaldırması halinde yine kısmi ya da tam imkansızlıktan bahsedilebilecektir.
Salgın hastalık, bayilik sözleşmesine konu edimin ifasını, malın tedarikini imkânsız hale getirmemesine rağmen taraflar için aşırı bir güçlük oluşturuyorsa, bayi ve/veya şirket hâkimin bayilik sözleşmesine müdahale ederek, sözleşmenin yeni şartlara uyarlanmasını talep edebilir. Bu durumda sözleşme, yani tarafların yükümlülükleri belirli bir süreyle askıya alınabilir. Keza bayinin asgari satış hedefi düşürülebilir, aradaki fark gelecek senenin hedefine ilave edilebilir. Şirketin prim taahhüdü indirilebilir, asgari tedarik taahhüdü düşürülebilir. Hâkim bu örneklere benzer şekilde sözleşmeye müdahale edebilir. Son çare olarak bayilik sözleşmesinin feshine karar verebilir.
Bu belge sadece hukuki bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tilegal Avukatlık Bürosuna aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel hukuki konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut hukuki problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen Tilegal Avukatlık Bürosu ile iletişime geçiniz.
Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Etkilerinin Azaltılmasına İlişkin Kar Dağıtımı Sınırlanması
Son Güncelleme Tarihi: 17 Nisan 2020
Bu bilgi notu TİLEGAL Avukatlık Bürosu (http://www.tilegal.com/) tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
17.04.2020 tarihli ve 31102 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7244 Sayılı Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (“Kanun”) 12. maddesinde sermaye şirketlerinin kar dağıtımının sınırlanması düzenlenmiştir.
MADDE 12 – 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 13 – (1) Sermaye şirketlerinde, 30/9/2020 tarihine kadar 2019 yılı net dönem kârının yalnızca yüzde yirmi beşine kadarının dağıtımına karar verilebilir, geçmiş yıl kârları ve serbest yedek akçeler dağıtıma konu edilemez, genel kurulca yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilemez. Devlet, il özel idaresi, belediye, köy ile diğer kamu tüzel kişilerinin ve sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait fonların, doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin yüzde ellisinden fazlasına sahip olduğu şirketler hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz. Bu fıkrada belirtilen süreyi üç ay uzatmaya ve kısaltmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.
(2) Genel kurulca 2019 yılı hesap dönemine ilişkin kâr payı dağıtımı kararı alınmış ancak henüz pay sahiplerine ödeme yapılmamışsa veya kısmi ödeme yapılmışsa, 2019 yılı net dönem kârının yüzde yirmi beşini aşan kısma ilişkin ödemeler birinci fıkrada belirtilen sürenin sonuna kadar ertelenir.
Belirtmek isteriz ki, 06.04.2020 tarihinde yayınladığımız sirkülerde de eleştirdiğimiz husus bu yasama faaliyetiyle normlar hiyerarşisine uygun hale gelmiştir. Detaylı bilgi için sirkülerimizin tamamına ilgili linkten ulaşabilirsiniz.
(http://www.tilegal.com/Assets/Upload/memo_kar-dagitimina-iliskin-ba.pdf)
Böylece, uygulamada ciddi sorunlara sebep olacağını öngördüğümüz Ticaret Bakanlığı’nın 31.03.2020 tarihli yazısına istinaden TOBB aracılığıyla 01.04.2020 tarihinde tüm oda ve borsalara gönderilen yazı bakımından artık hukuki bir tartışma söz konusu olmayacaktır.
Kâr dağıtımı sınırlamasına aykırı karar alan genel kurul toplantılarına karşı Ticaret Bakanlığı’nın fesih davası açma yetkisi vardır. TTK m.210/3’e göre “Kamu düzenine veya işletme konusuna aykırı işlemlerde veya bu yönde hazırlıklarda ya da muvazaalı iş ve faaliyetlerde bulunduğu belirlenen ticaret şirketleri hakkında, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca, bu tür işlem, hazırlık veya faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde fesih davası açılabilir”. Bu düzenleme uyarınca Ticaret Bakanlığı tarafından açılan dava ile genel kurul toplantısının iptali veya butlanı gündeme gelebilecektir.
Nihayet kâr dağıtımına ilişkin düzenleme bugün itibariyle (17.04.2020) yasalaşmış ve yürürlüğe girmiştir. TOBB’un yazısından farklı olarak, ilgili maddede söz konusu kâr dağıtımına ilişkin düzenleme süre ile sınırlandırılmış-30.09.2020 tarihine kadar- ve bu sürenin üç aya kadar uzatabileceği veya kısaltabileceği hususunda Cumhurbaşkanı’nın yetkili olduğu belirtilmiştir.
Bu belge sadece hukuki bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tilegal Avukatlık Bürosuna aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel hukuki konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut hukuki problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen Tilegal Avukatlık Bürosu ile iletişime geçiniz.
Geliştirilmiş kredi koşulları, KfW Corona Yardımı ve SARS-CoV-2 İş Güvenliği Standartları (Kaynak: www.bmas.de)
Son Güncelleme Tarihi: 20 Nisan 2020
KfW tekrar şartları iyileştirdi: 22.04.2020 tarihinden itibaren KfW işletme kredileri ile ERP (European Recovery Program) kapsamındaki iş kurma kredilerinde aşağıdaki değişiklikler geçerli olacaktır:
- 800.000 Euro'ya kadar olan krediler için 5 yıl olan azami kredi vadesi 10 yıl olarak değiştirilmiştir. Buna göre, krediyi geri ödemek için daha fazla vakit olacaktır.
- 800.000 Euro'nun üzerindeki krediler için azami kredi vadesi 5 yıldan 6 yıla çıkarılmıştır.
- Arzu edilmesi halinde kredi artık anapara ödemesiz, 1 yıl yerine 2 yıl faiz ödemeli olarak geri ödenebilecektir. Bu sayede kredi geri ödemesinin başladığı süreçte daha düşük taksitler ödeme imkânı doğacaktır.
Detaylara ulaşabilmek için lütfen buraya tıklayınız
16 Nisan 2020'de Federal Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı aşağıdaki bilgileri içeren çerçeve kurallar yayınlamıştır:
1. İş sağlığı ve güvenliği kuralları geçerliliklerini korumaktadır ve ekonominin adım adım düzeltilmesi yolunda SARS-CoV-2'den korunmak adına operasyonel önlemlerle desteklenmelidir!
Kamusal alanda tekrar daha fazla insanın bulunması durumunda enfeksiyon riski artacak ve bununla doğru orantılı olarak enfeksiyon sayıları artarak sağlık sistemine aşırı yüklenme riski ortaya çıkacaktır. Bu durum, salgına dinamik olarak uyarlanan yüksek bir iş sağlığı ve güvenliği standardı gerektirmektedir.
2. Sosyal ortaklığı kullanın, iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarını dahil edin, iş sağlığı hizmet yelpazesini genişletin!
Şirketlerde var olan sosyal ortaklık, günlük şirket hayatında gerekli koruyucu önlemlerin etkili bir şekilde pekiştirilmesine yardımcı olmaktadır. Şirket doktorları ve iş güvenliği uzmanları, SARS-CoV-2 kapsamındaki iş güvenliği standartlarının uygulanması konusunda işverenlere danışmanlık sağlayarak talimatlar verme konusunda desteklemektedir. Şirketler çalışanlarına ek olarak gönüllü gerektiği durumlarda telefon aracılığıyla iş sağlığı hizmetleri sunmaktadır.
3. En az 1,5 metrelik güvenlik mesafesi, işyerinde, binalarda, dış mekanlarda ve araçlarda da uygulanmalıdır!
Şirketlerde güvenlik mesafesinin korunmasına yardımcı olmak üzere belirli alanların kapatılması, işaretlenmesi veya erişim düzenlemeleri uygulamaya konulacaktır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda etkili diğer alternatifler uygulamaya alınır.
4. İş akışları, çalışanların doğrudan temasları olabildiğince az olacak şekilde düzenlenir!
Vardiya değişiklikleri, aralar veya ofiste bulunanların durumları uygun organizasyonel önlemlerle dengelenerek vardiya programları kapsamında çalışanlar arasındaki temaslar minimuma indirilecektir.
5. Asla işe hasta gitmeyin!
Görülür semptomları olan kişiler (hafif ateş, soğuk algınlığı belirtileri, nefes darlığı dahil), şüpheli durum bir doktor tarafından netleştirilene kadar işyerinden ayrılacak veya evde kalacaktır. Çalışanlardan meslektaşlarını tehlikeye atmamak için işe başlamadan önce sağlık durumlarını kontrol etmeleri beklenmektedir.
6. Doğrudan temasın kaçınılmaz olması durumunda ek koruma sağlayın!
Temasın, koruyucu panellerle ayrılmasının mümkün olmadığı durumlarda işveren, çalışanlar ve tesislerine erişimi olan tüm kişiler (müşteriler, servis sağlayıcılar gibi) için ağız ve burnu kapatacak koruyucu maskeler sağlayacaktır.
7. Ek hijyen önlemleri alın!
Gerekli olan el hijyenini sağlamak amacıyla, giriş-çıkışlarda ve iş alanlarının yakınında işverenler tarafından el yıkama olanakları veya dezenfektan sağlanacaktır. Paylaşılan odalar, şirket araçları, iş ekipmanları ve diğer temas alanlarının kısa aralıklarla temizlenmesi enfeksiyondan korunmaya yardımcı olmaktadır. İşyerinde "hapşırma / öksürme protokolüne" uyma hususuna özellikle dikkat edilmelidir!
8. İş sağlığı hizmetlerini kullanın; özellikle risk gruplarını koruyun!
Birçok kişi sağlıkları hususunda korku duymaktadır. Şirket doktorları, işle ilgili sağlık riskleri hakkında çalışanlara bireysel tavsiye sağlamaktadır. Burada, önceden yaşanmış olan hastalıklar ve korkularla ilgili de danışmanlık alınabilmektedir. İşveren, bir çalışanının risk grubunda bulunduğunu tespit etmesi halinde gerekli bireysel koruyucu önlemleri alır.
9. Salgından korunmaya yönelik şirket katkılarını güvence altına alın!
Tespit edilen enfeksiyonlara hızlı tepki verebilmek için, işverenler salgından korunmaya yönelik operasyonel rutinler geliştirerek hastalanmış diğer potansiyel kişileri tanımlamak, bilgilendirmek ve gerekirse izole etmek için yerel sağlık yetkilileri ile iş birliği yapacaktır. Çalışanlar, enfeksiyon şüphesi durumunda şirkette sabit bir muhatapla iletişime geçmeye teşvik edilecektir.
10. "Sağlık önce gelir!" ilkesi uyarınca etkili iletişim!
İşveren, çalışanlarını aktif olarak desteklemelidir. Yerel yöneticiler, çalışanların güvenliklerinin ve sağlıklarının öncelik olduğunu açıkça ortaya koyacaktır. Tüm ilave operasyonel enfeksiyon koruma önlemleri ve direktifleri açıkça izah edilerek gerekirse tatbikat yapılarak öğrenilecektir.
Koronavirüs (COVID-19) Salgınının Yük Taşıma Sözleşmeleri ve Nakliyat Sigortalarına Etkisi
Son Güncelleme Tarihi: 07 Nisan 2020
Bu bilgi notu TİLEGAL Avukatlık Bürosu (http://www.tilegal.com/) tarafından hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından salgın hastalık olarak ilan edilmesi akabinde tüm dünyada bir pandemik olarak kabul gören COVID-19 salgını, çeşitli seyahat yasaklarını ve ulaşımda aksaklıkları beraberinde getirerek Türkiye’de ve tüm dünyada üretim, lojistik ve uluslararası tedarik zincirinde önemli aksaklıklara neden olmuştur.
Seyahat güzergâhlarında yaşanan duraksamalar, karantina uygulamaları ve iş gücü kesintileri nakliyecilerin taşıma işleri için belirlenen transit sürelere riayet etmelerini zorlaştırmış ve taşıma sözleşmelerinin ifasını güçleştirmiştir. Diğer bir yandan, salgının mücbir sebep arz edip etmediği yönündeki tartışmalar, bu olağanüstü dönemde nakliyecinin salgın döneminde vuku bulan gecikmelerden ve emtia hasarlarından sorumlu tutulup tutulamayacağı yönündeki tartışmalarını da beraberinde getirmiştir.
Birçok hukuk sisteminde salgının bir mücbir sebep hali olarak nitelendirildiği görülmektedir. Örneğin Çin Uluslararası Ticaretin Teşviki Konseyi (CCPIT), salgından etkilenen tacirleri olası yaptırımlardan korumak maksadıyla force majeure sertifikaları (force majeure certificate1) düzenlemeye başlamıştır.
Ancak virüs salgınının bir mücbir sebep olarak değerlendirilmesi anılan taşıma sözleşmesinin tabi olduğu hukuk sistemine göre belirlenmelidir. İngiliz hukukuna tabi taşıma sözleşmelerinde taşıma sözleşmesinde açık ve özel bir mücbir sebep düzenlemesi bulunmadığı takdirde, boyutu ve etkisi ne olursa olsun bir ifa engelinin mücbir sebep olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Bunun için taşıma sözleşmesinde “force majeure” düzenlemesi bulunması ve bu düzenleme içerisinde de salgın, karantina gibi hallerin açıkça mücbir sebep olarak zikredilmiş olması gerekir. Aksi takdirde COVID 19 salgını İngiliz hukukuna tabi taşıma sözleşmeleri bakımından bir mücbir sebep hali teşkil etmeyecektir. Taşıma sözleşmesinin İngiliz Hukukuna tabi olması tarafların sorumluluklarını önemli ölçüde etkileyecektir.
A- COVID – 19 SALGINI NEDENİYLE HASAR BİLDİRİM VE HUKUKİ İŞLEM YAPMA (İCRA TAKİBİ, DAVA, TAHKİM) SÜRELERİNİN “DURDURDUĞU” SÖYLENEBİLİR Mİ?
Bilindiği üzere taşıyanla yük ilgilisi arasında çıkan uyuşmazlıklarda, çok kısa ihbar ve hukuki işlem yapma (icra takibi başlatma, dava açma, tahkim başlatma) süreleri belirlenmiştir. Uygulamada, bu sürelere riayet edilmemesinden kaynaklı çok önemli hak kayıpları olduğu gözlemlenmektedir. Adliyelerin çok kısıtlı hizmet vermesi, taşıma sözleşmesi süjelerinin ve hukukçuların bu salgın nedeniyle gerekli işlemleri yapmasının çok da kolay olmadığı aşikardır. Tüm bu sorunları görmezden gelmeyen Kanun Koyucu da çok yerinde bir kararla 23.03.2020 tarihinde 7226 sayılı kanunu çıkarmıştır. Bu kanunun “Geçici 1. Maddesi a bendi”
“ Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler … ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. ”
düzenlemesini getirmiştir. Hiç şüphesiz ki, kanunun açık hükmüne göre “zamanaşımı” ve “hak düşürücü” süreler 13.03.2020 tarihinden, 30.04.2020 tarihine kadar durmuştur.
HUKUKİ İŞLEM YAPMA SÜRELERİ | ||
---|---|---|
TAŞIMA MODU | SÜRE | DAYANAK |
ULUSLARARASI KARA TAŞIMALARI | Bu anlaşma gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların bir yıl içinde açılması gerekir. Ancak, bilerek kötü hareket veya mahkeme tarafından bilerek kötü hareket olarak kabul edilen kusurlarda, bu süre üç yıldır | CMR md 32 |
YURTİÇİ KARA TAŞIMALARI | Bu Kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zamanaşımına uğrar | TTK md. 855 |
HAVA TAŞIMALARI | Eğer bir dava, varış yerine ulaşma tarihinden ya da hava aracının ulaşmış olması gereken ya da taşımanın durdurulduğu tarihten itibaren hesaplanan iki (2) yıllık bir süreç içerisinde açılmazsa, hasara dair haklar geçersiz olacaktır. | Montreal Konvansiyonu md. 35 |
DENİZ TAŞIMALARI | Eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkı, bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşer. | TTK md. 1188 |
Bu kapsamda yukarıdaki tabloda belirtilen bu dönemi de içine alan hak düşümü ve zamanaşımı süreleri 49 gün süreyle durmuştur. Yani, kanunda/konvansiyonda belirlenen sürelere 49 gün eklenecektir. Ancak önemle belirtmek isteriz ki, torba kanunun aynı maddesinin devamında durma süresinin başlangıcı itibariyle (13.03.2020), bitimine 15 günden az bir süre kalan işlemler (27.03.2020 tarihine kadar zamanaşımına, hak düşüme uğrayacak olan alacaklar) için durma süresinin sonuna (30.04.2020) 15 gün eklenmiştir. Yani bu süre diliminde hukuki işlem yapmak zorunda olan ilgililerin bu işlemleri açma süresi, durma süresinden sonra 15 gün daha uzatılmıştır.
Bilindiği gibi, tüm taşıma ilişkilerinde ilgili taşıma moduna göre, taşıma sürecinde meydana gelen hasar, zıya veya gecikmeler bakımından mevzuatta öngörülen ihbarların yapılması son derece önemlidir. Bu bildirimlerin yapılmaması, ispat külfeti ve hatta hak kaybı bakımından çok önemli neticeler doğurur. Söz konusu bildirim süreleri aşağıdaki gibidir:
HASAR BİLDİRİM SÜRELERİ | ||
---|---|---|
TAŞIMA MODU | SÜRE | DAYANAK |
ULUSLARARASI KARA TAŞIMALARI | Hasar, zarar ve ziyanın açıkça görülebildiği hallerde teslim anında; Diğer hallerde ise teslimi takip eden yedi gün içerisinde (pazar günleri ve resmi tatiller hariç) yazılı olarak; Gecikme halinde ise alıcının kullanımına verildiği tarihten sonraki yirmi bir (21) gün içinde; | CMR md 30 |
YURTİÇİ KARA TAŞIMALARI | Hasar, zarar ve ziyanın açıkça görülebildiği hallerde en geç teslim anına kadar; Diğer hallerde ise teslimden sonraki yedi gün içerisinde; Gecikme halinde ise teslimden itibaren yirmi bir (21) gün içinde; | TTK md. 889 |
HAVA TAŞIMALARI | teslim almaya yetkili şahıs hasarın fark edilmesinden sonra derhal; kontrol edilen bagajlar bakımından teslim tarihinden itibaren yedi (7) gün içerisinde; kargolar bakımından teslim tarihinden itibaren on dört (14) gün içerisinde; Gecikme halinde ise bagaj ya da kargonun alıcının kullanımına verilmiş olması gereken tarihten itibaren yirmi bir (21) gün içerisinde; | Montreal Konvansiyonu md. 31 |
DENİZ TAŞIMALARI | Ziya ve hasarın açıkça görülebildiği hallerde en geç gönderilene teslim anında yazılı olarak; Diğer hallerde eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde; Gecikme halinde ise, gönderilene teslim tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak altmış (60) gün içinde; | TTK md. 1185 |
Peki salgın döneminde vuku bulan hasar ve gecikmeler bakımından ilgili mevzuatta öngörülen bildirim sürelerine riayet edilmeye devam edilmesi gerekir mi?
İlgili yasa hükmü bildirim sürelerini de kapsam içerisine aldığından kural olarak bildirim sürelerinin de durması gerekeceği söylenebilir. Ne var ki anılan düzenlemenin amacı salgın nedeniyle bir takım yasal işlemlerin gerçekleştirilmesinin fiilen imkânsız hale gelmesi karşısında hak kaybının önüne geçilmesidir. Hal bu iken salgının etkisi sürüyor olmasına rağmen bir şekilde taşıma sürecinin tamamlanması ve emtianın gönderilen tarafından teslim alınması halinde gönderilenin bildirim yükümlülüğünün sırf ilgili yasa hükmü nedeniyle ertelenmesi 7226 sayılı Kanunun yukarıda izah edilen amacı (ratio legis) ile çelişebilecektir. Bu nedenle bildirim sürelerinin her bir olay özelinde ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca, zaten çok kısa olan bu ihbar sürelerinin “durma süresi” içinde başlayıp biteceğiz – en azından kahir ekseriyeti için-kuvvetle muhtemel olduğundan, acaba geçici maddesinin devamında bahsedilen, bitme süresinden sonraki ek 15 günlük süreden de faydalanılabilecek midir sorusu da akla gelebilecektir. Bu sorulara yargının bir cevap vereceği kuşkusuzdur, ancak, şayet imkan varsa, yük ilgililerinin mevzuatta belirtilen sürelere uymaya çalışması, ileride olabilecek hukuki tartışmaların önüne geçilebilmesi açısından uygun olacaktır. Burada, özellikle, taşıma sürecinin devam ettiği ve yükün gönderilene teslim edildiği her bir somut olayda kısmi ziya ve hasar için yapılacak bildirimlerin karine etkisi gözetilerek, yapılmaya devam edilebileceği düşünülebilir.
B- COVID 19 SALGINININ KARA VE HAVAYOLU TAŞIMALARINA ETKİSİ
- COVID 19 SALGINI “ÖNGÖRÜLEMEYEN HAL” OLARAK KABUL EDİLMELİ MİDİR?
COVID – 19 salgını sebebiyle özellikle risk arz eden bölgelere kısmi ve tam seyahat yasakları getirilmiş, gümrük işlemleri yavaşlatılmıştır. Çin Karayolu Taşıma Birliği (China Road Transport Association) verilerine göre Çin Halk Cumhuriyetinde salgının başından bu yana karayolu üzerinden gerçekleştirilen yolcu taşımacılığının 52.4 % oranında, yük taşımacılığının ise 24.8 % oranında düşüş göstermiş olması bunun en çarpıcı örneğidir 2.
Peki, taşıyıcı COVID-19 salgını döneminde meydana gelen hasar ve gecikmelerden sorumlu tutulabilir mi? Uluslararası Kara Taşımaları bakımından uygulama alanı bulan CMR Konvansiyonunun 17/2. maddesi gereği, taşıyıcı öngöremeyeceği ya da önlemesine imkân bulunmayan kayıp, hasar veya gecikmelerden sorumlu tutulamaz. Yurt içi kara taşımaları bakımından uygulama alanı bulan Türk Ticaret Kanununda da benzer bir düzenleme bulunmakta olup; TTK’nun 876. maddesi uyarınca zıya, hasar ve gecikme, taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmişse, taşıyıcı sorumluluktan kurtulur. Bu durumda kural olarak taşıyıcının öngöremeyeceği bu salgından ileri gelen gecikme ve hasarlardan sorumlu tutulması mümkün değildir.
Ancak bu sorumsuzluk halinin geniş yorumlanmaması, diğer bir ifade ile COVID - 19 salgınının istisnasız her emtia hasarı ve gecikme bakımından “öngörülemeyen hal” olarak kabul edilmemesi gerekir. Zira salgın hastalığın taşıyıcının sorumluluğunu ortadan kaldırabilmesi için taşıyıcının en yüksek özeni göstermesi ve en ileri tedbirleri alması halinde dahi hasar ya da gecikmenin önüne geçemeyecek olması, durumun herhangi bir şekilde taşıyıcı atfedilememesi gerekir. Bu durum taşıyıcının sorumluluğunun bir kusursuz sorumluluk hali olmasa dahi, ağırlaştırılmış bir kusur sorumluluğu olmasından ileri gelmektedir. Hal bu iken taşıyıcı frigorifik araç ile gerçekleştirdiği uluslararası kara taşımalarında taşıma rotası üzerinde bulunan gümrük idarelerinde yaşanan yavaşlamalardan ve aksaklıklardan kaynaklanan gecikme zararlarından sorumlu tutulamayacakken, bu gecikme zarfında frigorifik zincirin kırılmasından doğan emtia hasarlarından sorumlu olmaya devam edecektir. Zira taşıyıcının soğuk zincirin kırılmasını engellemek için soğutma sistemini çalışır halde muhafaza etmek gibi emtianın hasara uğramasına mani olacak gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü, taşımanın herhangi bir nedenle gecikmesi veya aksaması halinde de geçerliliğini korumaya devam etmektedir.
Bu kapsamda hava taşımaları bakımından özel bir değerlendirme yapılması gerekir. Zira hava taşımalarında taşıyıcının sorumluluğunu kaldıran haller Montreal Konvansiyonunun 18. maddesinde sınırlı sayıda sayılmıştır. İlgili maddenin (d) bendinde “kargonun girişi, çıkışı ya da geçişi ile bağlantılı olarak gerçekleştirilen kamu otoritesi faaliyetleri” taşıyıcının sorumluluğunu ortadan kaldıran istisnai hallerden sayılmıştır. Bu durumda idarelerin kararı ile havaalanlarının kapanması, taşıma rotası üzerinde karantina uygulanması gibi sebeplerle taşıma sürecinin aksamasından kaynaklanan gecikme ve hasarlardan taşıyıcının sorumlu tutulması mümkün değildir. Burada, sorumluluktan kurtulmada temel aranacak husus COVID-19 salgını ile meydana gelen hasar veya zayi arasında İLLİYET BAĞI olması ve bunda ilgilinin kusurlu hareket etmemesidir. İlliyet bağı hukuki olarak kurulduğunda, taşıyıcı/taşıyan sorumluluktan kurtulabilecek; aksi takdirde tek başına sorumluluktan kurtulma sebebi olmayacaktır.
- TAŞIMANIN SALGIN SEBEBİYLE “İMKÂNSIZ” HALE GELMESİ HALİNDE YÜK İLGİLİSİNDEN TALİMAT ALINMASI GEREKİR Mİ?
CMR Konvansiyonunun 14. maddesi uyarınca taşıyıcının taşıma işini sevk mektubunda öngörülen koşullara uygun olarak yerine getirmesi bir sebeple imkânsız hale gelir ise, taşıyıcı yük üzerinde tasarruf etme hakkına sahip olan yük ilgilisinden talimat istemekle yükümlüdür. Benzer bir düzenleme TTK’nun 869. maddesinde de yer almaktadır. Buna göre, taşıma sürecinin COVID – 19 salgını nedeniyle aksaması halinde taşıyıcı gecikmeksizin yük üzerinde menfaat sahibi olan yük ilgilisine durum hakkında bildirimde bulunmalı ve durum ile ilgili talimat istemelidir.
Taşıyıcının yük üzerinde menfaat sahibi yük ilgilisinden talimat alamaması ya da talimat almasının mümkün olmaması halinde taşıyıcı tasarruf hakkı sahibinin menfaatine en uygun düşecek tedbirleri almakla yükümlüdür. Taşıyıcı bu kapsamda taşınan emtianın muhafazası için saklama sözleşmeleri akdedebilir, emtiayı boşaltabilir, bir başka araca aktarabilir, satabilir hatta imha edebilir. Taşıyıcı bu faaliyetlerinden ötürü yük ilgilisi tarafından sorumlu tutulamayacağı gibi yük ilgilisinin menfaatlerine uygun düştüğü ölçüde bu kapsamda yaptığı masrafları da talep edebilecektir.
Salgın sürecinde alınan tedbirlerin güzel bir örneği Türkiye, İran ve Irak arasında gerçekleştirilen karayolu taşımalarında gözlemlenmiştir. Türkiye İran sınırından araç geçişlerinin yasaklanması üzerine sınırda bulunan tampon bölgede sürücü ya da römork değişikliği yapılmaya başlanmıştır. Benzer bir durum Türkiye – Irak sınırında da gözlemlenmektedir. Normal şartlar altında taşıyıcının şoför değişikliği ve mutat olmayan araç değişikliği yapması yükümlülüğünün ihlali olarak nitelendirilebilecek iken, taşıyıcının yukarıda izah edilen çerçevede aldığı bu gibi tedbirler nedeniyle sorumlu tutulması mümkün değildir.
C- COVID-19 SALGINI, DENİZ YOLU TAŞIMA SÖZLEŞMELERİNİ NASIL ETKİLER?
TTK’nın 1179. maddesinde, taşıyanın veya adamlarının kastından veya ihmalinden doğmayan sebeplerden ileri gelen zarardan taşıyanın sorumlu olmadığı düzenlenmiştir. Korona salgınının, ani, beklenmedik ve öngörülemez olduğu kabul edildiğinde; taşıyanın kastından veya ihmalinden de söz edilemeyebilecektir. Ayrıca TTK m.1182/1-b hükmünde “resmi makamların emirleri veya karantina sınırlamaları”, taşıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet bağı karinelerinden yararlandığı hallerden sayılmıştır. Bu çerçevede, TTK m.1179 ve m.1182/1-b hükümleri uyarınca taşıyan, yükün ziyaı veya hasarından sorumlu tutulamayacaktır. Ancak zararın oluşmasında taşıyana atfedilebilecek bir kusur varsa taşıyan, kusuru sebebiyle oluşan zarardan sorumlu olacaktır.
Covid-19 salgını, tüm sözleşmeleri olduğu gibi taşıma sözleşmelerini (çarter partileri) de hiç kuşkusuz etkilemektedir. Bu husustaki değerlendirmeler, sözleşmenin uygulanacağı hukuka göre değişiklik gösterecektir. Örneğin İngiliz Hukuku’nda mücbir sebep, yalnızca ilgili sözleşmede açıkça tanımlanmış ise kabul edilebilmektedir. Yani sözleşmede mücbir sebebe ilişkin hüküm bulunmalı ve bu hükümde salgın hastalık, mücbir sebepler arasında sayılmış olmalıdır. Bu sebeple, BIMCO’nun donatan firmalara çarter partileri yeniden düzenlenmesi tavsiyesinde bulunduğu bilinmektedir. Aksi halde söz konusu salgın, tarafların sözleşmesel yükümlülüklerini sora erdirmeyecektir. Örneğin taşıma sözleşmelerinde sıkça atıf yapılan Gencon 94 standart metninde, “salgın hastalık ve karantina“ durumuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı görülmektedir. Gencon 94’ün standart metninde General Strike, War Risks ve General Ice klozları dışında mücbir sebep sayılabilecek bir husus düzenlenmemiştir.
Türk hukuku bakımından ise bir sözleşmede mücbir sebebe ilişkin bir düzenleme olmasa bile, şartları varsa TBK’nın 136 – 138 md arasının uygulanma ihtimali olacaktır. Başka bir deyişle, salgın nedeniyle sözleşmesinin ifası tamamen imkansız hale geldiyse TBK md. 136, kısmen imkansız hale geldiyse TBK md. 137 uygulanacaktır. Eğer, sözleşmenin ifası tamamen veya kısmen imkansız hale gelmediyse ancak Covid 19 nedeniyle taraflar için aşırı ifa güçlüğü meydana gelmiş ise bu durumda TBK md. 138 hükmü uygulanacaktır. Türk Hukuku kapsamında Covid-19 salgınının sözleşmelere etkisine ilişkin detaylı bilgileri ofisimizce yayınlanan “10 Soruda Covid-19’un Sözleşmelere Etkisi”3 isimli bilgi notundan ulaşabilirsiniz. Bu kapsamda, Türk hukukuna tabi bir taşıma sözleşmesinde, Covid-19 salgını sebebiyle tarafların yükümlülüklerinin nasıl etkileneceğinin her somut olay bakımından BK, TTK hükümleri ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekecektir.
Peki deniz yolu taşıma sözleşmeleri, Covid-19 salgını sebebiyle feshedilebilir mi? Deniz yoluyla yapılan taşımalar bakımından taraflara taşıma sözleşmesini fesih hakkı veren haller TTK md.1218’de düzenlenmiştir. TTK md.1218/1’e göre; sözleşme gereğince taşınacak olan eşyanın tamamının yükleme limanından ihracının veya varma limanına ithalinin yahut transit geçişinin yasaklanması gibi bir kamu tasarrufu yüzünden sözleşmenin ifasının engellenmiş olması her iki tarafa herhangi bir tazminat vermekle yükümlü olmaksızın sözleşmeyi feshedebilme hakkı vermektedir. Buradan hareketle, örneğin Çin’e yapılan ithalat-ihracatların salgın hastalık veya karantina sebebiyle bir kamu otoritesi tarafından yasaklanması halinde tarafların bir tazminat vermekle yükümlü olmaksızın sözleşmeyi feshedebilmesinin mümkün olduğu düşünülebilir. Zira, maddede açık bir biçimde salgın yazmasa da ihraç veya ithal edilen eşyanın yahut transit geçişinin yasaklanması gibi bir kamu tasarrufuna, Covid - 19 nedeniyle herhangi bir ülkeden gemi ile taşınan emtianın ithalinin kamu otoritesi tarafından yasaklanması örnek olabilir. Özetle, maddede yer alan “gibi” ifadesi kanun koyucunun amacının maddede sayılan hallerle sınırlı olmadığını ve benzer hallerinde maddenin kapsamında yer alacağını göstermektedir. Maddede açıkça belirtilmiş, limanların abluka altına alınması haline benzer bir durum olan Covid - 19 nedeniyle limanların tedbir amaçlı kapatılmasının da bu kapsamda değerlendirilmesi mümkündür.
Burada belirtmek gerekir ki; normal şartlarda gemi yüklemeden sonra yola çıkıp tahliye limanına vardığında fesih her iki taraf için de çok uygun olmamaktadır. Şöyle ki; taşıyan yüklediği emtiayı tahliye limanına kadar taşımış ve navluna hak kazanmış, taşıtan da ticari işi için taşıttığı emtianın tahliye limanında teslimini beklemektedir. Ancak, Covid - 19 gibi salgın hastalıklar nedeniyle eğer makul bir süre içerisinde bir çözüm sağlanamıyor ise sözleşmenin amacının kaybolduğu durumlarda tarafların elinde TTK md. 1218’in işletilerek fesih opsiyonunun düşünülmesi önemlidir. Bununla birlikte, yolculuk başladıktan sonra sözleşmenin ifası engellenmiş ise TTK md. 1218/2 gereğince fesih hakkının kullanılması için 1 ay boyunca engelin kalkmasının beklenmesi gerekmektedir.
Sözleşmenin yolculuk başladıktan sonra TTK md. 1211’e göre navlun sözleşmesinin feshi halinde dahi kaptanın TTK md. 1112’de yer alan yükle ilgililerin menfaatini korumaya devam etme zorunluluğu vardır. Kaptanın bu durumda yükle ilgili zararın önüne geçilmesi veya azaltılması için yük ilgililerinden talimat alması ve talimat alamadığı takdirde de yükü korumak için kendi takdirine göre hareket etmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, kaptan acil hallerde talimat bile almadan durumun gereğine göre emtiayı varma limanına taşıtmak veya eşyanın güvenli bir yerde depo edilmesini veya uygun fiyatla satılmasını sağlamak zorundadır.
- DENİZ YOLU TAŞIMA SÖZLEŞMELERİ COVID - 19 NEDENİ İLE KAYNAKLANAN GECİKME DURUMUNDA NASIL ETKİLENİR ?
TTK md. 1222’ye göre “ yolculuğun öngörülenler dışında tabii olay veya umulmayan diğer bir hal yüzünden başlamadan veya başladıktan sonra gecikmesi, tarafların hak ve yükümlülüklerini değiştirmez; meğerki, bu gecikme yüzünden sözleşmenin belli amacı kaybolmuş olsun. Bununla beraber, umulmayan halden kaynaklanan ve mevcut şartlara göre uzunca bir zaman süreceği anlaşılan gecikmelerde, taşıtan, gemiye yüklenmiş olan eşyayı rizikosu ve gideri kendisine ait olmak ve zamanında tekrar yüklemek şartıyla yeterli ve uygun bir teminat göstererek boşaltmaya yetkilidir. Yine, taşıtan yüklemenin yeniden yapılmaması halinde navlunun tamamını ödemek ve boşaltmanın sebep olduğu zararları tazmin etmek zorundadır. Kısacası, temel prensip salgın gibi umulmayan hallerde sadece gecikme nedeniyle fesih hakkının olmadığıdır. Ancak, bu gecikme nedeni ile sözleşmenin amacı kaybolduysa yani sözleşme artık katlanılamaz bir hal aldıysa fesih imkanı doğabilir.
COVID-19 SALGINI SEBEBİYLE GEMİNİN SÜRESİNDE YÜKLENEMEMESİ/TAHLİYE EDİLEMEMESİ DURUMUNDA TAŞIYAN DEMURAJ ÜCRETİ TALEP EDEBİLİR Mİ?
Covid-19 salgını, her ne kadar ticari hayatı oldukça yavaşlatmış olsa da gemi seferleri, yükleme ve tahliye işlemleri devam etmek durumundadır. Bu durumda karşılaşılan sorunlardan birini de karantina veya salgın hastalık sebebiyle limanın yükleme/tahliyeye elverişli olmaması durumunda geçen süreler sebebiyle demuraj ücretinin doğup doğmayacağı oluşturmaktadır.
Bilindiği üzere, serbest sürenin başlaması için öncelikle geminin usulüne uygun bir hazırlık bildirimi (NOR) vermiş olması ve demuraj talep edebilmek için yüklemenin/tahliyenin serbest süre içerisinde tamamlanamamış olması gerekmektedir. Peki, geminin Covid-19 salgını sebebiyle limana kabul edilmemesi veya karantina durumlarında, serbest süre ve demuraj işleyebilir mi? Bu sürelerin başlayabilmesi için öncelikle geminin hukuken veya fiilen hazır hale olması ve COVİD 19 açısından özellikle serbest pratika (free pratique) alması gerekir. NOR’un geçerli olması ve sürelerin işleyebilmesi serbest pratikanın gerekli olmaması için tarafların, aralarındaki taşıma sözleşmesinde bu kapsamda bir düzenleme yapıp yapmadığı incelenmelidir.
Uygulamada farklı kurumların hazırladığı matbu çarter partiler kullanılmakta ve recaplerle hükümleri taraflarca her somut olaya göre değiştirilebilmektedir. COVİD-19’un demuraja etkisi bakımından önemi olacak iki yeknesak taşıma sözleşmesinin ilgili maddelerine aşağıda atıf yapılacaktır ;
- Gencon 94’ün 6. maddesinde ve 110. satırında; geminin, “serbest pratika” düzenlenip düzenlenmediğine bakılmaksızın NOR verebileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, sürenin başlaması için serbest pratika alınması gerekmediğinden, yanaşılacak limanın uygun olmadığı veya gemide salgın hastalık bulunduğu durumlarda dahi gemi NOR verebilecek ve serbest süre başlayacak ve devamında demurajın işlemesine neden olacaktır. Bu nedenle, salgın hastalıkların da dahil olduğu ayrı bir mücbir sebep klozu içermeyen Gencon 94’e atıf yapılan taşımalarda bu hususa özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir.
- Özellikle petrol taşımalarında sıkça kullanılan BPVOY (BP Voyage Charterparty) sözleşmesinden örnek vermek gerekirse; 6. maddesinde 270 – 276 satırları arasında serbest pratika verilmeden geçerli bir NOR verilmiş sayılmayacağı belirtilmiştir. NOR verildikten 6 saat sonra serbest pratika belgesi alınırsa bu durumda NOR geçerli hale gelecektir. NOR verilmesine rağmen 6 saat içerisinde serbest pratika alınmadığı durumlarda kaptana bir protesto mektubu gönderme imkanı tanınmıştır ancak yine de serbest pratika alınmadan NOR işlemeye başlamayacaktır. Burada özellikle belirtmek gerekir ki; 972 – 977 satırları arasında özel bir karantina hükmü de yer almakta olup, bu klozda geminin gideceği limanda karantina tedbirlerinin alındığının taşıtan tarafından gemi yola çıkmadan önce biliniyor olması halinde serbest süre ve demurajın işlemeye başlayacağı ancak bu durumun yola çıktıktan sonra ortaya çıkması halinde taşıtanın karantina tedbirlerinden dolayı gecikmeden sorumlu olmayacakları da düzenlenmiştir.
Bu çerçevede, salgın hastalık konusunun mücbir sebepler kısmında ayrı bir şekilde çarter parti ya da recap de düzenlenmesi ve yine demuraj ile ilgili hususlarda da salgın hallerine ilişkin özel düzenlemelerin yer alması gerekmektedir. Örnek olarak BIMCO’nun Ebola salgını döneminde düzenlenmiş Çarter partiler için Enfeksiyöz ve Bulaşıcı Hastalıklar Klozu bulunmaktadır ve halen geçerliliğini devam ettirmektedir.4 Söz konusu değerlendirmelerimiz, genel değerlendirmeler içermekte olup her çarter partiye ve tabi olduğu hukuka göre değişiklik göstereceğinden her bir olay bakımından ayrı inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiğini önemle belirtmek isteriz.
- COVID-19 SEBEBİYLE TAŞIYAN, ROTADA VEYA LİMANDA DEĞİŞİKLİK YAPABİLİR Mİ?
Covid-19 sebebiyle taşıyanın farklı bir limana yanaşması veya rota değiştirmesinin mümkün olup olmadığı, uygulanacak hukuka göre değişiklik göstermektedir. Türk Hukuku bakımından değerlendirecek olursak; TTK md. 1178 uyarınca taşıyan, eşyayı navlun sözleşmesinde belirtilen limanda teslim etmekle yükümlüdür. Rota değiştirilmesi durumunda değişikliğin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
TTK md.1113/1 uyarınca, umulmayan bir hal sebebiyle kaptan, durumun gereklerine ve uygulamaya zorunlu olduğu talimata göre sefere başka bir rota üzerinden devam edebilir, ara verebilir veya kalkma limanına geri dönebilir. Bu durumda, Covid-19 salgını, bu maddede belirtilen “umulmayan bir hal” olarak değerlendirilebilirse taşıyanın rotada değişiklik yapabileceği sonucuna varılabilir. Ancak unutulmamalıdır ki bu durum da, her somut olayın şartlarına göre incelenmeli ve ayrı değerlendirilmelidir.
Rotadan sapmanın haklı sayıldığı diğer bir hal ise TTK’nun 1220. maddesinde düzenlenmiş olan denizde can ve mal kurtarma halidir. TTK’nun 1220. maddesi aynı zamanda “diğer haklı bir sebeple” rotadan sapma şeklinde bir kategori içermektedir ki Covid-19 salgını da bu kapsamda sayılabilecektir. Ayrıca taraflar, navlun sözleşmesine veya konşimentoya koyacakları bir hükümle, taşıyana rotadan sapma yetkisi verebilirler ki bu durumda da rota değişikliği, haklı sapma olarak değerlendirilecektir. Bu kapsamda, gemiden birinin hastalanması durumunda da rotadan sapmanın can kurtarma kapsamında değerlendirilmesi mümkün olabilir.
- COVID-19 SALGINI SEBEBİYLE GEMİNİN SORUMLULUK SİGORTACISI OLAN P&I KULÜBÜ DEVREYE GİREBİLİR Mİ?
Covid-19 salgını tüm dünyayı etkisi altına almaya devam ederken deniz yoluyla gerçekleşen taşımalar da bu süreçte devam etmekte olup; bu durumda Covid-19 salgın hastalığının P&I Kulüpleri tarafından da yakın takip edildiği açıktır. Bu kapsamda, geminin P&I Kulübünün hangi aşamada devreye gireceği ve ne tür masrafları karşılayıp karşılamayacağı sorunu ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki; her şeyden önce donatanın TTK md. 932 gereği gemiyi denize, yola ve yüke elverişli halde hazır tutması, yüklemeden önce ve seyir süresince Covid-19 salgını ile ilgili gerekli tüm hazırlıkları yapmış olması gerekmektedir. Örneğin, donatanın rotasını riskli/karantinaya alınmış bir limana çevirmesi veya sigortacısının kendisine daha önce almasını bildirdiği önlemleri almayarak hasarın doğmasına sebebiyet vermesi gibi hallerde P&I Kulübü, meydana gelen hasarı kuvvetle muhtemel teminat kapsamına almayacaktır.
Covid-19 salgını ile ilgili olarak birçok P&I Klubü, üyelerine Covid-19'un etkileri ve bu konuda Kulüp kapsamının işleyişi hakkında sirküler hazırlamışlardır. Bu metinlerde, gemi adamlarının çalışma süresi boyunca Covid-19 salgını nedeniyle hasta olması veya mürettebat üyesinin ölmesi neticesinde katlanılan masraf ve yükümlülüklerin teminat kapsamında olduğunu, bu salgının diğer tüm mürettebat hastalıkları veya ölüm sebepleriyle aynı şekilde ele alındığını, Covid-19 salgını ile ilgili gemi mürettebatında meydana gelen hastalıkların ya da ölümlerin kapsam dışında tutulmasının söz konusu olmayacağı belirtilmiştir.
Covid-19 salgını sebebiyle geminin karantina düzenine tabi tutulması ihtimalinde ise, Covid-19 salgının gemideki mürettebatı etkilemesi sonucu ortaya çıkan ek masrafların, herhangi bir karantina döneminde geminin net giderlerinin ve işletme maliyetlerinin, geminin temizlik maliyetlerinin ve bu salgın sebebiyle meydana gelen diğer giderlerin sigortalı gemideki salgının doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıkması koşuluyla karşılanacağını da belirtmişlerdir.
D- COVID 19 SALGINI SÜRECİNDE DOĞAN HASAR TALEPLERİ NAKLİYAT EMTEA SİGORTASI TEMİNATI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLEBİLİR Mİ?
Her ne kadar hukukumuzda sözleşme serbestisi prensibi geçerli olsa da, sigorta sözleşmeleri bakımından mutlak bir sözleşme serbestisinin varlığından söz etmek mümkün değildir. Zira sigorta sözleşmelerinin Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen sigorta genel şartlarına ve Türk Ticaret Kanunun emredici hükümlerine uygun olması gerekir. Kalan hususlarda sıklıkla Enstitü Yük Klozlarına atıfta bulunduğu görülmektedir. Bunlar “özel şart” niteliğindedir, poliçede her zaman aksi kararlaştırılabilir. Sigorta poliçesi ile sağlanan teminatın kapsamı olay bazında değişkenlik göstereceğinden, COVID – 19 salgını sürecinde doğan gecikme ve hasar taleplerinin sigorta teminatı kapsamında kalıp kalmadığı hususunda mutlak bir kanıya varmak, poliçeyle ek teminat verilip verilmediğini incelemeden mümkün değildir. Her bir sigorta poliçesinin içeriği ve kapsamının olay bazında özel olarak değerlendirilmesi gerekir.
Emtia Nakliyat Sigortası Genel Şartları özel olarak salgın rizikosuna değinmemekte ancak malların sevk ve naklinde gecikme ve karantina kaynaklı talepleri teminat dışı bırakmaktadır. Bu durumda salgından kaynaklanan emtia hasarlarının sigorta kuvertüründe değerlendirilmesi mümkün olmasına rağmen gecikme kaynaklı hasarlar teminat dışı sayılabilecektir. Karantina kaynaklı talepler bakımından ise “karantina” ifadesinin hukuki tanımı önem arz edecektir5.
Uygulamada poliçelerde sıklıkla Enstitü Yük Klozları (A)’ya atıf yapılmakta olup, bu klozların 1. maddesinde “Bu sigorta, aşağıdaki 4,5,6 ve 7. klozlarda istisna edilenler hariç, sigorta edilen şeyin her türlü riziko nedeniyle uğrayacağı ziya veya hasarı kapsar.” denilmektedir. Kısacası, 1.maddeye göre, Enstitü Yük Klozları (A)’nın tabi olduğu bir poliçede bir rizikonun teminat dışı sayılması 4,5,6 ve 7. klozlarda açık bir biçimde istisna edilmiş olmasına bağlıdır.
Açıkça istisna edilen haller haricinde tüm rizikolar bakımından teminat sağlayan Enstitü Yük Klozları (A) da salgın halini istisna edilen haller içerisinde saymamıştır. Ancak istisna hallerinden 4.5. maddede sigorta kapsamındaki bir tehlikeden olsa bile yakın nedeni gecikme olan zıya, hasar veya masrafları sigorta teminatından istisna edilen hallerden sayıldığı görülmektedir. Bu durumda tıpkı genel şartlarda olduğu gibi salgından kaynaklanan hasar taleplerinin teminat kapsamında değerlendirilmesi mümkün iken, hasar talebinin yakın nedeninin salgından ziyade gecikme olarak nitelendirilebildiği hallerde hasarın teminat dışı olarak değerlendirilmesi riski doğacaktır.
Emtea Nakliyat Sigortası Genel Şartlarının 28. maddesinde “ Özel Şartların Genel Şartlardan önce uygulanır.” denilmektedir. Bu nedenle Enstitü Yük Klozları (A) ile poliçe klozlarının her olay bazında dikkatle incelenmesi gerekecektir.
Ancak önemle belirtmek isteriz ki, Nakliyat Emtea Sigortası kapsamında istisna olan gecikme zararları, taşıtan ile taşıyan arasındaki ilişkide yukarıda da detaylıca izah edildiği üzere, şartları oluşmuşsa ve ifa imkansızlığına ilişkin izahatlarımız saklı kalmak kaydıyla taşıyanın sorumluluğunu gerektirebilecektir. Böyle bir durumda, doğrudan taşıtanın, taşıyana bir talep yöneltmesi durumunda taşıtanın “Taşıyan Sorumluluk Sigortası” ödeme yapmak zorunda kalabilecektir.
Sigorta sözleşmeleri açısından da 7226 sayılı torba kanunun Geçici 1. Maddesindeki sürelerin durmasına ilişkin olarak, özellikle sigorta hukuku açısından önemli olan ihbar süreleri, sigorta sözleşmelerinden kaynaklı davalar açısından da geçerli olduğunu düşünülebilecektir. Ayrıca, TTK 1472 uyarınca tazminat ödemeyle sigortalısına kanunen halef olan sigortacı da ilgilisine rücu haklarını kullanırken aynı ek sürelerden faydalanacaktır.
Sonuç olarak, Covid-19 salgını sebebiyle deniz yolu, kara yolu ve hava yolu ile taşınan yükte meydana gelen hasarın teminat kapsamında olup olmayacağı ile ilgili olarak ilk izlenimler, salgının nakliyat emtia sigortası üzerindeki etkisinin sınırlı olacağı, poliçede yer alan diğer düzenlemelerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği yönündedir. Ancak, ICC (A)’nın uygulandığı bir poliçede yakın nedeni gecikme dışı olan salgınla ilgili bazı hususların teminat içinde değerlendirilmesinin mümkün olduğu düşünülebilecektir.
Bu belge sadece hukuki bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Tüm hakları Tilegal Avukatlık Bürosuna aittir. Kısmen dahi olsa izinsiz kullanılamaz. Genel hukuki konularla ilgili olarak hazırlanan bu bilgi notu, somut hukuki problemlerinizde birebir uygulanmayabilir. Somut problemleriniz hukuk danışmanlarınıza başvurmanızı önemle hatırlatmak isteriz.
Konu ile ilgili ayrıntılı bilgi için lütfen Tilegal Avukatlık Bürosu ile iletişime geçiniz.
Kar Payı Dağıtımının Kısıtlanması Hakkında Duyuru
Son Güncelleme Tarihi: 06.04.2020
Bu bölüm Bu bölüm Rödl&Partner Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. desteğiyle hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Ticaret Bakanlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (“TOBB”) ’ne ilettiği 31.03.2020 tarihli duyuru ile COVID-19 sebebiyle sermaye şirketlerinin öz kaynaklarının korunmasının önemine işaret etmiştir.
Buna istinaden TOBB, odalara ve borsalara gönderdiği yazıda kar payı dağıtımının kısıtlanması ile ilgili duyurunun tüm şirketlere yapılmasını talep etmiştir.
Buna göre, sermaye şirketlerinin 2019 yılı hesap dönemine ilişkin olarak bu yıl gerçekleştirilecek Genel Kurul Toplantılarında gündeme alınacak nakit kâr payı dağıtımı hakkında:
- Geçmiş yıl kârlarının dağıtıma konu edilmemesi,
- Dağıtım tutarının 2019 yılı net dönem karının %25'ini aşmaması ve
- Yönetim kuruluna kâr payı avansı dağıtımı yetkisi verilmemesi
hususlarının şirketlerce gündeme alınması talep edilmiştir.
Bu talebin hukuki dayanağı ise, 28.11.2012 tarihli ve 28481 sayılı Resmi Gazete' de yayımlanan “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik” in 13. maddesinin 5. Fıkrasıdır. Söz konusu fıkra aşağıdaki gibidir.
“Yapılan denetim sonucunda veya herhangi bir sebeple Bakanlıkça, şirket genel kurulunda görüşülmesi istenen konuların gündeme konulması zorunludur.”
Buna göre firmalar 2020 yılı Genel Kurullarında bu hususu gündeme almak zorundadırlar. Bunun yanında zorunluluk yukarıda belirtilen hususların gündeme alınmasına ilişkin olup, şirketlerin aksi yönde karar almalarına engel bir durum bulunmamaktadır.
Bu halde Bakanlık duyurusunun Türk Ticaret Kanunu’nun kar payına ilişkin kısıtlamaları çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre hâlihazırda şirketler belli şartları karşıladıktan sonra kar payı dağıtımı yapabilmekle birlikte Bakanlığın COVID-19 salgının etkilerini azaltmaya yönelik bu duyurusunu borca batıklık veya sermaye kaybına ilişkin maddelerle birlikte değerlendirmekte fayda vardır.
Türk Ticaret Kanunun ilgili 376. Maddesi ile;
- Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kalması ve
- Sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılması
halinde alınması gereken tedbirlere işaret edilmiştir.
Bu çerçevede şirketler, ne kadar süre devam edeceği henüz kestirilemeyen salgının sermayenin erimesine sebebiyet vermemesi veya borca batıklık durumu yaratmaması amacıyla; kar payı dağıtımı yapmamak ya da belirtilen sınırda kalmak üzere yapmak suretiyle salgın sebebiyle borca batık duruma düşmeye ya da sermayenin kaybolmasına engel olabilecekler ve borçlarını ödeyebilme konusunda kendilerini güvenceye alabileceklerdir.
Yapılan bu duyuru öncesinde kar dağıtımına ilişkin karar alıp henüz uygulamamış olan firmaların da kar dağıtımını yaparken söz konusu duyuruyu dikkate almaları, mali yapılarının korunması açısından önem arz etmektedir.
Kredi Kartı ile Ödenebilen Vergi Türlerinin Kapsamının Genişletilmesi
Son Güncelleme Tarihi: 30.03.2020
Bu bölüm Bu bölüm Rödl&Partner Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. desteğiyle hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 30.03.2020 tarihinde yayımladığı duyuru uyarınca Yeni Korona Virüs Hastalığına (Kovid-19) karşı alınan tedbirler kapsamında kredi kartları ile interaktif vergi dairesi üzerinden tahsil edilen vergilerin kapsamı genişletilmiştir.
Buna göre, aşağıda belirtilen vergi türlerinden 50.000 TL’ye kadar olan borçların İnteraktif Vergi Dairesi uygulaması üzerinden yine aşağıda belirtilen anlaşmalı bankaların kredi kartlarıyla ödenebilmesi mümkün hale getirilmiştir.
Kredi Kartıyla Ödenebilen Vergi Türleri
- Yıllık Gelir Vergisi
- Zirai Kazanç Gelir Vergisi
- Gelir Vergisi Stopajı (Muhtasar)
- Kurumlar Vergisi
- Kurumlar Vergisi Stopajı
- Basit Usulde Ticari Kazanç
- Gerçek Usulde Katma Değer Vergisi
- Hasılat Esaslı Katma Değer Vergisi (KDV4)
- Gelir Geçici Vergi
- Kurum Geçici Vergi
- Diğer Ücretler
- Katma Değer Vergisi Tevkifatı
- Gayrimenkul / menkul sermaye iradı, ücret, diğer kazanç ve iratlardan kaynaklı gelir vergisi,
- Motorlu taşıtlar vergisi,
- Trafik idari para cezası,
- Karayolları Taşıma Kanunu idari para cezası,
- Geçiş ücreti ve idari para cezası,
- Diğer idari para cezaları,
- 6183 sayılı Kanun kapsamında taksitlendirilmiş borçlar,
- Tapu harcı,
- Yolcu beraberinde getirilen telefon kullanım izin harcı,
- Öğrenim kredisi ve katkı kredi borçları,
- Pasaport harcı ve değerli kağıt bedeli,
- Sürücü belgesi harcı ve değerli kağıt bedeli,
- T.C. kimlik kartı bedeli,
- Yurt dışına çıkış harcı, Göç İdaresi ikamet harcı,
- İkamet tezkeresi defter satış bedeli
- Tek giriş vize harcı,
- Ecrimisil ödemeleri,
- Veraset ve intikal vergisi
Anlaşmalı Bankalar
- Akbank T.A.Ş.
- Aktif Yatırım Bankası A.Ş.
- Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş.
- Alternatifbank A.Ş.
- Denizbank A.Ş.
- Qnb Finansbank A.Ş.
- Hsbc Bank A.Ş.
- Ing Bank A.Ş.
- Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş.
- Odea Bank A.Ş.
- Şekerbank T.A.Ş.
- T.C. Ziraat Bankası A.Ş.
- Türk Ekonomi Bankası A.Ş.
- Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş.
- Türkiye Garanti Bankası A.Ş.
- Türkiye Halk Bankası A.Ş.
- Türkiye İş Bankası A.Ş.
- Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O.
- Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.
Asgari Ücret Desteğinin 2020 Yılında da Devam Etmesi
Son Güncelleme Tarihi: 26.03.2020
Bu bölüm Bu bölüm Rödl&Partner Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. desteğiyle hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
1. Asgari Ücret Desteğinin 2020 Yılında da Devam Etmesi
2020 yılında da sektör ayırımı yapılmaksızın, finansmanı İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak şekilde, işverenlere, ödeyecekleri sigorta priminden mahsup edilerek günlük 2,50 TL, aylık 75 TL asgari ücret desteği sağlanmıştır. Buna göre; 4/a sigortalıları çalıştıran işverenlerce;
- 2019 yılının aynı ayına ilişkin SGK’ ya verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde prime esas günlük kazancı 128 TL ve altında bildirilen sigortalıların toplam prim ödeme gün sayısını geçmemek üzere, 2020 yılında cari aya ilişkin verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının,
- 2020 yılı içinde ilk defa bu Kanun kapsamına alınan iş yerlerinden bildirilen sigortalılara ilişkin toplam prim ödeme gün sayısının,
2020 yılı Ocak ila Aralık ayları/dönemi için günlük 2,50 TL ile çarpımı sonucu bulunacak tutar, bu işverenlerin SGK’ ya ödeyecekleri sigorta primlerinden mahsup edilecek ve bu tutar İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacaktır. Ancak yukarıda belirtilen prime esas günlük kazanç tutarı 6356 sayılı Kanun hükümleri uyarınca toplu iş sözleşmesine tabi özel sektör işverenlerine ait iş yerleri için 256 TL olarak esas alınacaktır.
Söz konusu uygulama 01.01.2020 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 26.03.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Sirküler No: 2020 / 73 Konu: 7226 Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un Resmi Gazete ’de Yayımlanması
2. Kısa Çalışma Ödeneği Şartlarının Kolaylaştırılması
Kanunun 41. maddesi ile 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na Geçici 23. Madde eklenerek; 30.06.2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere, COVID-19 kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle yapılan kısa çalışma başvuruları için, ek 2. maddenin üçüncü fıkrasında işçinin kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için öngörülen hizmet akdinin feshi hariç işsizlik sigortası hak etme koşullarını yerine getirmesi hükmü, kısa çalışma başlama tarihinden önceki son 60 gün hizmet akdine tabi olanlardan son üç yıl içinde 450 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödenmiş olması şeklinde düzenlenmiştir. Bu koşulu taşımayanlar, kısa çalışma süresini geçmemek üzere son işsizlik ödeneği hak sahipliğinden kalan süre kadar kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya devam edeceklerdir.
Bu madde kapsamında kısa çalışma uygulamasından yararlanabilmek için, iş yerinde kısa çalışma uygulanan dönemde 4857 sayılı Kanunun 25. maddesinin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde yer alan sebepler hariç olmak kaydıyla işveren tarafından işçi çıkarılmaması gerekmektedir. Yapılan başvurular, başvuru tarihinden itibaren 60 gün içinde sonuçlandırılacaktır.
Bu madde kapsamında yapılan başvuru tarihini 31.12.2020 tarihine kadar uzatmaya ve yukarıda belirtilen günleri farklılaştırmaya Cumhurbaşkanı yetkili kılınmıştır.
Yapılan düzenleme ile kısa çalışma ödeneğinden yararlanmak için kısa çalışmanın başladığı tarihten önceki son 120 gün hizmet akdine tabi olma şartı 60 güne, son üç yıl içinde en az 600 gün süreyle işsizlik sigortası primi ödemiş olma şartı 450 güne düşürülmüştür.
Yukarıda yer alan düzenlemeler 29.02.2020 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 26.03.2020 itibariyle yürürlüğe girmiştir.
3. Telafi Çalışma Süresi
Telafi çalışması, zorunlu nedenlerle işin durması halinde işveren telafi çalışması yaptırılabilir. Telafi çalışması, iki aylık süre içinde çalışılmayan sürelerin işin durmasını gerektiren nedenin ortadan kalkmasından sonra fazla çalışma ile telafi edilmesidir.
Kanunun 43. maddesi ile 4857 sayılı İş Kanununun 64. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “iki” ibaresi “dört” şeklinde değiştirilmiş ve Cumhurbaşkanı’na bu süreyi iki katına kadar artırmaya yetki verilmiştir.
Buna göre, işveren dört ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilecektir.
Uygulama 26.03.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
4. Ödemelere Yönelik Düzenlemeler
Kanunun 48. Maddesi ile 22.01.2009 tarihli ve 5834 sayılı Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Anapara ve/veya taksit ödeme tarihi 24/3/2020 tarihinden önce olup da; kullandığı nakdî ve gayrî nakdî kredilerinin anapara, faiz ve/veya ferilerine ilişkin ödemelerini aksatan gerçek ve tüzel kişilerin, ticari faaliyette bulunan ve bulunmayan gerçek kişilerin ve kredi müşterilerinin karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarına ilişkin 5411 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi hükmü uyarınca kurulan Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdinde tutulan kayıtları, söz konusu borçların ödenmesi geciken kısmının 31.12.2020 tarihine kadar tamamının ödenmesi veya yeniden yapılandırılması halinde, bu kişilerle yapılan finansal işlemlerde kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından dikkate alınmaz.
(2) Kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların birinci fıkra hükmü uyarınca mevcut kredileri yeniden yapılandırması veya yeni kredi kullandırması, bu kuruluşlara hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz.”
Uygulama 26.03.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
5. İş Yeri Kira Bedelinin Ödenememesi
Kanunun geçici 2. maddesi ile 01.03.2020 tarihinden 30.06.2020 tarihine kadar işleyecek iş yeri kira bedelinin ödenememesi kira sözleşmesinin feshi ve tahliye sebebi oluşturmayacaktır.
Uygulama 26.03.2020 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu Kanuna aşağıdaki internet adresinden ulaşabilirsiniz. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/03/20200326M1-1.htm
Konaklama Vergisinin 01.01.2021 Tarihine Ertelenmesi
Son Güncelleme Tarihi: 26.03.2020
Bu bölüm Bu bölüm Rödl&Partner Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. desteğiyle hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Bilindiği gibi, Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nun 9. maddesiyle, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun mülga 34. maddesi “Konaklama Vergisi” başlığıyla yeniden düzenlenerek Konaklama Vergisi ihdas edilmiş ve yürürlük tarihi 01.04.2020 olarak belirlenmiştir.
Buna göre otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane, kamping, dağ evi, yayla evi gibi konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmeti ile bu hizmetle birlikte satılmak suretiyle konaklama tesisi bünyesinde sunulan diğer tüm hizmetlerin (yeme, içme, aktivite, eğlence hizmetleri ve havuz, spor, termal ve benzeri alanların kullanımı gibi) konaklama vergisine tabi olacağı açıklanmıştır.
7226 sayılı Kanun’un 51. maddesiyle, söz konusu hükmün yürürlük tarihi 01.01.2021 olarak değiştirilmiştir. Buna göre 01.01.2021 tarihinden itibaren yukarıda yer verilen hizmetler üzerinden %2 oranında konaklama vergisi ödenecektir.
Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesine Yönelik Düzenleme Yapılması
Son Güncelleme Tarihi: 26.03.2020
Bu bölüm Bu bölüm Rödl&Partner Danışmanlık Hizmetleri Ltd. Şti. desteğiyle hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
A. DURDURULAN SÜRELER
I. Davalara İlişkin Durdurulan Süreler;
1. Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu , kullanımı veya sona ermesine ilişkin ve,
2. Usul kanunlarında taraflar için belirlenen ve hakim tarafından tayin edilen süreler ile,
3. Arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler
13.03.2020 (bu tarih dahil) tarihinden, 30.04.2020 tarihine kadar (bu tarih dahil) durdurulmuştur.
II. İcra Takiplerine İlişkin Durdurulan Süreler;
Bu konudaki ilk düzenleme 22.03.2020 tarihli Resmi Gazete ‘de yayınlanan 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile yapılmıştır. Karara göre;
22.03.2020 tarihinden 30.04.2020 tarihine kadar nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere,
1. Yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takiplerinin durdurulması ve bu çerçevede taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına ve, 2. Yeni icra ve iflas taleplerinin alınmamasına ve 3. İhtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine karar verilmiştir.
7226 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile;
1. İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler,
2. Nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler,
22.03.2020 (bu tarih dahil) tarihinden 30.04.2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar durdurulmuştur.
III. Duruşmalara İlişkin Durdurulan Süreler;
Durma süresince duruşmaların ve müzakerelerin ertelenmesi de dâhil olmak üzere alınması gereken diğer tüm tedbirler ile buna ilişkin usul ve esasları;
- Yargıtay ve Danıştay bakımından ilgili Başkanlar Kurulu,
- İlk derece adli ve idari yargı mercileri ile bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri bakımından Hâkimler ve Savcılar Kurulu,
- Adalet hizmetleri bakımından Adalet Bakanlığı,
tarafından belirlenecektir. Bununla birlikte 17.03.2020 tarihli Adalet Bakanlığı Tebliği ile mahkemelere duruşmaları salgın sebebiyle re’sen erteleyebilme yetkisi verilmiştir. Bu sebeple duruşmalara taraf vekilleri katılmamakta ve duruşmalar salgın sebebiyle ileri tarihlere ertelenmektedir.
IV. Sürelerin Yeniden İşlemeye Başlaması
Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlayacaktır.
Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır.
Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete ’de yayımlanır.
B. İŞLEMEYE DEVAM EDEN SÜRELER
I. Ceza Hukukuna İlişkin Süreler;
- Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri,
- Ceza Muhakemeleri Kanununda düzenlenen koruma tedbirlerine ilişkin süreler, işlemeye devam edecektir.
II. Alacak ve Diğer Hukuk Davalarına İlişkin Süreler;
Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin süreler işlemeye devam edecektir.
III. İcra ve İflas Hukukuna İlişkin Süreler;
İcra İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlar kapsamında;
- İcra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde, bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış günü verilir. Bu durumda satış ilanı sadece elektronik ortamda yapılır ve ilan için ücret alınmaz,
- Durma süresi içinde rızaen yapılan ödemeler kabul edilir ve taraflardan biri, diğer tarafın lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebilir,
- Konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçları, durma süresince devam eder,
İcra ve iflas hizmetlerinin aksamaması için gerekli olan diğer tedbirler alınır.
Uzaktan Çalışmanın İş Sağlığı Ve Güvenliği İle İlişkisi
Son Güncelleme Tarihi: 30.03.2020
Bu bölüm Bu bölüm Canaz Yılmaz Hukuk Bürosu desteğiyle hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
2019 yılı Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve 11 Mart 2020 itibariyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından “pandemi” (bölgeler ve gruplar üstü coğrafi salgın) olarak nitelendirilen COVID-19 etkisini İş Hukuku uygulamalarında da göstermektedir. Bu günlerde birçok işveren, virüsün yayılmasını engellemek ve çalışanlarının güvenliğini sağlamak maksadıyla ulusal düzeyde iş ve seyahat kısıtlamaları getirmektedir. Günümüzde teknolojinin de katkıları ile işyerine gelmeden iş görme edimini yerine getirme imkân dahilindedir ve keza artık bugün hayatımızın bir parçası haline gelmiş bulunmaktadır. Teknolojinin bu denli hızlı bir şekilde hayat tarzlarımızı düzenleme yetisi karşısında maalesef hukuki alt yapılar aynı hızda karşılık verememektedir. Kamu ve işyeri sağlığı açısından getirilen ve bir idari tedbir niteliğinde olan geçici süre ile çalışanların uzaktan çalışması uygulamasının yasal dayanağı olarak en yakın 4857 sayılı İş Kanunu (Kanun) Madde 14 kapsamında düzenlenmiş olan “Uzaktan Çalışma” sistemidir. Ancak madde 14 kapsamındaki düzenleme bir işin görülüş usulü olarak uzaktan çalışmanın işveren tarafından arz edildiği ve çalışan tarafından kabul edildiği durumlar için geçerlidir. İçinde olduğumuz olağanüstü ve acil önlemler alınmasını gerektiren durumlar için tasarlanmamıştır. Bu minvalde birebir 14. Madde kapsamında bugünkü geçici süre ile tesis edilen uzaktan çalışma sistemini açıklamak doğru ve mümkün olmayacaktır.
Bununla beraber içinden geçtiğimiz bu zor dönemin mirası olarak işyerleri genel uygulamalarında uzaktan çalışma sistemi ile işin görülmesi usulünü arz ederlerse dikkate alınması gereken bir seri husus olduğunu bunlardan birinin de “iş yeri sağlığı ve güvenliğine” ilişkin mevzuat, tedbir ve önemler olduğunu hatırlatmak isteriz.
Her ne kadar İş Kanunu madde 14 kapsamında uzaktan çalışmanın temelleri atılmış olsa da konunun etraflıca detaylandırılacağı alt düzenleyici mevzuat ülkemizde bulunmamaktadır. Esnek çalışma metotlarını işyerlerinde arz etmeye çalışan şirketler için zorunlu olarak hızlandırıcı etkiye sebep olan COVID-19’un sağlıklı günlerimizin gelmesi ile mevzuat çalışmalarına da yön vermesini ummaktayız.
Uzaktan Çalışma, işçinin işveren tarafından oluşturduğu iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı olarak kurulan iş ilişkisidir.
Uzaktan Çalışma ayrıca, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 1996 tarihli ve 177 Sayılı Evde Çalışma Sözleşmesi ve 184 sayılı Evde Çalışma Tavsiye Kararına göre; “evde çalışma, evde çalışan olarak adlandırılabilecek, ulusal yasa, tüzük ve mahkeme kararları uyarınca, bağımsız çalışma için gerekli olan özerklik ve bağımsızlığa sahip olmayan kişi tarafından, kendi seçtiği diğer yerlerde bir karşılık mukabilinde malzeme, ekipman ve diğer girdilerin, kendisi, işveren veya aracı tarafından temin edilmesine bakılmaksızın, işverence belirlenen mal veya hizmetlerin üretimi için çalışmadır.” şeklinde açıklanmıştır.
Bu yazımızda, ilgili düzenlemeler ve öğreti görüşünden yola çıkarak bu günlerde tekrar gündeme gelen uzaktan çalışma sistemi sırasında meydana gelen iş kazalarının akıbeti irdelenecektir.
İş Kazası tanım olarak; işçinin, işveren namına ve hesabına iş görme edimini yerine getirmesi nedeniyle ruhen veya bedenen özre uğramasına sebep olan olaylardır.
Bu minvalde evinde bulunduğu sırada ruhen veya bedenen zarara uğraması ile işçinin iş görme edimi arasında illiyet bağı kurulması durumunda iş kazası gündeme gelebilecektir. Diğer bir deyişle iş kazası, işçinin işveren namına iş sözleşmesinin gereklerini yerine getirirken uğradığı bedensel ve ruhsal zararlardır. Uzaktan çalışma sırasında iş kazası sayılacak haller açıkça düzenlenmemiş olup her somut olayın şartlarına göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
İşverenin Alması Gerekli Tedbirler Uzaktan çalışan işçilerin de iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerinin yerine getirilmesi maksadıyla bu çalışma biçimlerine ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemeler yapılmıştır. Ulusal düzenlemelerimiz genel çerçeve düzenleme olmakla beraber belirtmiş olduğumuz üzere önümüzdeki süreçte detaylı ve konuya özgü alt düzenleyici mevzuat üzerinde çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Uluslararası İşçi Örgütü’nün 177 nolu Sözleşmesi’nde uzaktan çalışma ilişkisindeki yükümlülüklere çerçeve çizilmiştir. Sözleşmenin 7. Maddesi uyarınca “iş sağlığı ile ilgili mevzuat kendine özgü nitelikleri dikkate alınarak uzaktan çalışmaya uygulanacaktır…” Ayrıca Dünya İşçi Örgütü 184 nolu Tavsiye Kararı’nın 20. maddesinde işverenin yükümlülükleri ayrıntılı bir biçimde düzenlenmiştir. Buna göre:
a. “İşverenler uzaktan çalışanları kendilerine verilen çalışma ile ilişkili olabilecek bilinen veya bilinmesi gereken tehlikeler ve alınması gereken önlemler konusunda bilgilendirmek ve uygun olduğunda onlara gerekli eğitimi sağlamakla birlikte;
b. Sağlanan makine, alet veya diğer ekipmanların uygun güvenlik cihazları ile donatılmış olmasını temin etmeli ve düzgün bir şekilde korunmasını sağlayacak makul adımlar atmalı ve;
c. Uzaktan çalışanlara gerekli her türlü kişisel koruyucu ücretsiz olarak sağlamalıdır.
Ülkemizde de İşverenin alması gerekli tedbirler Kanun’un 14. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre:” İşveren, uzaktan çalışma ilişkisiyle iş verdiği çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmek, gerekli eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlüdür.”
1. Çalışanın Bilgilendirilmesi
İşveren, çalışanını uzaktan çalışma sistemi, çalışanın hakları ve görülen işin yapıldığı mekândan kaynaklanabilecek muhtemel riskleri göz önüne alarak iş güvenliği konularında bilgilendirmelidir. Bilgisayar başında iş görme edimini yerine getiren çalışanın durumu ile
uzaktan üretim faaliyetlerinde bulunan çalışanın durumu aynı olmayacaktır. Bu nedenle muhtemel varsayımlar üzerinden modeller belirlenmelidir.
2. Çalışanların Eğitimi
Şüphesiz çalışanlara iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin üzerinde durulmalı ve İşverenin gözetimi altında meydana gelebilecek, kendisinin sorumluluğunu doğurabilecek olaylar hususları titizlikle gözden geçirilmelidir. Bu minvalde, uzaktan çalışma sistemi uygulanan işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri sisteme göre revize edilmelidir. Gerekiyorsa elektronik ortamda çalışanlara uzaktan çalışma sisteminde iş sağlığı ve güvenliği eğitimi verilmesi tavsiye edilmektedir.
3. Sağlık Gözetimini Sağlamak
İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev Yetki Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik’te belirlenen periyodik sağlık muayeneleri gerekli görülmesi halinde daha kısa aralıklarla yapılabilir. Bu doğrultuda İşyeri Hekiminin kararı doğrultusunda hareket edilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
4. Sağlanan Ekipmanla İlgili İş Güvenliği Tedbirleri Almak
Kanun’da iş ediminin yerine getirilmesi için gerekli ekipmanın kim tarafından sağlanacağına yönelik açık bir düzenleme bulunmasa da Türk Borçlar Kanunu 413 “Aksine anlaşma veya yerel adet yoksa, işveren işçiye bu iş için gerekli araçları ve malzemeyi sağlamakla yükümlüdür.” hükmü gereği; ekipman işçinin sağlığını ve güvenliğini tehlikeye düşürmeyecek biçimde temin edilip işçiye teslim edilmeli ve işçiye ekipmanın doğru kullanımı konusunda bilgilendirme yapılması gerekmektedir.
İşverenin yukarıda sayılan tedbirleri uygulaması halinde dahi sorumluluğunun devam ettiğini hatırlatmaya gerek yoktur. Bu sorumluluk bir yana öğretide mesai saatleri içerisinde meydana gelen ve işçinin bedenen veya ruhen zarara uğramasına yol açan kazalar karine olarak “iş kazası” kabul edilmekte ve aksini ispatın işverenin yükümlüğü olduğu savunulmaktadır.
Pratikte ise işverenin gözlem ve denetimi dışında meydana gelen kazaların ayrımının bir hayli zor olması ve geçmiş yıllarda verilen Yargıtay kararları incelendiğinde öğreti görüşünü destekler kararlar verildiğini görmek mümkündür. Henüz uzaktan çalışmaya yönelik sağlık ve güvenlik yükümlülüklerinin belirlendiği bir düzenleme olmamakla birlikte bu konuda ancak genel bir değerlendirme yapılması mümkün olabilmektedir. Bu çerçevede işverenin yukarıda sayılan yükümlülükleri yerine getirmesi gerekmektedir. İşverenin bu yükümlülükleri yerine getirmedeki rolünü, makul sınırlar çerçevesinde çizmek kolay olmayacaktır. Ancak ikincil düzenlemeler yürürlüğe girene kadar uzaktan çalışma gibi esnek çalışma metotlarını arz etmek isteyen işyerlerinin genel mevzuata ve işin ruhuna uygun kendi iç düzenlemelerini hazırlayarak yürürlüğe koymaları gerekmektedir.
Kısa Çalışma Nedir Ve Kimler Yararlanabilir?
Son Güncelleme Tarihi: 30.03.2020
Bu bölüm Bu bölüm Canaz Yılmaz Hukuk Bürosu desteğiyle hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
Bu günlerde kamu sağlığını olumsuz etkileyen yeni nesil koronavirüs (COVID-19) salgını ve içinde bulunduğumuz durum düşünüldüğünde gündeme gelen kısa çalışma yöntemi ile maliyetleri azaltmak ve işyerinin devamlılığını temin etmek başvurulabilecek bir tedbir olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kısa çalışma genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması veya kısmen en az 4 hafta süreyle durdurulması halidir. İşyerlerinde kısa çalışma 3 aya kadar uygulanabilirken bu süre Cumhurbaşkanı Kararı ile 6 aya kadar uzatılabilmektedir.
Belirtmemizde fayda var ki, kısa çalışma yapan işveren, işçilerin çalışma sürelerine ilişkin kayıtları tutmak ve istenilmesi halinde ibraz etmek zorunda olduğundan bu kayıtların tutulmasına özen göstermelidir. Ayrıca kısa çalışmada geçen süre, yıllık izin ve kıdem tazminatı hesabına dâhil edileceği akılda tutulmalıdır. İşveren kısa çalışmayı işyerinin bütününde uygulama mecburiyetinde değildir. İşveren ihtiyaca göre, sadece belirli bir birimde kısa çalışma talebinde bulunabilir. Kısa çalışmayı işyerinin her bir bölümünde farklı sürelerle uygulama imkânı da vardır. Bu durumda işveren, kısa çalışma yaptırma nedenlerinin mevcudiyeti halinde, örneğin üretim kısmında daha uzun, pazarlama-satış bölümünde daha kısa süreli bir kısa çalışma talebinde bulunabilecektir.
Bu açıklamalardan yola çıkarak tanımda yer alan:
• Genel ekonomik kriz ifadesi ile ulusal veya uluslararası ekonomide ortaya çıkan olayların, ülke ekonomisini ve dolayısıyla işyerini ciddi anlamda etkileyip sarstığı durumlar,
• Bölgesel kriz ifadesi ile ulusal veya uluslararası olaylardan dolayı belirli bir il veya bölgede faaliyette bulunan işyerlerinin ekonomik olarak ciddi şekilde etkilenip sarsıldığı durumlar,
• Sektörel kriz ifadesi ile ulusal veya uluslararası ekonomide ortaya çıkan olaylardan doğrudan etkilenen sektörler ve bunlarla bağlantılı diğer sektörlerdeki işyerlerinin ciddi anlamda sarsıldığı durumlar,
• Zorlayıcı sebepler ifadesi ile ise,
o İşverenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan,
o Önceden kestirilemeyen,
o Bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine olanak bulunmayan,
o Dışsal etkilerden ileri gelen,
o Geçici olarak çalışma süresinin azaltılması veya faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile sonuçlanan deprem, yangın, su baskı salgın hastalık, seferberlik ve benzeri nedenler ifade edilmektedir.
Tanımda yer alan unsurlardan en az birinin oluştuğunu düşünen işverenlerin kısa çalışma ödeneği için İş-Kur’a başvuru yapmaları gerekmektedir. Kural olarak, kısa çalışma için başvuru yapıldığında bu hallerin oluşup oluşmadığına İş-Kur yönetim kurulunca karar verilmektedir. Zorlayıcı sebeplerin varlığı halinde ayrıca yönetim kurulu kararı gerekmemektedir.
Ancak içinde bulunduğumuz durum ve kamu sağlığını olumsuz etkileyen COVID-19 salgınının olumsuz ekonomik etkilerini azaltmak maksadıyla 18.03.2020 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan “Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’nde yer alan “Kısa Çalışma Ödeneğinin devreye alınarak, bundan faydalanmak için gereken süreçlerin kolaylaştırılması ve hızlandırılması” çerçevesinde, İş-Kur Yönetim Kurulunca COVID-19 salgını nedeniyle dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel zorlayıcı sebep gerekçesi ile kısa çalışma başvurularının yapılmasının önü açılmıştır.
İçinde bulunduğumuz dönemin genel sağlık ve ekonomi koşulları gözetilerek 25.03.2020 tarihinde kabul edilen 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile kısa çalışma ödeneğinin uygulama alanı COVID-19 kaynaklı zorlayıcı nedenlerle başvuru açısından genişletilmiş ve koşulları esnetilmiştir. Yapılan değişiklikler ile 30.06.2020 tarihine kadar COVID-19 kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle yapılacak olan kısa çalışma başvuruları için geçerli şartlar aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir:
• Son 60 gün hizmet akdi kesilmemiş olmalı (Diğer sebeplerle Kısa Çalışma başvurusu halinde 120 gün üzerinden hesaplama yapılmalıdır.)
• Son 3 yıl içinde en az 450 gün süreyle işsizlik sigortası primi ödemiş olmalıdır. (Diğer sebeplerle Kısa Çalışma başvurusu halinde 600 gün üzerinden hesaplama yapılmalıdır.)
• Kısa çalışma ödeneğinden bu sebeple faydalanabilmek için kısa çalışma uygulanan dönemde 4857 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde yer alan ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri sebepler hariç olmak kaydıyla işveren tarafından işçi çıkarılmaması gerekmektedir.
Kanun koyucu içinde bulunduğumuz olağanüstü durumdan daha geniş bir kitlenin yararlanabilmesini ve ekonomi üzerinde doğan olumsuz etkileri daha hızlı bertaraf edilebilmesi için prim ödeme şartını veya son 60 günlük sürede çalışmış olma şartını sağlamadığı için kısa çalışma ödeneğine hak kazanamayanları da korumak gayesi ile de tedbirler almıştır. Bu bağlamda kapsam dışında kalan çalışanların daha önce çeşitli nedenlerle kesilmiş (yeni işe başlama vs.) son işsizlik ödeneği hak sahipliğinden arta kalan süre varsa (kısa çalışma süresini geçmemek üzere) bu süre boyunca kısa çalışma ödeneğine hak kazanacağı kapsam dahiline almıştır.
Kısa çalışma başvuruları başvuru tarihinden itibaren 60 gün içinde sonuçlandırılacağı açıklanmış olup Cumhurbaşkanı’nın başvuru sürelerini 31.12.2020 tarihine kadar uzatmaya ve şartlarını değiştirmeye Cumhurbaşkanı yetkili kılınmıştır.
COVID-19 dışında kalan nedenlerle yapılacak olan kısa çalışma ödeneği başvuruları için süreler ile başvuru yöntem ve değerlendirme şartları farklılık arz edecektir.
BAŞVURU USULÜ
Dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel zorlayıcı sebep gerekçesiyle, işyerlerinde kısa çalışma uygulamak isteyen işverenler, 23.03.2020 tarihinden itibaren Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri ile Hizmet Merkezlerine özel olarak oluşturulan elektronik posta adreslerine gerekli belgeleri göndermek suretiyle başvurabilecektir. Gerekli belgeler:
• Genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı sebeplere ilişkin kanıtlayıcı belgeler. (COVID-19 salgını önlemleri için yayınlanmış genelgeler vb.)
• Kısa çalışma talep formu,
• Kısa çalışma yaptırılacak işçilere ilişkin bilgileri içerir liste.
• İşverenin kısa çalışma talebine ilişkin gerekçeli ve yazılı beyanı,
• Ücret bordroları,
• İşçi ücretlerinin ve bununla ilgili sigorta primi ve vergi kesintilerinin ödendiğini gösteren kayıtlar,
• Kısa çalışma talep edilen döneme ait çalışma sürelerini gösteren ve işçi imzalarını içeren belgeler (puantaj kayıtları, işçi takibinin yapıldığı elektronik dökümler vb.),
• Cari yıl ve bir önceki yıla ait; geçici gelir beyannameleri ile tasdikli mali tabloların kayıtları, üretimde meydana gelen artış ve azalış miktarlarını gösteren belgeler veya aynı döneme ait söz konusu bilgileri içerir nitelikte düzenlenmiş tasdikli bir mali analiz raporu,
• Alınan ve iptal edilen siparişlere ve sözleşmelere ilişkin belgeler,
• Varsa faaliyetin kısmen ya da tamamen durduğuna ilişkin belgeler,
• Varsa işyerindeki toplu iş sözleşmesi tarafı sendika ile kısa çalışma uygulanmasına ilişkin düzenlenmiş protokol,
• Varsa yangın, deprem, sel, su baskını, salgın hastalıklar gibi mücbir sebeplerin varlığını gösteren belgeler,
Talep formu ve başvuranlar listesine ek olarak sunulabilecek yukarıda listelenen belgeler işin niteliği ve/veya ilgili sektör bazında farklılık gösterebileceğinden tamamının ibrazına gerek görülmeyebilir. Bu nedenle işverenlerin bağlı oldukları İŞKUR hizmet merkezi ile iletişime geçmeleri tavsiye edilmektedir. Bu düzenlemeye konu kısa çalışma ödemeleri; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca yapılacak uygunluk tespitinin ardından gerçekleştirilecektir. Tüm incelemeler mahalline gidilmeksizin Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında veya Grup Başkanlıklarında sadece ilgili başvuru evrakı ve ekleri üzerinden ve tespit tutanağı düzenlenmeksizin gerçekleştirilecektir.
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNİN MİKTARI NEDİR?
Sigortalıya yapılacak olan günlük ödeme sigortalının son 12 aylık prime esas kazançları üzerinden hesaplanacak günlük ortalama kazancın %60’ı üzerinden gerçekleşmektedir. Ancak bu şekilde yapılacak hesaplama sonucunda bulunan tutar, aylık asgari ücretin brüt tutarının %150’sini geçemeyecektir. Bunu bir örnek ile açıklamak gerekirse, 2020 yılı brüt asgari ücret 2.943,00 TL olup kısa çalışma ödeneği kesilecek damga vergisi sonrasında 1.752,40 TL olacaktır. Fakat uygulamada işverenler, çalışanın maaşı ile kısa çalışma ödeneği arasındaki farkı giderme yolunu tercih edebilecektir.
Kısa çalışma ödeneği en fazla 3 ay için ve işyerinde uygulanan haftalık çalışma süresini tamamlayacak şekilde aylık olarak işçiye ödenmektedir. En başta da belirtildiği üzere bu sürenin Cumhurbaşkanı Kararıyla 6 aya kadar uzatılması mümkündür. Kısa çalışma ödeneği süresinde çalışanların genel sağlık sigortası primleri İŞKUR tarafından ödenmekte olup, kısa vadeli sigorta kollarına ait primlerle emeklilik için gerekli olan uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin primler ödenmemektedir. Hafta tatili, genel tatil vb. ücretleri orantılı olarak İşveren ve Kurum tarafından ödenecektir.
İşverenler için Sıcak Gündem: Koronavirüs
Son Güncelleme Tarihi: 21.03.2020
Bu bölüm KP Law desteğiyle hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
1.) İşyerinin kamu otoritelerinin vereceği idari bir karar ile geçici olarak kapatılması halinde işveren işçinin iş sözleşmesini feshedebilir mi?
4857 sayılı İş Kanunu (“İş Kanunu”) işçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebeplerin ortaya çıkması halinde işçiye bekleme süresinin bir haftası için her gün için yarım ücret ödemek kaydı ile işverene haklı nedenle fesih hakkı vermiştir. Bu durumda işçi kıdem tazminatına hak kazanır. İhbar tazminatı ödenmez.
2.) İşyerinin kamu otoritelerinin vereceği idari bir karar ile geçici olarak kapatılması halinde işçi iş sözleşmesini feshedebilir mi?
İş Kanununca işçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebeplerin ortaya çıkması halinde işçi için de fesih hakkı tanınmıştır. Fesih hakkı işçi tarafından kullanılıyor olsa da işverenin bir haftalık süreye ilişkin yarım ücret ödeme yükümlülüğü vardır. Bu durumda işçi kıdem tazminatına hak kazanır. İhbar tazminatı ödenmez.
3.) Karantina ilan edilirse işçilerin iş sözleşmeleri feshedilebilir mi?
İş Kanunu’nda sözü geçen zorlayıcı sebeplerden biri olarak değerlendirilebilecek karantina halinde, sürenin bir haftadan uzun olması halinde işçilerin iş sözleşmelerinin feshi mümkün olacaktır. Yine bu bir haftalık süre içinde işverenin yarım ücret ödeme yükümlülüğü vardır. Bu durumda işçi kıdem tazminatına hak kazanır. İhbar tazminatı ödenmez.
4.) İşverenin tedbir amacı ile geçici süreyle işyerini kapatması halinde işçiye ücret ödeme yükümlülüğü ortadan kalkar mı?
Böyle bir durumda işçi işin görülmesi için hazır olduğu halde İşveren tarafından iş durdurulmuş olup, işverenin ücret ödeme yükümlülüğü devam eder. İşçinin ücretinden kesinti yapılamaz.
5.) Karantina ilan edildiği halde işveren ücret ödemek zorunda mıdır?
Zorlayıcı neden olan karantina halinin bir haftadan uzun sürmesi halinde, bir hafta boyunca yarım ücret ödeme yükümlülüğü tamamlandıktan sonra işverenin ücret ödeme yükümlülüğü zorlayıcı hal sona erene dek ortadan kalkar. İş akdi feshedilmez ise askıda kalır. Askı süresince ücret ödenmeyeceği için SGK primlerinin ödenmesi de söz konusu olmayacaktır.
6.) İşveren işçiyi evden çalışmaya zorlayabilir mi?
İş sözleşmesinde işverenin iş görüleceği yer hükmünde değişiklik hakkı düzenlenmemiş ise, işveren işçiyi evden çalışmaya zorlayamaz.
7.) İşçi işverenden evden çalışma talep edebilir mi?
İşçi salgın hastalık nedeni ile işe gitmekten kaçınamaz. İşvereni evden çalışmak için zorlayamaz.
8.) Evden çalışma halinde İşverenin İSG yükümlülükleri sona erer mi?
İş Kanunu işverenin, uzaktan çalışma ilişkisiyle iş verdiği çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmek, gerekli eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve sağladığı ekipmanla ilgili gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlü olduğunu hüküm altına almıştır.
9.) Evden çalışma halinde ücret kesintisi yapılabilir mi?
İşveren evden çalışan işçinin ücretini tam olarak ödemekle yükümlüdür. Kesinti yapılamaz.
10.) Evden çalışan işçinin yemek ücreti kesilebilir mi?
Yemek ücreti iş sözleşmesinde yahut uygulama ile işin nerede görüleceğinden bağımsız bir şekilde, ücretin bir parçası olarak kararlaştırılmış ise, ayrıca özel bir kural kararlaştırılmadı ise evden çalışma halinde dahi kesilmemesi gerekir.
11.) Evden çalışan işçinin ulaşım yardımı/yakıt yardımı kesilebilir mi?
Ulaşım yardımı/yakıt yardımı iş sözleşmesinde yahut uygulama ile ücretin bir parçası olarak verilmekte ise, ayrıca özel bir kural kararlaştırılmadı ise evden çalışma halinde dahi kesilmemesi gerekir.
12.) İşçi salgın hastalığa yakalandığı halde işe gelmeye devam edebilir mi?
Böyle bir durumda işçinin yükümlülüğü işe gelmemektir. İşe gelmeye devam etmesi halinde iş akdi işverence haklı nedenle feshedilebilir.
13.) İşveren işçiyi ücretsiz izine çıkarabilir mi?
İşçinin ücretsiz izine çıkartılması ancak işçinin kabulü halinde mümkündür. Ücretsiz izin halinde işçi ücrete hak kazanamayacağından işçinin muvafakati alınmadan ücretsiz izine çıkartılması mümkün değildir.
14.) İşveren işçiyi yıllık (ücretli) izine çıkarabilir mi?
Evet. İşveren işçiyi var olan yıllık izin haklarını kullandırmak üzere istediği zaman yıllık izine çıkarabilir.
15.) İşveren işçilere topluca yıllık (ücretli) izin kullandırabilir mi?
Evet. İşveren Nisan ayı başı ile Ekim ayı sonu arasındaki süre içinde, işçilerin tümünü veya bir kısmını kapsayan toplu izin uygulayabilir. Henüz 1 yılını doldurmadığı için yıllık izin hakkı elde etmemiş işçiler de bu uygulamaya dahil edilebilir.
16.) İşçilerin çalışma süresi ve ücreti azaltılabilir mi?
Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Yönetmeliği (“Yönetmelik”) ile düzenlenen kısa çalışma hükümleri uyarınca; zorlayıcı sebep halinde işyerinde uygulanan çalışma süresinin, işyerinin tamamında veya bir bölümünde geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılmasını veya süreklilik koşulu aranmaksızın en az dört hafta süreyle faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması halinde kısa çalışma yapılabileceği belirtilmiştir. Yönetmeliğin zorlayıcı sebep tanımında salgın hastalığa açıkça yer verilmiştir. Kısa çalışma süresi kural olarak 3 ay olup, Cumhurbaşkanı tarafından 6 aya uzatılabilmektedir. Kısa çalışma halinde işçiler çalışılmayan dönem için İşKur'dan kısa çalışma ödeneği almaktadır. Ödenek çalışanın brüt kazancının %60'ı tutarında olmakta ama brüt asgari ücretin %150'sini geçememektedir. İşverenin kısa çalışma talebini gerekçeleri ile birlikte Türkiye İş Kurumuna bildirmesi gerekmektedir. İş müfettişleri bu talebe ilişkin bir uygunluk tespiti yaparak inceleyerek karara bağlar.
17.) Telafi çalışması nedir?
İş Kanunu’nda telafi çalışması zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra işyerinin tatil edilmesi veya benzeri nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine İş Kanunu, iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile öngörülen yasal izinleri dışında izin verilmesi hallerinde, işçinin çalışmadığı bu sürelerin telafi edilmesi amacıyla işçiye yaptırılacak çalışmadır. Belirtmek gerekir ki telafi çalışması halinde işçi çalışmadığı veya daha az çalıştığı süre boyunca ücretini tam olarak almaktadır. Telafi çalışması yapılabilecek döneme girildiğinde ise günde 3 saati geçmemek üzere normal çalışma süresinin üzerine çalışacak ve fakat fazla mesai ücreti almayacaktı.
Covid-19 Gölgesinde Kişisel Verilerin Korunması
Son Güncelleme Tarihi: 21.03.2020
Bu bölüm KP Law desteğiyle hazırlanmıştır. Bu dokümanda yer alan bilgiler genel içeriklidir ve herhangi bir gerçek veya tüzel kişinin özel durumuna hitap etmemektedir. Doğru ve zamanında bilgi sağlamak için çalışmamıza rağmen, bilginin alındığı tarihte doğru olduğu veya gelecekte olmaya devam edeceği garantisi yoktur. Hiç kimse özel durumuna uygun bir uzman görüşü almaksızın, bu dokümanda yer alan bilgilere dayanarak hareket etmemelidir.
1.) Sağlık Verisi ve İşlenme Şartları
Sağlık verisi, gerçek bir kişinin fiziksel veya ruhsal sağlığı ile ilgili her türlü veri ile kişiye sunulan sağlık hizmetleri ile ilgili bilgilerdir. Örneğin; tahlil sonucu, kişinin geçirmiş olduğu hastalıklar ve kullandığı ilaçlar, kronik hastalığı gibi veriler kişisel sağlık verileridir. Sağlık verisi, özel nitelikli kişisel veri olduğundan Kanun’un 6. maddesinde düzenlenen özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartlarına tabidir.
Kanun’un 6. Maddesinde yer alan ana kurala göre, özel nitelikli kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmadan işlenemez.
“Özel nitelikli kişisel verilerin, ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaktır.”
Ancak, yine Kanun’un 6.maddesinde bu yasağın bazı istisnaları vardır. Buna göre, bir sağlık verisi aşağıdaki istisnai nedenlerle ilgilinin açık rızası olmaksızın da işlenebilir:
•(a) Kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla
•(b) sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından işlenmesi.
Kişisel verilerin yukarıda belirtilmiş olan işlenme şartları Kanun’da sayma yoluyla belirlenmiş olup, bu şartlar genişletilemez niteliktedir.
Hükümde belirtilmiş olan sır saklama yükümlülüğü ise, bir sözleşme ilişkisi kapsamında sır saklama yükümlülüğü altında olan kişiler değil; doktorlar ve avukatlar gibi mesleği nedeniyle yasal olarak sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişilerdir.
Ayrıca yine aynı hükümde ifade edilen yetkili kurum ve kuruluşları ise, a)’da belirtilen amaçların yerine getirilmesinde rol oynayan ve yetkili olan kurum ve kuruluşları ifade etmektedir.
Örnek vermek gerekirse; il sağlık müdürlükleri, yetkilendirilmiş laboratuvarlar sağlık verilerini salgın hastalık durumunda kamu sağlığının korunması kapsamında işleyebilirler. Aynı şekilde evde bakım ve tedavi hizmeti veren yetkilendirilmiş kuruluşlar da tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla sağlık verilerini işleyebilirler.
Özetlemek gerekirse, sağlık verileri ancak ilgilinin açık rızasıile veya yukarıda a) ve b)’de belirtilen nedenlerle işlenebilir.
Ancak söz konusu istisnalar yorumlanırken çok dikkatli olunmalı ve özellikle “kamu sağlığının korunması” istisnası altında sağlık verisine ulaşmak ve ulaşılan verilerin herkes tarafından işlenebileceği gibi bir sonucuna varılmamalı.
Ayrıca, bütün durumlarda, özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinde, ayrıca Kurul tarafından belirlenen yeterli önlemlerin alınmasının şart olduğunun da altını çizmek gerekir.
2.) Covid-19 Nedeniyle Sağlık Verilerinin İşlenmesi
Covid-19’un kuluçka süresinin 1 ilâ 14 gün arasında olması ve insandan insana kolaylıkla bulaşabilmesi nedeniyle işverenlerin iş yerindeki sağlık ve güvenliği koruma, plaza ve bina yönetimlerinin ise alanlara kontrollü girişlerin sağlanması ve önleyici tedbir alınması amacıyla çeşitli uygulamalar geliştirdiği görülüyor.
Bu uygulama örneklerinden bazılarını incelemek gerekirse:
- Bina girişlerindeki resepsiyonlarda, binaya girmek isteyen kişilerin hastaolmadıklarına dair beyan vermelerinin istenmesi
Kişinin hasta olduğu veya olmadığına ilişkin bir beyan, kişinin sağlık durumuna ilişkin bir bilgi olduğundan sağlık verisi, yani özel nitelikli kişisel veridir. Bu nedenle yukarıda açıklamış olduğumuz şartlar dâhilinde işlenmesi gerekecektir.
Öncelikle kişi, toplanan kişisel verilerinin nasıl işleneceğine ilişkin olarak aydınlatılmalı, ardından da açık rızası alınmalıdır. Ancak açık rıza alınması yolu tercih edilmeyecek ise bu durumda yukarıda açıklanmış olduğu üzere kamu sağlığının korunması amacıyla yalnızca sır saklama yükümlülüğü altında olan işyeri hekimleri tarafından işlenmelidir. Sır saklama yükümlülüğü altında olmayan güvenlik görevlisi, idari işler çalışanları gibikişilerin bu verilere erişmesi engellenmelidir.
Ayrıca elde edilen bu sağlık verilerinin güvenliğinin de mevzuata uygun yöntemlerle sağlanması gerekmektedir.
- Çalışana ait sağlık verilerinin tedbir almak amacıyla grup şirketlerine aktarılması
Sağlık verilerinin işlenmesi ve aktarılması için ya ilgili kişiden açık rıza alınması gerekmekte ya da yukarıda da ifade edildiği üzere kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanını planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından işlenmesi gerekmektedir.
Bu doğrultuda tedbir almak isteyen işveren şirket ya sağlık verilerinin işlenmesi ve grup şirketlerine aktarılması için ilgili çalışandan açık rızasını almalı ya da bu veri işleme ve aktarma süreci sır saklama yükümlülüğü altında bulunan işyeri hekimleri arasında gerçekleşmeli ve başka çalışanlar tarafından bu verilere erişilmemelidir.
- İşverenin, çalışanların seyahat ettiği tarih, ülke, şehir bilgilerini talep etmesi
İşveren, dünya çapında bir salgın olması nedeniyle Covid-19’un yoğun olarak görüldüğü ülke veya şehirlere giden çalışanlarını takip ederek, önleyici tedbir almak adına riskli bulduğu çalışanlara izin kullandırmak veya evden çalışma uygulamasına geçmek isteyebilir.
Böyle bir durumda, seyahat edilen tarih ve ülke/şehir bilgileri kişinin sağlık durumuna ilişkin bir veri olmadığı için yalnızca amaçla sınırlı olmak kaydıyla ilgili verileri toplayabilir.
Ancak bu veriler her ne kadar sağlık verisi olmasa da, Kanun’un asıl amacı olan kişisel verilerin belirli amaçla sınırlı ve ölçülü kullanılması ilkesine uymak gerekmektedir. Elde edilen bu seyahat verileri, yalnızca bu pandemi kapsamında önleyici ve koruyucu faaliyetler için kullanılmalı, bu veriler resmi olarak talep eden bir kurum veya kuruluş dışında başkaca üçüncü kişilere aktarılmamalı ve verinin kullanım/işleme amacı ortadan kalktığında imha edilmelidir.
Ayrıca, seyahat bilgileri nedeniyle ilgili kişi herhangi bir sağlık durumuyla ilgili fişlenmemeli ve kişilik haklarına zarar verilmemelidir.
3.) Covid-19’un pandemi olması kişisel verilerin işlenmesinde Kanun’unuygulamasını durdurur mu?
Kanun kişisel verilerin hangi şartlar altında, nasıl işleneceğine ilişkin açık düzenlemeler yapmıştır. Bu nedenle veri sorumluları elde ettikleri kişisel verileri Kanun’a ve ilgili mevzuata uygun işlemekle yükümlüdürler.
Covid-19’un dünya çapında bir salgın olması ve kriz yönetimi gerektirmesi sebebiyle özellikle sağlık verileri konusunda işleme şartlarının yumuşayacağı akla gelse de, Kurul’un henüz bu konuda resmî herhangi bir açıklaması bulunmamaktadır. Buna ek olarak, herhangi bir salgın hastalık olması durumunda uygulama alanı bulan Bulaşıcı Hastalıklar Sürveyans ve Kontrol Esasları Yönetmeliği (“Kontrol Yönetmeliği”) kapsamında hem kamu kurum ve kuruluşları hem de özel hukuk tüzel kişileri ilgili Kontrol Yönetmeliği’nin 10.maddesi kapsamında belirtilen hususları yerel sağlık birimine bildirmek durumundadır.
Covid-19’un da Kontrol Yönetmeliği’nin EK-I’inde belirtilen hastalıklar arasında sayılacağı göz önünde bulundurulduğunda söz konusu hüküm kapsamında ilgili veri sorumlularının da bir takım bildirim yükümlülükleri doğacaktır.
Ancak Kontrol Yönetmeliği’nin 11.maddesinde de görülebileceği üzere kişisel verilerin işlenmesi ve ilgili birimlere aktarılması sırasında kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı ile temel hak ve özgürlüklerinin korunacağı ve aynı şekilde ilgili kişisel verilerin Kanun ve diğer mevzuata uygun olarak korunacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu nedenle, görülüyor ki, her ne kadar tüm dünyayı alarm durumuna geçiren bir salgın olsa da bu süreçteki kişisel veri işleme faaliyetlerinin dahi mevzuata uygun olması aranmaktadır. Dolayısıyla,mümkün olduğunca az kişisel veri işlemek ve Kurul ile İl Sağlık Müdürlüklerinin uygulama ve direktiflerine uymak gerekecektir.
Sonuç olarak, Covid-19 salgını devam ettiği sürece kişisel verilerin korunması hususunda azami özenin gösterilmesi ve sağlık verileri başta olmak üzere tüm kişisel verilerin hukuka uygun ve amaçla sınırlı olarak işlenmesi önem kazanmaktadır.
Taşımacılık ve Dış Ticaret
Son Güncelleme Tarihi: 21.03.2020
Kaynak: Bu Bölüm Ünsped Gümrük Müşavirliğinin desteğiyle hazırlanmıştır. Bu bölümde yer alan bilgilerin yasal olarak bağlayıcı olmadığını; bu bilgilerin eksiksiz, tam veya doğru olduğunu iddia etmediğimizi dikkate alınız. Kesinlikle yasal danışmanlık hizmeti yerine geçmez.
1.) Türkiye’nin kapattığı sınır kapısı var mı?
Evet. COVID-19 salgınının İran ve Irak’ta yaygınlaşması sonrasında, Türkiye İran ile olan Gürbulak, Esendere ve Kapıköy Sınır kapılarını trafiğe kapatmıştır. Daha sonra Irak’la aramızdaki sınır kapısı olan Habur Sınır Kapısı da trafiğe kapatılmıştır. Son olarak, başta Cilvegözü olmak üzere Suriye ile Türkiye arasındaki sınır kapıları da trafiğe kapatılmıştır.
2.) Bu önlemler havaalanlarında da geçerli mi?
Evet, geçerli. Türkiye COVID-19’a maruz kalan ülkelere olan uçuşları iptal etmiş, bu ülkelerden gelen uçaklara da havaalanlarını kapatmıştır. Bununla birlikte, anılan ülkelerde bulunan ve zor durumda kalan Türk vatandaşlarını özel uçaklarla ülkeye taşımış ve 14 günlük karantinaya tabi tutulmuştur.
3.) Uçuş yapılan ülkelerden gelen ya da deniz yoluyla gelen yolcularla ilgili bir önlem uygulanıyor mu?
Evet uygulanıyor. Havaalanlarındaki termal kameralarla bugüne kadar 4.650.000 yolcu kontrole tabi tutulmuştur. Deniz Limanlarında termal kamera kontrolünden geçen kişi sayısı 16.000’e ulaşmıştır.
4.) Din turizmi yapan vatandaşlara da aynı işlem mi uygulanıyor?
Hayır. Kendilerinde herhangi bir salgın belirtisi olup olmadığına bakılmaksızın Suudi Arabistan’a “umre” ziyaretine gidip yurda dönen yolcuların tümü 14 gün karantina altına alınmıştır.
5.) Yurtdışı eşya trafiği ile ilgili bir kısıtlama konuldu mu?
Hayır konulmadı. An itibarıyla, Türkiye’ye mal göndermek veya Türkiye’den mal almak mümkündür. Eşyanın ne ihracatına ne de ithalatına konulmuş bir engel bulunmuyor. Sadece, ülke ihtiyaçlarını gözeterek, sağlık maskesi, sağlık eldiveni, sağlık giysisi gibi ürünlerin ihracatı ön izne bağlanıldı.
6.) Dış ticarete konu eşya trafiğinde bir düşüş yaşanıyor mu?
Evet. Özellikle Çin Halk Cumhuriyeti’nden Türkiye’ye sevk edilen eşyada bir düşüş gözleniyor. Ancak, düşüş miktarı henüz istatistiki olarak açıklanmadı.
7.) Eşya trafiğini kontrol etmekle yükümlü gümrük idareleri hizmet vermeye devam ediyor mu?
Evet. Tüm gümrük müdürlükleri gümrük işlemlerini gerçekleştirmeye devam ediyor. Ancak, bazı idarelerde zorunlu izne çıkarmalara başlanıldığı tespit edilmiştir. Bunun anılan idarelerin işlem hacimlerine nasıl yansıyacağı henüz tespit edilmiş değil.
8.) Diğer dış ticaret aktörleri de sahada tam kapasitede çalışıyor mu?
Bazı bankaların çalışanlarının bir bölümünü “home office” olarak çalışmak üzere evlerine gönderdiği, şubede çalışan sayılarının ise kısıtlı düzeyde tutulduğu öğrenilmiştir. Aynı durum Ticaret ve Sanayi Odaları için de söz konusudur. Uluslararası taşımacılık yapan şirketler, gümrük müşavirliği hizmeti veren şirketler, acentelik hizmeti veren kuruluşlar, geçici depolama işletmeleri ile gümrük antrepo işletmelerinin de bir kısım personele “zorunlu izin” kullandırıldığı tespit edilmiştir.
9.) Gerek gümrük idarelerinde gerekse dış ticaret işlemlerini gerçekleştiren operatörlerde çalışanlarla ilgili alınan bir önlem var mı?
Gümrük idareleri ile dış ticaret işlemlerini gerçekleştiren şirketler kendi önlemlerini ellerindeki olanaklar ölçüsünde almaktadır. Bu önlemler, işyeri temizliği, maske ve el temizliği sağlayan hijyenik ürünlerin kullanımı ile sınırlı tutulmayıp, toplantıların ve diğer etkinliklerin ertelenmesi, aynı salonda çalışanların daha seyrek oturtulması, iş seyahatlerinin iptal edilmesi şeklinde vücut bulmaktadır.
10.) Alınan bu önlemlerle dış ticaret operasyonlarının risksiz bir şekilde yürütülmesi mümkün görülüyor mu?
Hayır görülmüyor. Nitekim, sektör mensupları tarafından, transit sürelerini aşan TIR kamyonlarına para cezası uygulanmaması, kriz süresince dış ticarete konu eşyanın fiziki muayenesi yapılmaksızın işlemlerin tamamlanması, ticaret odalarınca düzenlenen dolaşım belgesi ve menşe belgesi gibi belgeler olmaksızın gümrük işlemlerinin ikmali, gümrük mevzuatınca rejim uygulamaları yada diğer uygulamalarla ilgili belirlenen sürelerin uzatılması, vergilerin kamu bankaları dışındaki bankalara da yatırılabilmesi yönünde kamu kuruluşlarından taleplerde bulunulmaktadır.